Anasayfa İncelemelerDizi İncelemeleriCountdown: Hayatta Kazandıklarımız ve Kaybettiklerimiz

Countdown: Hayatta Kazandıklarımız ve Kaybettiklerimiz

Yazar: Gülcan Zerey
Countdown: Hayatta Kazandıklarımız ve Kaybettiklerimiz
Countdown: Hayatta Kazandıklarımız ve Kaybettiklerimiz

Selamlar herkese. 🙂 Umarım hayatınızda her şey yolundadır.
Bugün karşınıza Countdown dizisi ile geldim. Açıkçası ben çok sevdim. Ancak tema olarak benzettiğim bir yapım oldu. The Rookie dizisini izlediyseniz, o da LAPD’de geçtiği için biraz da olsa benzetebilirsiniz. Neyse, sizi biraz detaya boğduktan sonra güzel şeyler yazacağımı bilmenizi isterim. 🙂

Haziran ayında Prime Video’da gösterime girerek ilk sezon bölümlerini Eylül ayında tamamlayan bir polisiye–aksiyon dizisi Countdown. Her bölüm ortalama 50 dakika sürüyor. Ancak her bölümün nasıl bittiğini anlamayacağınız bir akış mevcut. O yüzden hiç gözünüz korkmasın. Şunu da ekleyeyim: İlk sezon toplamda 13 bölümden oluşuyor.

Countdown: Hayatta Kazandıklarımız ve Kaybettiklerimiz

Countdown: Hayatta Kazandıklarımız ve Kaybettiklerimiz

Countdown, çoğunlukla yeni yüzlerin yer aldığı bir dizi oldu benim için. Bundan tabii ki de memnunum — bu yapım özelinde 😀. Öncelikle başrolde sayılabilecek Eric Dane’i görüyoruz. Euphoria veya The Last Ship izleyicileri hemen tanıyacaktır. Hem oyuncu hem de şarkıcı olan Jensen Ackles ile tanışma fırsatı buldum dizi sayesinde. Sesi ve oyunculuğu gerçekten çok iyi. Jessica Camacho, Violett Beane, Uli Latukefu, Elliot Knight ve Bogdan Yasinski gibi isimler vardı yapımda. Birkaçı tanıdık olsa da yeni yüzler görmek beni mutlu etti. Bu arada dizide başrol yok bence; herkes kendi hikâyesinin başrolü konumunda.

Kategori açısından da izlemeyi sevdiğim bir tür: polisiye ve aksiyon. Konusu açısından da cezbedici. Countdown, Ulusal Güvenlik Bakanlığı’ndan bir memurun güpegündüz öldürülmesiyle başlıyor — emin olun sizin de ilk sözleriniz “Neler oluyor burada?” olabilir. Farklı kolluk kuvvetlerinden gizli ajanlarla kurulan özel ekip, soruşturma ilerledikçe olayın arkasında şehri tehdit eden çok daha büyük bir komplo olduğunu keşfeder. Bence gereken gizemi konudan bile aldığımız bir dizi. 🙂

Countdown: Hayatta Kazandıklarımız ve Kaybettiklerimiz

Countdown: Hayatta Kazandıklarımız ve Kaybettiklerimiz

“Tipik” Amerikan polisiye dizilerinden pek ayırıcı bir yönü olmasa da anlatım bakımından, baştaki hook diziyi izlemek için yeterli seviyede bir merak oluşturuyor. Dizide Amerikan bayrakları ve Amerika’ya olan sevginin büyüklüğünü, her yapımda olduğu gibi, iliklerimize kadar hissediyoruz. Anlatım ve diyaloglar açısından baktığımızda ise dizide teknik olarak bir aksamanın veya laf kalabalığının olmadığını görüyoruz.

Karakter tanımlamalarında ve olay akışlarında belli bir harmoniyle oluşturulan anlatım çok iyi kurgulanmış. Özellikle Mark Meachum karakterine baktığımızda bunu anlayabiliyoruz. Kendinden ve hayattan bir beklentisi olmayan bir insanın korkmadan neler yapabileceğini ve yapabileceklerinin sınırının olmadığını gözler önüne sermiş. Karavan kovalamaca sahnesinde olduğu gibi. İç dünyasını seyirciyle paylaştığında hepimiz ondan bir parça görebiliriz kendimizde. Yaşadığımız ya da zorunda bırakıldığımız durumlarda verilen tepkilerin bizi hayatta tutan veya öldüren şeyler olabileceğini de görebiliyoruz. Anlık kararların önemini ise Amber Oliveras karakteri ile yakından görüyoruz.

Countdown: Hayatta Kazandıklarımız ve Kaybettiklerimiz

Countdown: Hayatta Kazandıklarımız ve Kaybettiklerimiz

Nathan Blythe karakteri ne kadar sarsılmaz ve “iradenin vücut bulmuş hâli” olarak görülse de günün sonunda elimizdekilerle eve dönünce insan olduğumuzu hatırlatan bir hisle izleyiciyi yakalayan bir karakter olmuş.

Özel ekip olmanın kişiye vermiş olduğu bireysellik hissiyle de karşılaşıyoruz yapımda. Her detayı yakındaki kişiye söyleyememek ve iç sesine bir yanıt alamamak da bir sorun oluyor. Dizide çoğu karakter ailesinden ayrı olduğu için bunun hissettirmiş olduğu duygular da yansıyor. “Eve geri dönebilecek miyim? Sevdiklerimle aynı sofraya tekrar oturabilecek miyim?” gibi sorular her an peşinizde.

Countdown: Hayatta Kazandıklarımız ve Kaybettiklerimiz

Countdown: Hayatta Kazandıklarımız ve Kaybettiklerimiz

Countdown, bir takım klişelere yaslansa da sürükleyici temposu, dengeli karakter kurgusu ve etkili aksiyon sahneleriyle öne çıkıyor. Yönetmen Derek Haas, seyirciyi yormadan gerilimi diri tutmayı başarıyor. Tek bir kahramana yaslanmayan hikâye yapısı da izleyiciye farklı karakterlerle bağ kurma imkânı veriyor. Polisiye–aksiyon sevenler için akıcı ve merak uyandırıcı bir yapım. Buradan yetkililere sesleniyorum: İkinci sezon lütfen gelsin.

Diğer bir yazımda görüşmek üzere…
Puan: 4,5/5
Countdown: Hayatta Kazandıklarımız ve Kaybettiklerimiz

Get real time update about this post category directly on your device, subscribe now.

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...