The Alien: Paranoyalarla Dolu Bir İran Filmi (ICAPFF Özel)
Sakin ve belirsizliklerle dolu bir filmle karşınızdayım. Toplum baskısının insanlar üzerindeki etkisini anlatan 2020 yapımı İran filmi Namo, 10. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali kapsamında gösterime girdi. Yönetmen Nader Saeivar İran sineması atmosferini bu filmde de hissettirmiş. O an oradaymışız da beraber yaşıyormuşuz gibi izliyoruz sahneleri; arabada ilerlerken beraber radyo dinliyor, tartışmaların gerginliği hissediyoruz. Her şey gerçekçi ve bir o kadar sade. Farsça, Kürtçe ve Türkçe dilleri konuşuluyor filmde, yani zengin bir dil çeşitliliğine sahip.
Başrolü canlandıran Bakhtiyar Panjeei, filmdeki adıyla Bahtiyar, Kürt bir tarih öğretmenidir. Ailesiyle beraber yaşlı babasına da bakan Bahtiyar, sıradan bir İran kasabasında yaşamaktadır. Bir gün yaşadıkları mahalleye bir araba gelir ve içindeki iki yabancı günlerce aynı yerde durarak mahalleyi gözetler. Bunu fark eden mahalle sakinleri yabancıların ulusal güvenlik birimi tarafından gönderildiğini düşünüp tedirgin olurlar. Günler geçmesine rağmen yabancılar hala orada beklemektedir, bu durum karşısında mahalle halkının tedirginliği artar ve bir araya gelip bu konu hakkında konuşurlar. Arabanın durduğu yer tam olarak Bahtiyar’ın yaşadığı binanın önüdür. Komşular, mahalleyi gözetleyen adamların Bahtiyar veya komşusu için geldiğini düşünürler; Bahtiyar ve komşusundan bu yabancıların yanına gidip konuşmalarını isterler. Bahtiyar, mahalledeki diğer komşularının ve eşinin baskılarına ve ısrarlarına rağmen bu yabancılarla konuşmaz, “Dertleri benimleyse gelip benimle konuşsunlar” diyerek geçiştirir. Yaşlı ve hasta babasının geçmişte tehlikeli siyasi olaylara karıştığı komşular tarafından bilinmektedir ve Bahtiyar o mahallenin yabancısıdır; bunlardan ötürü oklar Bahtiyar’a çevrilir. Onlara göre Bahtiyar gizlediği bazı şeylerden korktuğu için gidip yabancılarla konuşmaya cesaret edememektedir, eşi Sevil de böyle düşünür.
Bahtiyar’ın öğretmenlik yaptığı okulda yaşadığı bazı gerginlikler veya yolda durdurulup bir grup genç tarafından dövülmesi belki de bu yabancılarla alakalıdır; bilmiyoruz çünkü hiçbir şey net değil. Her geçen saniye gerginliğin ve paranoyanın arttığı dakikalarda belirsizlik hüküm sürer. Yaşadığı evin sahibi bu olay üzerine mahalle halkının Bahtiyar’dan rahatsızlık duymasıyla evi boşaltmasını ister, Bahtiyar eşi Sevil’le sürekli bekleyen yabancılar yüzünden tartışır, zaten yaşlı babası hastadır ve ölüm döşeğine düşmüştür. Bahtiyar yabancılardan korkar ve tedirgindir, mahallenin ve eşinin baskısından sonra paranoyaları onu yiyip bitirir. Gergin ve soru işaretleriyle dolu olan film bu şekilde devam eder ve son bulur.
Film çok doğal sahnelerden oluşuyor. Sanki onlar oyuncu değiller, film çekmiyorlar; bizler sıradan birkaç insanın hayatından bir kesit izliyoruz. Bahtiyar’la her sabah arabaya biniyoruz, radyo dinleyerek yolculuk ediyoruz; Kürt ve İran müzikleri dinliyoruz. Beraber sokakta yürüyor, alışverişe gidiyor ve gün sonunda yeniden gergin mahalle ortamına dönüyoruz. Kısaca filmin sinematografisini ve kültür yansımalarını beğendiğimi söyleyebilirim. Filmin eksik bulduğum geliştirilebilir yönü; bazı yardımcı oyuncuların oyunculuklarının yetersiz olmasıydı, duygu durumunu yansıtmada başarılı olamadılar. Örneğin komşunun travma geçiren oğlu ve Bahtiyar’ın yaşlı babasının oyunculuğu bence tartışmaya açıktı.
Filmdeki gergin ve paranoyak hava İstanbul Film Festivalinde gösterime giren Kosova yapımlı Exil filmini çağrıştırıyor. Her iki filmde de dışlanan, toplum baskısına maruz kalan bir birey ve onların psikolojisine yer veriliyor. Bu tür belirsiz filmleri izlerken sıkılsam da, film sonunda yaşanan olayları ve başrolün psikolojisini daha iyi anlayabilmemiz adına bu atmosferin bilinçli olarak yansıtıldığını düşünüyorum. Filmi puanlandırmam gerekirse 10 üzerinden 7.5 puan verebilirim.
The Alien: Paranoyalarla Dolu Bir İran Filmi (ICAPFF Özel)
Zeynep Polat’ın Diğer Yazıları İçin Tıklayın.