Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri Transformers: Rise of the Beasts: Yeni Bir Başlangıç

Transformers: Rise of the Beasts: Yeni Bir Başlangıç

Yazar: Yağız Şimşek

Transformers: Rise of the Beasts: Yeni Bir Başlangıç

Çocukluğu 90’lı yıllarda geçen hemen herkesin severek takip ettiği bir seridir Transformers. Her ne kadar ülkemizde çok bilinmese de özellikle yurtdışında eski çizgi filmleri oldukça popüler. Ülkemizde ise ben de dahil olmak üzere daha çok 2000’ler kuşağının çocukluğunu şenlendiren bir seri. Transformers: Rise of the Beasts de bu iki kuşağı birbirine bağlayan bir yapım.

Özellikle Micheal Bay’in çektiği son filmlerden sonra Transformers filmleri gişede büyük bir düşüş yaşamıştı. Bunun üzerine Bumblebee filmiyle beraber seriye sessiz bir şekilde reboot atılması benim gibi Transformers hayranlarını heyecanlandırmıştı. Ancak sonrasında yapımcılar sessiz kalmıştı.

Bu yazımızda Transformers: Rise of the Beast filmini ve seriye getirdiği yenilikleri inceleyeceğiz.

Filmde hem önceki Transformers filmlerinden hem de eski çizgi filmlerden tanıdığımız ve sevdiğimiz birçok karakter yer alıyor. Diğer Transformers yapımlarına kıyasla daha farklı karakterler görüyoruz. Alıştığımızın aksine, filmde Autobotlar ve Decepticonların aksine Maximals, Predacons ve Autobotların mücadelesini izliyoruz. Evrene yabancı olanlar için Maximallar ve Predaconlar yabancı gelebilir. Bu karakterlerle ilk olarak 1996 yapımı Transformers: Beast Wars dizisinde karşılaşıyoruz.

Beast Wars, yurtdışında oldukça popüler. Ancak, ülkemizde adını duyanların sayısı çok az. Şahsen ben de büyük bir Transformers hayranı olmama rağmen bu seriye hiçbir zaman ısınamadım. Animasyon kalitesi zamanına göre çok iyiydi dense de robotların vahşi hayvanlara dönüşmesi konsepti bana hiçbir zaman ilgi çekici gelmedi. Ayrıca animasyon kalitesi de günümüz için çok geride kalıyor ve deyim yerindeyse göz kanatıyor. Bu sebeplerden ötürü Beast Wars evreni bana hiçbir zaman ilgi çekici gelmedi.

Filmde yeni Autobot karakterler var. Çok sevdiğimiz Bumblebee ve Optimus Prime karakterlerinin yanında daha çok çizgi filmlerden aşina olduğumuz Mirage, Arcee, Wheeljack (Pablo) ve Stratosphere’i görüyoruz. Beast Wars evreninin Autobotları olarak Optimus Primal, Airazor ve Cheetor karakterleri yer alıyor. Unicron’un sadık hizmetçileri olan Terrorconlar olarak da Scourge, Nightbird ve Battletrap karakterleri var.

Bu filmde diğer Transformers filmlerinden farklı bir Optimus Prime görüyoruz. Ben Optimus’un işleniş şeklini çok beğendim. Beyverse’de olduğu gibi önüne gelen her robotu katleden cani Optimus yerine duygusal, düşünceli ve onurlu bir Optimus işlenmiş.

Ben şahsen bu filmde Decepticonları da görmek isterdim. Ama yine de ana kötüler olarak Decepticionların yerine Terrorconları görmek seriye güzel bir farklılık getirmiş. Her filmde Megatron’un fütursuzca dayak yemesini izlemekten bıkmış birisi olarak seriye yeni kötü karakterlerin gelmesi çok hoşuma gitti.

İnsan karakterlere gelirsek filmimizin ana karakteri Noah adında bir genç. Kardeşi Kris’in hastalığı yüzünden para bulmaya çalışıyor ve yolları Elena ile kesişiyor. Elena, müzede çalışan bir kadın. Ben insan karakterlerin işlenişini pek beğenmedim. İnsanlar olarak çok klişe bir hikâye işlenmiş.

Filmin ana karakterleri olan Noah ve Elena’nın işlenişi, hikâyenin geneline kıyasla daha zayıf kalmış. Bu karakterlerin ilişkisinin daha iyi ve daha organik bir şekilde geliştirilmesi filmi daha güçlü kılabilirdi. Ayrıca, Decepticonların eksikliği benim gibi bazı izleyiciler için bir eksiklik olarak hissedilebilir. Bu yönde biraz daha içerik sunulması filmi daha zenginleştirebilirdi.

Eğer insan karakterlerin işlenişine çok odaklanmazsak hikâye gayet akıcı ve güzel. Özellikle Transformers 4 ve 5’ten sonra böyle bir Transformers hikayesi izlemek beni gayet tatmin etti. Karakterlerin arasındaki etkileşim güzel işlenmişti. Özellikle Optimus Prime’ın karakter gelişimi ve Noah ile olan etkileşimini çok hoşuma gitti.

Diğer Transformers filmlerinin aksine bu sefer kötü karakterlerin dünyayı ele geçirmek için bir amacı vardı. Özellikle Scourge’un işlenişi benim çok hoşuma gitti. Muhteşem bir ana kötü olmuş.

Bu filmde hiç Decepticon görmüyoruz. Aslında silinen sahnelerde Decepticonlar varmış ancak filme bunları koymama kararı almışlar. Hikâyeye katkı sağlamayacaksa doğru bir karar alınmış diyebiliriz. Ama ben yine de bir iki Decepticon dövüş sahnesi görmek isterdim.

Filmin sonunda da GI Joe’ya gönderme yapılması güzeldi. Bu iki seri daha önce beyaz perdede bir araya gelmese de çizgi romanlarda bunu görebiliyoruz. Güzel bir fan service olmuş. Ben filmin sonunda GI Joe yerine Sector Seven’a bağlanmasını bekliyordum. Böylece serinin diğer filmleriyle bağlantı kurulabilirdi.

Görsel efektler ve aksiyondan bahsetmek gerekirse, kısaca tatmin ediciydi diyebiliriz. Beyverse filmlerini bu yazıda her ne kadar gömsem de görsel efektler ve aksiyon konusuna her zaman beni etkilemeyi başarmıştır. Özellike Revenge of the Fallen filmindeki orman sahnesini ve Rise of the Moon’daki Chicago sahnelerini tekrar tekrar açar izlerim. Micheal Bay’in mükemmel yaptığı bir şey varsa o da aksiyon sahneleridir.

Rise of the Beasts filmine gelecek olursak, görsel efektler muhteşem değildi. Özellikle Optimus Prime ve diğer büyük boylu karakterler çok hantal gözüküyor. Ormanda geçen sahnelerde CGI biraz göze çarpıyor. Özellikle final savaş sahnesinde bu çok belli oluyor.

Kısacası mükemmel olamasa da Transformers: Rise of the Beasts görsel efektler ve aksiyon konusunda seyirciye vaat ettiğini güzel bir şekilde sunuyor.

Transformers: Rise of the Beasts, heyecanlı bir yapımla Transformers evrenine yeni bir başlangıç yapıyor. Hem eski kuşakların nostaljik anılarını canlandırarak hem de yeni nesle farklı bir deneyim sunarak herkesi kendine çekiyor. Filmdeki Maximals, Predacons ve Autobotların mücadelesi, seriyi yeni bir yöne taşıyor ve bu yeni karakterlerle dolu dünyayı keşfetmek izleyiciler için ilgi çekici oluyor.

Sonuç olarak, Transformers: Rise of the Beasts, yeni bir başlangıç yaparak seriyi canlandıran, farklı ve heyecanlı bir yapım. Eski ve yeni Transformers hayranlarının ilgisini çekecek şekilde dengelenmiş bir film olmasına rağmen bazı geliştirme alanları bulunsa da Transformers evrenini seven herkesin keyifle izleyeceği bir yapım. Bu film, serinin geleceğine dair umut vaat eden bir adım olarak önümüzde duruyor.

Transformers: Rise of the Beasts: Yeni Bir Başlangıç

Bunlar da ilginizi çekebilir

2 Yorumlar

Avatar
Ali Hamza Borazan 31/07/2023 - 00:44

Yeni nesil transformers hayranlarından biri olarak bence decepticonların filmde yer almayışı serinin bir önceki filmi ile bağlantı kurulması açısından eksiklik yaratıyor. Önceki filmde Cliffjumper’ın öldürüldüğü sahnede decepticonlar autobotların dünyada saklandığını öğrenmişti bu yüzden bu filmde decepticonların onları avlamak üzere dünyaya gelmesini veya en azından birkaç avcı göndermesini beklerdim zira yazıda bahsedilen silinen sahnelerde Optimus bu avcılardan bazılarıyla savaşıyordu o sahnelerin çıkarılmaması filmleri bağlamak açısından daha iyi olurdu. Şahsen böyle arada bir kopukluk olmuş.

Yanıtla
Avatar
İbrahim 17/08/2024 - 04:53

Ben şahsen bir transformers hayranı olarak filmi eksik ve eskilerine kıyasla vasat buldum. Robotların görsel efektlerinin çizgi film karakterlerine benzemesi bana bir aksiyon bilimkurgu filminden uzak daha çok çizgi film olmuş gibi geldi. Eski robotların inanılmaz gerçekci olması gerçek arabalara döndugunu görmek aşırı keyifliydi. Ama şimdi sanki oyuncak arabaya dönüyorlar.bariz ortada kalite düşüklüğü. Böyle film yapacağınıza hiç yapmayın daha iyi en azından eski bölümlerinin adını lekelemez

Yanıtla

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...