Anasayfa İncelemelerDizi İncelemeleri Chilling Adventures of Sabrina: İkinci Yarı (İnceleme)

Chilling Adventures of Sabrina: İkinci Yarı (İnceleme)

Yazar: Ahsen Aktaş

Chilling Adventures of Sabrina: İkinci Yarı (İnceleme)

Başrolünü Sabrina Spellman rolüyle Kiernan Shipka’nın üstlendiği aynı adlı Archie çizgi roman serisinden uyarlanan korku temalı Netflix yapımı dizide Shipka’nın yanı sıra; Ross Lynch (Harvey Kinkle), Lucy Davis (Hilda Spellman), Chance Perdomo (Ambrose Spellman), Michelle Gomez (Lilith), Jaz Sinclair (Rosalind Walker), Tati Gabrielle (Prudence Night), Adeline Rudolph (Agatha), Richard Coyle (Father Faustus Blackwood) ve Miranda Otto (Zelda Spellamn) da yer alıyor.

4 kısımdan oluşan dizi genel olarak Sabrina’nın 16. Yaş günü arifesi ve sonrasında yaşadığı olaylara odaklanıyor. İlk kısımda doğum gününde yapması gereken seçim yüzünden kafası karışık olan Sabrina’nın cadılık ve ergen hayatı arasında seçim yapması gerektiği bu dönemde yaşadığı zorlukları, arkadaş ilişkilerini izlerken gayet keyifli bir birinci kısım yaşıyoruz. Birinci kısmın sonunda yaşanan olaylar ve onların etkileriyle de birinci kadar iyi olmasa da eğlenceli ikinci kısım izliyoruz. Arkadaş grubunun da kendi kadar enteresan olması da tabi ikinci kısmı güzel yapan taraflardan bir tanesi.

Fakat üçüncü kısma geldiğimizde bence zorlama, ilk iki kısım kadar zevkli olmayan, anlamsızlık, mantıksızlık ve açıkça söylemek gerekirse saçmalık izliyoruz. İlk iki kısmı anlatırken spoiler kullanmadım fakat burada işler biraz değişecek.

Buyrunuz spoilerlı kısma geçelim.

Spoilerlı 3. Kısım ve Sonrası

Şeytanın kızı olan Sabrina, 16. Yaş gününde seçim yapmamış iki dünyayı bir arada götürmeye çalışan şımarık bir ergen olarak karşımızda. Şımarık diyorum fakat bu gözünüze sokulan cinste Gossip Girl kızları tarzı bir şımarıklık değil. Aşırı özgüven, sorumsuzluk, en iyiyi ben bilirim havaları, her sahnede öne çıkma çabaları ve akabinde öne çıkması durumu açıkçası beni karakterden uzaklaştırdı en başından beri. Anlıyorum dizi Sabrina ile alakalı fakat bu insanı sinir eden cinsten bir durum. Bu ve Şeytan’ın olduğundan güçsüz gösterilmesi üçüncü kısımdan zevk almamama sebep oldu denilebir. 4 kısımlık dizinin en sıkıcı, yorucu olan üçüncü sezonunda Sabrina’nın babası olan Şeytan’a kafa tutması ve onu hapsetmesini izliyoruz. Öncelikle bir soru: “Nasıl yani?!!”. Koskoca Şeytan Sabrina’nın sevgilisinin vücuduna hapsediliyor, Şeytan’dan bahsediyoruz evet Tanrı’ya itaat etmeyen ona kafa tutan Şeytan. Bu durumda olan şey sanırım yaşattığını yaşamadan ölmezsin mi bu ne saçmalık.

Basit bir büyücü olan Nick(Gavin Leatherwood) vücudunda Şeytan’ı hapsediyor binbir büyü ve zorluklarla bu durumdan kurtulduktan sonra Sabrina’dan ayrılıyor. Bu olayda da büyük bir saçmalık var: öncelikle bunu yapmasını Nick’ten Sabrina istemiyor, kendi hür iradesiyle bunu yapıyor ve bunun faturası nasıl Sabrina’ya kesiliyor? En sonunda zaman yolculuğu ve Sabrina’nın Spellman ve Morningstar olarak iki farklı kişi olarak aynı evrende yaşaması saçmalığıyla da üçüncü kısımın sonuna geliyoruz. Eklemekte fayda var üçüncü kısımda işin içine Paganlar da giriyor elbette basit bir şekilde bu işi de halledip Greendale’i kurtarıyorlar. Bir ekleme daha Sabrina Morningstar babasıyla birlikte Cehennem’i yönetmek üzere taç giyiyor diğer yandan Sabrina Spellman da ergen lise hayatını dünyada yaşamaya devam ediyor.

Sancılardan sancı beğendiğim üçüncü kısımdan sonra son kısım olan 4. Kısım da geçtiğimiz günlerde Netflix’te yayınlandı. Binge-watching yaptığım hafta sonundan sonra 4. Kısımla ilgili olan bu paragrafa şu şekilde başlayabilirim: üçüncü kısımdan daha iyi fakat tatmin etmeyen bir final sezonu. Özgüveninden hiçbir şey kaybetmemiş fakat kendini yalnız hisseden Sabrina ile sezon başlarında yakın bir ilişki kurmamıza izin veriliyor. Bu açıdan olumlu başladığını düşündüğüm sezon ilerleyen bölümlerde seviye olarak aşağı düşecek ve final bölümüyle de tatsız bir veda ederek yayın hayatına son verecek. Father Blackwood’un villain olduğu bu kısımda onun sayesinde 8 Büyülü Dehşet’i izliyoruz. Konsept olarak bence iyi seçim fakat uygulanış açısından biraz zayıf kaldığını düşünüyorum. Dehşetlerin kolayca ortadan kaldırılması başından beri söylenen ne kadar tehlikeli oldukları konusunda altını doldurmuyor.

Büyülü Dehşetler’in yaşandığı bu kısımda en iyi bölüm kesinlikle 5. Bölüm olmuş. Sabrina Morningstar kendi hayatının dizisinin yapıldığı bir gerçekliğe gidip dehşeti durdurmaya çalıştığı bu bölümde 90larda çekilen versiyonunda bulunan halalarının da bu bölümde yer alması gibi tatlı dokunuşlarla zevkli bir bölüm izliyoruz. Bölümü anlatıp seyir keyfinizi bölmek istemem o yüzden 4. Kısım 8. Bölüm yani dizinin final bölümüne hızlı bir geçiş yapıyoruz. Sürekli kendini öne atan, her şeyin altından kalan Sabrina bu sefer kalkamıyor.

SPOILER

Sabrina ölüyor

SPOILER

Kendini feda etme konsepti dizilerde, filmlerde, hayatımızda kullanmayı sevdiğimiz bir konsept. Arkasındaki mantığı da anlıyorum. Senaryo güzelse, olaylar bundan başka seçenek vermiyorsa karaktere evet kendini feda et ve biz de bu olaya karşın üzülelim, yaşlar dökelim. Sabrina’nın ölümüne elbette ki üzüldüm fakat her duygusal sahnede gözü dolan ben burada üzülemedim çünkü altı doldurulmamış bir ölüm izledik. Kendini feda etmek için eden Sabrina’nın ölümüne başta inanmadım da aslında, bir planı olduğuna emin olduğum karakterin böyle bir şekilde ölmesi başından beri çizilen Sabrina imajına ters olmuş bence.

Spoilerlı İnceleme Sonu

Olumsuz yönlerine fazlaca yer verdiğim bu yazıda şu noktaya kadar belki biraz haksızlık yapmış olabilirim bu yüzden biraz da güzel şeylerden konuşalım. Öncelikle dizi toplumsal sorunları –kadın erkek eşitliği, cinsiyet kavramları- işlemesiyle beni tatmin eden bir yapım oldu. “Netflix her dizide eşcinsel karakterlere yer veriyor. Sıkıldık yahu!!!” diyen kesimin buna laf yapma olasılığı yüksek elbette fakat asla katılmadığım bir serzeniş ve insanların bu durumdan rahatsız olmasının mantıklı tek açıklaması homofobik bireyler olmaları durumudur. Bir başka deyişle eğitici olduğunu düşündüğüm şekilde işlenmiş gayet keyifli bir dizi.

Müzik seçimleri, kıyafet seçimleri, temanın karanlık olması, genç aktörlerden yaşlı aktörlere kadar hepsinin karakterlerini güzel oynamalarıyla güzel başlamış ama bence hakkı yenmiş bir dizi CAOS. Oyunculardan biraz daha bahsedecek olursam takip ettiğim kadarıyla hepsi birbiriyle iyi anlaşabilen kişiler ve bu durum diziyi daha çok sevmemi sağlıyor tam olarak neden bilmiyorum.

İzlerken genel olarak keyif alacağınız belki biraz da Sabrina’ya gıcık olacağınız 4 kısımlık diziye ben 7,5/10 veriyorum. İyi seyirler.

Chilling Adventures of Sabrina: İkinci Yarı (İnceleme)

Ahsen Aktaş’ın Diğer Yazıları İçin Tıklayın.

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...