Ekranom’a Göre 2022’nin En İyi Filmleri
Herkese merhabalar! Biliyorsunuz 2023’e girmemize sayılı günler kaldı ve biz de Ekranom ekibi olarak bu sene dopdolu geçen sinema yılını tekrar bir hatırlayalım, en sevdiğimiz filmleri toparlayalım istedik. Bir gelenek haline gelmiş yıl sonu listelerinden biz de nasibimizi alarak kendi beşlilerimizi hazırladık. Bunlar bir araya geldiğinde ise ortaya hem ödül sezonunda hem de ülke ve dünya gündeminde heyecan yaratan filmlerin olduğu harika bir liste çıktı. Gelin hep beraber bunların neler olduğunu ve sene boyunca nasıl birer etki uyandırdıklarını konuşalım. İyi okumalar ve mutlu yıllar dileriz!
5- Nope (Yön: Jordan Peele)
Jordan Peele, sayısız kuruluş tarafından 21. yüzyılın en iyi senaryolarından birine sahip olarak gösterilen işi Get Out ve yine aynı sularda gezip Afro-sürrealist yaklaşımını Amerikan tarihi ile çakıştırdığı Us filmlerinden sonra bu sene Nope ile çıkageldi. 2022’de 70’ler gişe sinemasının tüm alameti farikalarını kullanan doğa üstü bir korku filmi izlemeyi eminim çoğumuz beklemiyorduk. Nope gerçekten de büyülü bir sinema örneği ama aynı zamanda Hollywood üretimi ve sektördeki siyah görünürlüğünü fantastik bir yergi halinde incelediği çok yeri var. Listeye ucundan kaçtığı için alamadığımız Top Gun: Maverick gibi Peele’ın filmi de tam bir sinema tecrübesi şeklinde tasarlanmış ancak evde de tadını çıkarabilmek için hala geç değil. Çünkü belli ki ödül sezonunda adını bir süre daha duyacağız.
4- Kurak Günler (Yön: Emin Alper)
Kurak Günler’ın son birkaç ayda ortaya çıkardığı heyecan ve dayanışma birliğine bir şekilde dahil olmamış olan yoktur herhalde. Emin Alper, evet, kariyeri boyunca Türkiye’nin politik çıkmazlarına değindi ama onun Cannes’da Belirli Bir Bakış’a seçilmesinden sonra böylesi bir karalama kampanyasına maruz bırakılacağını öngörememiştik. İlk gösteriminden ve Queer Palm’a aday edilmesinden sonra başlayan senaryo değişikliği iddiaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bütçe desteğini geri istemesine sebebiyet verdi birçok kişi nezdinde. Kurak Günler, matematiği olağanüstü bir şekilde hazırlanmış senaryosu ve Yanıklar Kasabası’na sığdırdığı ülke panaromasından da öte ağızdan ağıza yayılan bir ünün sahibi haline geldi. Bir umudun filmiydi Emin Alper’ın yaptığı ve onu en zor zamanlarında yüz binlerce insanın vizyonda ve sosyal medyada yalnız bırakmamasıyla beraber daha parlak bir geleceğin ışığı yüzümüze vurdu. Sitede inceleme yazısını da bulabileceğiniz filmi hala vizyondayken bizce sakın kaçırmayın!
3- Decision To Leave (Yön: Park Chan-wook)
2016’da çektiği Handmaiden’dan sonra Park Chan-wook’un sinemaya geri dönüşü Decision To Leave ile oldu. Bu açıdan Cannes’da En İyi Yönetmen ödülünü de alan ustanın marifetlerinden azıcık bile eksilmediğini görmek çok güzel. Decision To Leave, neo-noir türünün her yönetmenin elinde değişe değişe geldiği günümüz sinemasında onu en iyi kullanan örneklerden biri. Eşi bir tırmanma kazasında ölen Seorae’nin yavaş yavaş etkisi altına giren Dedektif Haejoon, katilin kim olduğunu ararken Park ise buradan güçlü ve obsesif bir aşk çıkarıyor. Hem karakterler hem de Park’ın kamerası ile arasında olan bir aşk bu. Türü öyle iyi etüt etmiş bir film ki Decision To Leave, bunca büyük meseleye sahip yapımlarla dolu bir yılda Hitchcock’un Vertigo’suna kadar uzanan altmış küsür senelik yöntemlerde sadece oynamalar yaparak bile değerlenebiliyor. Hayır, sansasyonel bir senaryonun peşinden gitmiyor Park ama her anıyla izlemesi müthiş keyifli, sıra dışı görsel illüzyonlarıyla baş döndüren, biçimci bir sinemayla karşımıza çıkıyor ve başka hiçbir yönetmenin bu şekilde önümüze getiremeyeceği tuhaf bir gerilim öyküsü yaratıyor. Şu sıralar Mubi’de gösterimde olan Decision To Leave, bizce yılın enlerinden.
2- Aftersun (Yön: Charlotte Wells)
Aftersun’ı bir açıdan Kurak Günler ile benzeştirmek, eminim birçok kişinin aklına gelmemiştir. Ne tesadüf ki, Emin Alper’inki gibi Charlotte Wells’in bu başyapıtı da özellikle sosyal medyadan duyula duyula kendine sıkı bir hayran kitlesi oluşturmuş filmlerden biri. Aftersun, bizi 90’ların Türkiye’sinde geçtiği için bir yerden elbet yakaladı ve yakalayacaktı da, ama tüm bu heyecanın ardında Wells’in olağanüstü pasif ve büyülü sinemasının etkisi göz ardı edilemez. Aynı zamanda yönetmenin de babasıyla geçirmiş olduğu tatili; küçük hatırlama seansları, video kayıtlarının eksik anları ve en çok da o buruk mutluluk hissi ile kuşatırken hiç elini korkak alıştırmıyor film. Şu ana kadar sinemanın böylesi bir yaşanmışlığı, hafıza keşfini çerçeveleyebildiği çok örneği olmadı ama Aftersun, yeni veya orijinal hissettirmesinden de öte Wells’in derdine seyirciyi kendi anılarıyla dahil edebilmesinden dolayı daha özel geliyor. 6 Ocak’ta Mubi’de gösterime girince umarız deneyimleme şansı edinirsiniz.
1- Everything Everywhere All At Once (Yön: Daniel Kwan & Daniel Scheinert)
Evet, bunun geleceğini tahmin ediyordunuz ama herkes gibi ekip olarak biz de Everything Everywhere All At Once’a bayıldık. Daniel Kwan & Daniel Scheinert’ın kurduğu senaryonun tüm ambalajından, çılgın aksiyon sahnelerinden ve heyecan verici konseptinden sıyrılarak girdiği o samimi diyaloğu gerçekten enfes çünkü. Kabullenmek ve hayatımızı değiştirecek konuşmaları başlatabilmekle ilgili bir film bu. Temalarını ise bir aklın bütün tuhaf endişelerini ve hayallerini birbirine karıştırarak keşfediyor. Filmi Matrix’e benzetenler çok oldu ama Everywhere All At Once’ı izledikten sonra aile-akraba ziyareti yapmaktan çok bilim-kurgu sinemasının geleceği için heveslenen pek çıkmamıştır herhalde. Daniel’lar, jenerasyonlar arası travmaların, pişmanlıkların ve zamanla kayıp giden ihtimallerin hepsini her yerde ve aynı anda karşınıza çıkarıyor. İzleyecekleriniz ise absürt olduğu kadar yönetmenlerin kendi fantezilerinin, hatalarının birer yansıması. Aynı Aftersun’da olduğu gibi Everywhere All At Once da onu deneyim edenle bütünleşen, anlam kazanan bir film. Böylesine kopuk sinematik fikirlerin aşırı hızlı bir şekilde sunulmasına rağmen izleyicisine yavşça yolunu bularak ulaşabilmesi, gerçekten hayranlık uyandırıcı. Son olarak vizyonda kaçırdıysanız filme Netflix’ten ulaşmanın mümkün olduğunu hatırlatalım.
Ekranom’un yıl sonu listesinin sonuna geldik. 2023’te tekrar görüşmek üzere. Hoşçakalın!
Ekranom’a Göre 2022’nin En İyi Filmleri