Anasayfa İncelemelerDizi İncelemeleri Andropoz: Orta Yaş Bunalımına Mizahi Bir Yorum

Andropoz: Orta Yaş Bunalımına Mizahi Bir Yorum

Yazar: Zeynep Polat

Andropoz: Orta Yaş Bunalımına Mizahi Bir Yorum

Yeniden merhaba sevgili okurlar!

Netflix’in yepyeni yerli mini dizisi Andropoz ile yeniden sizlerleyim. Yönetmen koltuğunda Taylan Biraderler’in oturduğu yapımın başrolünde Engin Günaydın yer alıyor. Bu üçlüyü 2021 yapımı Azizler filminde de bir arada görmüştük. Andropoz’u izlerken orta yaşlı bir adamın duygu durumunu konu alan bu filmi hatırlamamak mümkün değil; farklı bir formda da olsa yine orta yaşlı bir adamın uğradığı ruhsal karmaşayı seyrediyoruz. Komedi ve dram kategorisinde yer alan dizi 6 bölümden oluşuyor. Başrol Engin Günaydın’ın aynı zamanda senaryoyu kaleme aldığını belirtmeden geçmeyeyim, tabiri caizse başarılı oyuncu hem yazmış hem oynamış.

Aile babası Yusuf, 50’sini geçince kafayı değişime takar. Saçını boyamakla başlayan bu masum değişim rüzgarının adrenalin dolu bir kasırgaya dönüşmesi ise uzun sürmez. Yelken açtığı her değişimde hayatında yaşanan karmaşalar onu daha da içinden çıkılmaz bir noktaya getirir.

Dizi çok ilgi çekici bir konuyla başlasa da hikâyenin devam eden kısmını zoraki izlediğimi söylemeliyim. Yusuf’un eşiyle arasındaki samimi ilişkiyi ne kadar sevsem de hikâyenin birçok detayını yapay buldum.

Yusuf’un değişme isteği ile Meryem’in falda gördüğü korkunç olaylar kesişince komik ve aynı zamanda ilginç bir karmaşa yaşanıyor. Yusuf; hayatın içinden, dürüst ve Meryem’e olan sevgisiyle samimiliği ön plana çıkan bir karakter. Değişmek istiyor ancak ne kadar çabalasa da başaramıyor. Çevresindeki herkes, en uç noktadaki karakter bile tersine bir değişim gösterirken Yusuf’un her çabası boşa gidiyor. Orta yaş sendromunun krizlerini yaşayan Yusuf bu macerayla hayatının bir dönüm noktasından geçiyor.

Dizinin anlam veremediğim ve sıkıcı bulduğum yönü, senaryo Yusuf ve ailesine odaklanmışken alakasız karakterlerin hikâyeye dahil olması ve onların sorunlarını da uzun uzun seyretmemiz. Mahmut ve ailesinin hikâyeye adeta ‘yamanması’ dizinin potansiyelini fazlasıyla düşürüp senaryoyu komik olmayan yerli komedi klişelerinin kucağına atmış oluyor.  Özellikle sona yaklaşan bölümlerde ‘bu kim ve neden bu kişiyi izliyorum’ diye düşünmeden edemedim. Üstelik bu karakterlerin hikayeleri ana hikâyeden kopuk olmuş ve senaryonun bizi vardırmak istediği yere götürmesinde herhangi bir payı yok.

Halit karakteri özelinde diziye ayrı bir parantez açmak istiyorum. Alkolik ve buna bağlı olarak eşini dövmekten tek bir an geri kalmayan bu karakteri izlemekten son derece rahatsızlık duydum. Yerli komedi yapımlarında izlemekten bıktığım kadına şiddet sahnelerinin kamera karşısına taşınır ve sinematografik bir yönünün olduğunu düşünmüyorum. Hele ki bu karakterlerin elle tutulur bir karakter gelişimi olmayınca, yani yaptıkları adeta ‘yanına kalınca’ ortaya daha tatsız bir sonuç çıkıyor. Fadime üzerinden ele alınan kadın algısının ne yönden eleştirildiğinin belirsiz oluşu benim için koca bir soru işareti.

Yapımda sergilenen oyunculuk performanslarından öne çıkan birkaç isim var. Meryem’i canlandıran Derya Karadaş’ın bu rolü, izlediğim en iyi yerli yapım performanslarından biriydi benim için. Engin Günaydın’ın muhteşem oyunculuğu bu yapımda da öne çıkmayı başarıyor, bu rol ondan başkasına bu denli yakışmazdı diye düşünüyorum. Yapımdaki öne çıkan diğer isimlerden Tamer Karadağlı, Turgut Tunçalp ve Gülçin Santırcıoğlu için benzer şeyler söyleyemeyeceğim, canlandırdıkları karakterlerden olsa gerek dikkat çeken yönleri yoktu benim için.

Dizinin komedi ve dram kategorisinde yer aldığından bahsetmiştim. Yusuf karakterinin farkında olmadan komik oluşu yapıma eğlenceli bir yön kazandırıyor. Özellikle Yusuf’un yaşadığı basit sağlık problemini ailesinden saklaması ve ailesinin ciddi bir rahatsızlığının olduğunu düşünmesi oldukça komikti. Dram yönüne dair yoğun bir duygu barındırmıyor yapım.

Marmaris’te geçen ve yaz atmosferini fazlasıyla hissettiren yapımın öne çıkan bir diğer yönü ise soluk sarı bir efektle sunulan manzaralar. Özellikle dizinin intro’su sayılabilecek Andropoz yazısının her bölümün başında bir manzaranın üzerinden Hollywood tabelası gibi yükselmesi ortaya yaratıcı bir görüntü çıkarmış.

Beğendiğim yönlerinin yanında yapımın anlamlı bir mesaj vermekten uzaklaştığını düşünüyorum. Dizinin başlangıcı ve bitişi esnasında Yusuf’un değişimle ilgili kendiyle tartıştığı sekanslar düşündürdü. Ancak senaryoya eklenen bileşenlerin bu düşündürücü yöne herhangi bir katkısı yoktu bana göre. Netflix’in yerli yapımları arasında farklı bir konuma konuşlanamıyor benim için Andropoz.

 

Andropoz: Orta Yaş Bunalımına Mizahi Bir Yorum

Bunlar da ilginizi çekebilir

3 Yorumlar

x
x 08/10/2022 - 15:44

harika bir yazı olmuş!!!!

Yanıtla
betül
betül 08/10/2022 - 15:44

ellerinize sağlık

Yanıtla
Avatar
Sümeyye 08/10/2022 - 17:05

Ya tamer karadağlının oynadığı saçma sapan bi karakter cidden katılıyorum. Güzel yazı btw

Yanıtla

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...