Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleriMission: Impossible – The Final Reckoning: Tom Cruise’un Son Hesaplaşması

Mission: Impossible – The Final Reckoning: Tom Cruise’un Son Hesaplaşması

Yazar: Ömer Acıoğlu
Mission: Impossible - The Final Reckoning: Tom Cruise'un Son Hesaplaşması

Mission: Impossible – The Final Reckoning: Tom Cruise’un Son Hesaplaşması

Not: Bu yazı, irili ufaklı spoiler içermektedir.

Evet, zannedersem bir serinin daha sonuna geldik. Neredeyse 30 yıldır hayatımızda olan ve Tom Cruise denince akla ilk gelen serilerden biri Mission: Impossible. 1996 yılında Brian De Palma’nın yönetmenliğinde başlayan bu 8 filmlik seri – ki ilk filmi çok güzeldir – bu yıla kadar belirli aralıklarla devam etti. 2000 yılında ikinci filmiyle John Woo, 2006 yılında üçüncü filmiyle J.J. Abrams, 2011 yılında dördüncü filmiyle Brad Bird, 2015 yılından sekizinci filme kadar ise Christopher McQuarrie’nin yönetmenliğinde sürdü. Mission: Impossible – The Final Reckoning filmiyle bu yıl, hatta bugün itibarıyla, son bir kez Tom Cruise’un, yani oynadığı rol olan Ethan Hunt’ın görevini izliyoruz.

Bruce Geller’ın 1966-1973 yılları arasında yayımlanan aynı isimli dizisinden uyarlanan bu serinin son filminde yönetmen koltuğunda bir kez daha Christopher McQuarrie’yi, senaryoda ise McQuarrie ile Erik Jendresen’in ortak imzasını görüyoruz. Oyuncu kadrosunda ise (tabii ki dublörsüz haliyle) Tom Cruise, Hayley Atwell, Ving Rhames, Simon Pegg, Esai Morales, Pom Klementieff ve Henry Czerny gibi güçlü isimler yer alıyor. Yedinci filmde bıraktığı yerden devam eden Ethan Hunt’ın, “Varlık” isimli yapay zekâyla mücadelesini anlatan bu film, bugün itibarıyla UIP tarafından vizyona girdi.

Mission: Impossible - The Final Reckoning: Tom Cruise'un Son Hesaplaşması

Hikâyeyi yorumlamaya geçmeden önce bir kez daha hatırlatma yapayım: Bu bölümde filme dair küçük büyük spoiler’lar bulunmaktadır. Filmi henüz seyretmediyseniz ve spoiler almak istemiyorsanız, bu kısmı atlamanızı rica ediyorum (hatta Osmanlıca söyleyeyim, istirham ediyorum). Yorum bölümünden sonra spoiler olmayacaktır.

*Ethan Hunt ve IMF’teki ekibi, “Entity” (Varlık) isimli son derece güçlü ve dünyayı tehdit eden ölümcül bir yapay zekâyla karşı karşıyadır. Entity ile mücadele etmek için ekibin amacı, “Sewastopol” isimli bir Rus denizaltısını bulmaktır. Ancak bu ekip yalnız değildir. Aynı zamanda, bu denizaltının peşinde Entity’nin bir adamı olan Gabriel de vardır. Ona göre bu denizaltı, dünyayı kaosa – hatta 3. Dünya Savaşı’na – sürükleyecek bir anahtardır. Gabriel için bu, adeta gizli bir silah anlamına gelmektedir. Hunt ile ortak bir geçmişleri vardır ve bu geçmişin sonunda denizaltı, IMF ajanının eline geçer.

Hikâye, serinin önceki filmleriyle oldukça bağlantılı; en çok da ilk ve üçüncü filmleriyle olan bağları öne çıkarıyor. Yedinci filmden itibaren ortaya çıkan yapay zekânın adeta tanrı rolünü üstlenmesi ve tüm dünya için bir tehdit oluşturması, bu film için oldukça güçlü bir fikir. Bu hikâyenin ilk ve üçüncü filmlerle olan bağlantısı ise oldukça sağlam. Çünkü ilk filmden itibaren içine düştüğü her komplo, bu filmde başka bir komployu tetiklemiş; geçmişte tamamladığı her görev ise bu filmde bir intikam unsuruna dönüşmüş.

Hikâyeye genel olarak baktığımızda, başlangıç itibarıyla güçlü bir açılış yapan film, ikinci yarısından itibaren ivme kaybetmeye başlıyor. Hikâyede hızlı geçişler mevcut. Fikir ve tema zaten klasik. Evet, bu bir aksiyon filmi; ancak hikâye kurgusu açısından bazı mantık hataları da göze çarpıyor. Bunlardan biri Ethan Hunt’ın soğuk denizde kurtarılma sahnesi. Şunu sormak istiyorum izninizle: Ethan Hunt nasıl kurtarıldı? Bu filmde Tapeesa ile Grace’in iş birliği olduğu belli ama bunun öncesi çok fazla gösterilmedi ne yazık ki.

Belki de bu sahneyi göstermek istemediler; fakat bu sahneden önce yaşananları görseydik, hikâyenin temposu daha yüksek olabilirdi. Filmin sonu ise ne yazık ki beni pek tatmin etmedi. Klasik bir sona sahipti. Evet, belki de mantıklı yönleri var; ancak bana Marvel filmlerindeki klasik sonları anımsattı mı? Evet, anımsattı.*

Mission: Impossible - The Final Reckoning: Tom Cruise'un Son Hesaplaşması

Bundan sonrasında spoiler yok, bu yüzden gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz. Filmdeki toplantı masası sahnelerindeki gerilim, ihanetler, denizaltı ve uçak sahneleri gibi bölümler, filmin en ama en ilgi çekici yerleri. Ben Christopher McQuarrie’nin yönetmenliğini bu filmde beğendim. Ancak bazı aksiyon sahnelerinde Tom Cruise’un etkisi oldukça belirgin. Doğruya doğru. Dublör kullanmaması konusu ise başlı başına bir konu; onu ileriki bölümde ayrıca ele alacağım.

Görüntüler, filmin en güçlü yönlerinden. IMAX kameralarıyla çekilen bu film, özellikle belirttiğim sahnelerde panoramik görüntüsüyle, dev ekranı kaplayan görselliğiyle bir ziyafet sunuyor. Işık ve gölge oyunları, Norveç, Güney Afrika ve Birleşik Krallık’taki mekânlara göre yapılan renk tasarımı ise makul düzeyde iyi.

Peki, ses ve müzikler nasıl? IMAX salonunda sesleri derinlemesine hissedebiliyorsunuz. Kendinizi kaptırırsanız koltuğunuzda titreşim bile hissedebilirsiniz. Patlama ve uçak sesleri, filmin en etkileyici ses tasarımlarından. Müziklere gelirsek; klasik intro müziği hâlâ çok güçlü, hâlâ etkisini yitirmemiş. Özellikle gerilim sahnelerindeki müzikler tüyleri diken diken edecek düzeyde.

Oyunculuklara gelirsek: Tom Cruise tüm sahneleri dublör kullanmadan çekmiş. Kamera arkası görüntüleri bu durumu kanıtlar nitelikte. Tom Cruise’un tehlikeli sahnelerdeki dublörsüz oyunculuğuna şapka çıkarıyorum. Karizması biraz sönmüş olsa da sivri dili ve gizemli tavırlarıyla Ethan Hunt rolünün hakkını veriyor. Unutmayalım ki Tom Cruise 62 yaşında. Diğer oyunculara gelirsek: İlk filmden beri gördüğümüz Ving Rhames, üçüncü filmden itibaren izlediğimiz Simon Pegg, altıncı filmde karşımıza çıkan Angela Bassett ve yedinci filmden itibaren izlemeye başladığımız Pom Klementieff ile Hayley Atwell. Her biri bu filmde de rolünün hakkını vermeyi başarmış. Özellikle Pom Klementieff’in Fransızca konuşması, filme bambaşka ama iyi bir çeşitlilik katmış.

Hızlıca toparlıyorum, bundan sonrasını size bırakıyorum: Yapay zekâ, tehlikeli birinin oyuncağı olursa, dünyanın ne kadar kaotik bir gezegen olabileceğini anlatmış. Bu film, özellikle ilk ve üçüncü filmleri seyretmiş olanlar için oldukça keyifli. Hikâye olarak güçlü bir fikirle başlasa da ilerleyişte bazı zayıflıklar var. Teknik unsurları ve Tom Cruise’un dublörsüz çektiği aksiyon sahneleri öne çıkıyor. Serinin hayranları bu filmi kaçırmasın. Tom Cruise hayranları da bu filmi kaçırmasın. Bütçeniz elveriyorsa bu filmi IMAX salonlarında izleyin; daha zevkli olacaktır. Ancak bütçeniz elverişli değilse, yine de izlemek istiyorsanız, ses ve görüntü kalitesine güvenebileceğiniz bir sinemayı tercih etmenizi tavsiye ederim. Bazı zayıflıklara sahip olsa da film, teknik açıdan seyir zevkini artırıyor. Tom Cruise’u bu seride son bir kez izlemek için sinemalar sizi bekliyor.

Puan: 3/5

Mission: Impossible – The Final Reckoning: Tom Cruise’un Son Hesaplaşması

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...