Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri Aşkın Dünkü Çocukları: Kopuk Bir Nostalji

Aşkın Dünkü Çocukları: Kopuk Bir Nostalji

Yazar: Merve Uçar

Aşkın Dünkü Çocukları: Kopuk Bir Nostalji

Aşkın Dünkü Çocukları, nostaljik bir hava içerisinde geçmişle yüzleşme temasını işlerken izleyiciyi duygusal bir yolculuğa çıkarmayı amaçlayan bir film. Ancak bu yolculukta, film yüzleşme temasının temposuna bir türlü adapte olamıyor ve izleyiciyi kopuk, düşük tempolu bir anlatımla baş başa bırakıyor. Film boyunca geçmiş ile günümüz arasında savrulup dururken ana hikâyeye odaklanmak bir hayli zorlaşıyor.

Filmin en güçlü unsuru ise şüphesiz Uğur Yücel. Yücel, her sahnesinde anlatımı, mimikleri ve tonlamalarıyla rolüne ağırlık katarak seyirciyi karakterine yakınlaştırıyor. Buna karşın, Hülya Avşar’ın varlığı ancak filmin sonlarına doğru hissediliyor ve genel hikâye üzerinde büyük bir etkisi bulunmuyor. Afiş ve tanıtımlarda ana karakter hissiyatı veren Avşar, filmde neredeyse figüran sayılabilecek kadar az görünüyor.

Filmin etkileyiciliğinin önüne geçen en büyük unsur, hikâyenin tam olarak ne anlatmak istediğine karar verememesi. Bir yandan çocukluk aşkı ve geçmişle hesaplaşma teması işlenirken, öte yandan eski okul arkadaşlarının bir araya gelerek 23 Nisan’ı kutlama fikrinin aniden bir projeye evrilip dramatikleşmesine tanık oluyoruz. Bu iki konu arasında bağ kurulmaya çalışılsa da geçişler fazla kopuk olduğu için filme odaklanmayı zorlaştırıyor. Nostaljik vurgularla geçmişin duygu seline çeken bir anlatım bekleyenler için film yüzeyde kalıyor.

Film çıkışı, aynı salondan çıkan seyirciler arasında da benzer yorumlar olduğunu fark ettim. Bazıları nostaljik havayı ve Ünye’nin doğal güzelliklerinin yansıtılışını beğenmiş olsa da çoğunlukla sahneler arası tempo sorunu ve konunun bütünlüklü olmayışı eleştiriliyor. İnternetteki bazı yorumlarda da benzer eleştiriler görmek mümkün. Örneğin, bir izleyici, “Boşa zaman kaybı. Ünye ise harika. Bu önlükler de millî bayramlarda kendilerini çocuk sanan yaşlılar değil mi?” diyerek filmin nostaljik yönünün sahiciliğini sorgulamış. Öte yandan, filmi samimi bulan ve sevgi ile dostluk atmosferini başarılı bulan seyirciler de mevcut.

Teknik açıdan bakıldığında, film sade bir sinematografiye sahip. Mekân kullanımı her ne kadar başarılı olsa da sahne geçişleri oldukça zorlama hissettirebiliyor. Özellikle durağan sahneler nedeniyle izleyicinin ilgisi dağılıyor. Hatta salonda filmi izlerken uyuklayanların fazlalığı da senaryo akışının ne kadar düşük olduğu konusunda küçük ama anlamlı bir göstergeydi.

Genel olarak Aşkın Dünkü Çocukları, geçmişle hesaplaşma temasını işleyen ancak bunu tam anlamıyla derinleştiremeyen ve akışını oturtamayan bir film. Uğur Yücel’in performansı filmi izlenebilir kılsa da eğer nostaljik bir atmosfer bekliyorsanız beklentinizi biraz düşürerek izlemenizde fayda var.

Aşkın Dünkü Çocukları: Kopuk Bir Nostalji

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...