The Falcon and The Winter Soldier: Kaliteli Başlangıç (Özet)
Bir haftalık Disney+ Marvel dizilerine verdiğimiz aradan sonra Falcon and the Winter Soldier ilk bölümüyle sahalara dönmüş bulunuyoruz.
The Blip’ten sonraki hayat, Sam (Falcon) ve Bucky (Winter Soldier) nin geçmişin taşıdığı acılarla hayatlarına devam etmeye çalıştığı Avengers: Endgame’den 6 ay sonrasında geçen dizi ilk bölümüyle beklentimi karşıladı. Dizi demek aslında biraz olayları basite indirgemek oluyor zira film formatında çekilen bu bölüm kalitesiyle dizi olmaktan çok film havası verdi. Lokasyonlar, aksiyon sahneleri, replikler ve bölüm boyunca karakterlerin durgunluğu, hayatın gerçek yansıması olarak Captain America: The Winter Soldier’ın devamı niteliğindeydi.
Recap “özet” olarak yazmam gereken bu yazının asıl amacına geçersek eğer bölüm 10 dakikalık Falcon’ın Amerikan askerini kurtarmaya çalıştığı aksiyon sahnesiyle başlıyor. Bu görevden sonra ise Steve Rogers’ı anma ve kalkanını kullanılmamak üzere müzeye bağışladığı anma törenine geçiyor. The Blip’ten sonra sevgili Captain’ımızın geçmişe gidip yaşamak istediği hayatı seçmesi ve Tony Stark’ın cenaze töreninde Sam’e verdiği kalkanı ve Captain America görevini üstlenmek istemeyen ve bunun sembolik olarak da Steve’e ait olduğunu düşünen Sam’e bölüm sonunda Savunma Bakanı’ndan bir şok dalgası geliyor. Sistem eleştirisi niteliğinde olan Captain America: The Winter Soldier’ın aynı havası bu bölümde bu şekilde devam ediyor.
Bölüm sırasında ise Sam’den duyduğumuz birkaç replik ise aslında Captain America rolüne en uygun kişi olduğunu gösteriyor ki onlar da: “Semboller onlara bir anlam veren insanlar olmadıkça bir hiçtir.” Ve “Bulunduğu zamana uyan yeni bir kahrama ihtiyacımız var.” Eh tabi bunlar aynı zamanda kendini Captain America olarak Steve’den sonra üstlenemeyeceği bu görevin nedenleri olarak da gösterilebilir.
Captain America’nın sembolik olarak kalması konusunda Sam’e katılsam da eğer devam etmesi gereken bir rolse kendisinin çizgi romanlardaki gibi bu role en uygun kişi olduğunu düşünüyorum. Marvel siyahilere karşı artan ırkçılık sonrasında Sam’i Captain America yaparak güzel ama tahmin edilebilir bir adım atmak yerine bu yolu tercih etmiş bakalım ilerleyen bölümlerde karşımıza neler çıkacak.
Dizinin bir diğer asıl kahramanı olan Bucky”The Winter Soldier” tarafını izlediğimizde ise Wakanda’da yaşadığı huzurlu hayattan sonra Brooklyn’de geçmişinin izleriyle hayatına devam etmeye çalışan bir bireyi izliyoruz. Artık sivil olarak devam etmeye çalıştığı hayatına kabusları izin vermiyor. Farkında olmadan yaptığı hareketlerin sonuçlarını tabiri caizse kişisel cehenneminde yüzleşmek zorunda kalıyor. Aldığı terapiler henüz işe yaramışa benzemeyen Bucky hem en iyi arkadaşının kaybı hem aslında ait olmadığı günümüz dünyasının karmaşası hem de geçmişi yüzünden karışık, depresif ve suçluluk duygusuyla günlerini geçirmeye çalışıyor.
Winter Soldier olarak yaptığı görevlerin telafisini yapmaya çalışırken de sanırım onu en çok etkileyen kişi öldürdüğü masum olan bir genç. Bu kişinin babasıyla olan dostluğu bu telafiye dair attığı ilk adım olsa gerek. İlerleyen bölümlerde telafisini yapması gerektiği her isme dair görüntüler izleriz diye umut ediyorum.
Falcon ve Winter Soldier’ın henüz birlikte görünmediği bu bölümde sebebinin ise Bucky’nin Sam’in mesajlarını görmezden gelmesi bilgisine de ulaşıyoruz. Dizinin uğraşlarından biri olacağa benzeyen Bayrak Parçalayanlar örgütü ise aksiyon sahnelerinin asıl aktörü olacağa benziyor. İzleyip göreceğiz.
Birinci bölüm ağır ilerleyen ama güzel ilerleyen havasıyla, çekim açılarıyla, sadece kahramanların değil insanların The Blip’ten sonraki hayatlarının gerçekçi ve dozunda olan anlatımıyla kaliteli bir başlangıç oldu benim için. WandaVision ile kıyaslayacak olursak eğer ondan daha iyi bir başlangıç olduğu su götürmez bir gerçek. MCU filmlerinde olduğu gibi komiklik adı altında sahnelerin gerginliğine uymayıp gerilimi düşüren esprilerin olmaması da kesinlikle çok daha izlenebilir yapmış diziyi. Bu şekilde ilerlemesini umut ediyor haftaya görüşmek üzere diyorum.
Yazıyı siteye attığım bugünün sabahında uyandığımız hukukun ve insanlığın hiçe sayıldığı o karardan sonra ne kadar üzgün, kırgın ve kızgın olduğumu anlatmaya yetecek kelime yok Türkçe’de. Sadece yaşamak istediğimiz, öldürülmemek için kendimizi sakındığımız günümüzde haklarımızı koruyan bu sözleşmenin bir hiçmiş gibi bir gecede feshedilmesi, hayatımızın hiçe sayılması kabul edilemez. Susmayıp tepki göstermek zorundayız. Kendi haklarımız için savaşmaya devam etmek zorundayız. Günden güne daha da kötüye giden bu düzene karşı sesimizi çıkarmak zorundayız. Bu tweet atmakla da olur, etrafımızdaki bireyleri bilinçlendirmeye çalışarak da yeter ki susmayıp haklarımızı savunmaya ve korumaya devam edelim. #İstanbulSözleşmesiYaşatır #KadınCinayetleriPolitiktir
The Falcon and The Winter Soldier: Kaliteli Başlangıç (Özet)
Ahsen Aktaş’ın Diğer Yazıları İçin Tıklayın.