Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri Evcilik: Köylü Milletin Neyiydi?

Evcilik: Köylü Milletin Neyiydi?

Yazar: Tuğçe Ulutuğ

Evcilik: Köylü Milletin Neyiydi?

Merhabalar! Bu yazıda birlikte en sevdiğim senarist ve yönetmenlerden Ümit Ünal’ın “Evcilik” filmini inceliyoruz.

“Evcilik”, Ümit Ünal’ın hem senaryosunu yazıp hem de yönetmenlik koltuğuna oturduğu 10. filmi. İlk filmi, benim de favorilerimden olan ve 2001’de çıkan “9”. Neredeyse tek mekânda geçen bu cinayet sorgusu prodüksiyonu sizi aşırı etkilemese de diyalogları, hikâye anlatıcılığı ve oyunculuklarıyla içinize işleyecek. İzlemediyseniz kesinlikle tavsiye ederim. Severseniz, üzerine bir de “Ara”yı izlemenizi öneririm.

Gelelim filmimize.

Başrollerini Nejat İşler, Öykü Karayel, Fatih Artman ve Deniz Işın’ın paylaştığı “Evcilik”, zengin bir şehirli çift ile yoksul bir köylü çiftin Ege’de bir otelde kesişen hayatlarını merkeze alan bir film. Ümit Ünal’ın katmanlı anlatımı sayesinde yalnızca bir tatil hikâyesinden çok daha fazlasını sunuyor tabii ki.

4 başrol oyuncusu. Hikâyeye girmeden önce onları tanıyalım ve yorumlayalım isterim. Nejat İşler’in “Duman” karakteri, Çanakkale’de büyümüş biri olarak bana çok tanıdık, içten ve samimi hissettirdi. Aynı zamanda film boyunca beni oldukça gerdi… Karakterin “S” ve “R” harflerini söyleyemeyen, şiveli bir birey olarak tasarlanması, mimikleri, tepkileri ve diğer her şey çok gerçekçiydi. Öykü Karayel ve Fatih Artman’ın canlandırdığı çifte de hızlı bir şekilde ısındım. Daha ilk araba sahnesinde sorunlarının ne olduğunu anlayabiliyorsunuz ve hikâyeye kolayca dâhil oluyorsunuz. Bunu çok sevdim. Bu biraz da Ümit Ünal kaleminin başarısıdır… Deniz Işın’ı ilk kez izleme fırsatı buldum ve herkesin oynadığı “basit köylü kızı” rolünden çok daha gerçekçi bir karakter yaratmış olduğunu düşünüyorum. “Kınalı” karakteri, güçlü bulduğum bir rol oldu. Filmde saçma bulduğum tek şey, Duman’ın annesinin şeytan göndermeleriyle delirmesiydi. Belki hiç olmasa da olurmuş.

Senaryo öyle keyifli ve yormadan yazılmış ki hem gerginlik hem de büyük bir merakla karakterlerin sonraki adımlarını izliyorsunuz. Önce gülüp sonra o güldüğünüz şeye utanıyorsunuz. Duygular arasında gidip gelen bir film. Hislerinizi ve düşüncelerinizi sorgulamanıza sebep oluyor. Zaten Altın Portakal’da hem En İyi Senaryo hem de Nejat İşler ile En İyi Erkek Oyuncu ödüllerini alarak kendini kanıtladı.

Bu ödüllü senaryonun hikâyesine dilerseniz biraz daha derinlemesine dalalım:

Filmin açılış sahnesinde Filiz ve Fırat çifti, bir yaz tatili için arabalarıyla Ege’deki küçük, butik bir otele geliyor. Bu otel, hem manzarası hem de sakinliğiyle huzur vaat eden bir kaçamak sunar gibi görünse de kısa sürede bir boşluk ve sıkışmışlık hissine dönüşüyor. Otel sahibinin rahatsızlanıp hastaneye kaldırılması sonucu otelde başka rezervasyon yapılmamış. Bu yüzden otelde yalnızca çalışan bir çift, onların yaşlı annesi ve şehirli çiftimiz var.

Otelin çalışan çifti Özkan ve Aysun, Yörük kökenli. Babadan kalma topraklarını işleyerek geçim sağlayamamış olmaları nedeniyle turizm sektöründe düşük ücretli işlerde çalışıyorlar. Onların aşk dolu, samimi ama aynı zamanda geleneksel ilişkileri, şehirli çiftin dikkatini çekiyor ve biz de film boyunca yükselecek bir gerilim hattının ilk ipuçlarını alıyoruz.

Filmin belki de en etkileyici yanlarından biri, iki çiftin yaşam tarzları arasındaki keskin farkları çarpıcı bir şekilde işlemesi. Şehirli çiftimizden Fırat, babasının yanında iyi bir maaşla çalışan, karısının çalışmasını gereksiz bulan bir adam. Karısı Filiz ise sosyal medyada fotoğraf paylaşarak sıkıntısını dışa vurmaya çalışan bir ev kadını. Diğer yanda köylü çift, otelin arka plan işlerini yaparken bile birbirlerine olan tutkularını ve bağlılıklarını kaybetmemişler. Özkan’ın karısına “Kınalım”, Aysun’un Özkan’a “Duman” demesi, köylü çiftin aralarındaki samimi iletişime dikkat çekerken bir yandan da şehirli çiftin özlemini duyduğu hisleri yüzlerine çarpıyor.

Tarımın ve hayvancılığın gerilediği, köylülerin iş bulma umuduyla kentlere göç ettiği bir Türkiye tablosu izliyoruz aslında bir yandan da. Ünal, köylülerin, şehirlilere hizmet ederek hayatta kalmaya çalıştığını, hem bireysel hem de toplumsal bir kırılma ile gözler önüne sermiş.

Filmin görüntü yönetmeni Aydın Sarıoğlu. Ümit Ünal’ın ilk filminde de görüntü yönetmeniydi. Filmin yapımcılığını Nejat İşler ve Emre Oskay üstlenmiş. Nejat İşler filmi ve karakteri ne kadar benimsemiş, siz tahmin edin 🙂 Emre Oskay da genç yapımcılardan biri. Nejat İşler ile “Tamirhane” filminden tanıştıklarını düşünüyorum. O filmin yapımcılığını da Emre Oskay yapmıştı. Hatta bir bilgi daha: “Ölümlü Dünya 2”nin de yapımcısı.

Sonuç olarak, “Evcilik” Ümit Ünal’ın sinema kariyerindeki en olgun işlerinden biri bence. Hem evlilik dinamiklerini hem de sınıfsal eşitsizlikleri derinlemesine incelemiş. Başarılı oyunculuklar ve güçlü senaryosuyla izleyiciye düşündürücü ve gergin -iyi anlamda- bir deneyim sunmayı başarmış. Türk sinemasına olan inancınızı tazelemek ve derin bir hikâyenin tadını çıkarmak istiyorsanız, “Evcilik” tam size göre.

Mısırlar patladıysa yazıyı burada sonlandırıyorum.

İyi seyirler!

Evcilik: Köylü Milletin Neyiydi?

Bunlar da ilginizi çekebilir

1 Yorum:

Nevin Altuğ 30/12/2024 - 08:46

Evcilik ‘i izleyeli 1 gün olmadı. Köylü ve şehirlinin birbirini yüzeyel anladığını düşünürdüm , ama bu kadar da yüzeyel olduğunun farkında değilmişim. Bu gerçeklik bir de doğu ve güneydoğu bazında daha da yaralıdır diye acı hissettiriyor oldu.

Yanıtla

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...