Tchaikovsky’s Wife: Aşkın Karanlık Yüzü
Özellikle Petrov Grip Oldu filmi ile adını kitlelere duyuran Kirill Serebrennikov’un 2022 Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye yarışında boy gösteren filmi Tchaikovsky’s Wife (Çaykovski’nin Karısı) 31 Martta gösterime çıkıyor. Film 19. yüzyılda güzel ve yetenekli genç bir kadın olan Antonina Miliukova’nın şüphesiz ki dünyanın en başarılı bestecilerinden olan Pyotr Tcahikovsky’ye olan takıntılı ve tutkulu aşkını ve bu aşkın genç kızın hayatını nasıl altüst ettiğini konu ediniyor.
1870’lerde Pyotr Tchaikovsky daha dünyaca ünlü bir besteci olmadan önce Rusya’da adını duyurmaya, tanınmaya başlamıştır. Antonina Miliukova ise o zamanlar müzikle ilgilenen, yetenekli bir genç kızdır. Antonina bir gün konservatuara kabul edilme hayaliyle yaşarken, o dönem kadınların toplumdaki en alt tabaka olarak görülmesi bu durumun sadece hayal olarak kalmasına sebep olmaktadır. Müziğe aşık bu ikilinin yolu katıldıkları bir davette kesişir ve hayatları bir daha asla eskisi gibi olmaz. İlk gördüğü anda Pyotr’a aşık olan Antonina, tüm yolları deneyerek Pyotr’a ulaşmayı ve mektubuna cevap almayı başarır. Davetten sonra ilk defa Antonina’nın evinde buluşurlar ve genç kız Pyotr’a olan aşkını ilan eder, hatta evlenmek istediğini söyler. Ancak Pyotr tarafından reddedilir. Bu redden sonra Antonina, ünlü besteciyi takıntı haline getirmeye başlar ve tekrar evine çağırarak niyetinin ciddi olduğunu, ne derse desin bu karardan vazgeçmeyeceğini söyler.
Pyotr kızın bu kararlı davranışı karşısında ikna olur ve ikili evlenmeye karar verir fakat bu evlilik Antonina’nın umduğu gibi sonuçlanmaz. Kıza karşı sürekli ilgisiz ve isteksiz davranan Pyotr adeta Antonina’nın varlığından bile rahatsız olmaktadır ancak genç kızın saplantı haline dönüşen aşkı gerçekleri görmesini engellemektedir. Evlendikten hemen sonra terk edilen Antonina, kocasının eşcinsel olduğu gerçeğiyle yüzleşir. İçinde bulunduğu durumu bir türlü kabullenemeyen genç kız, Pyotr’un kendisini sevdiğine ve ona bir opera yazdığına kendini ikna eder. İlişkinin içinde benliğini kaybetmeye başlayan Antonina’nın aşkı oldukça sağlıksız bir hale gelir. Israrla kocasından boşanmaz ve kendisini artık Tchaikovsky’nin karısı olarak tanıtır, böylece Antonina Miliukova kimliğinden iyice kopar. Pyotr’a olan hastalıklı aşkı, kendisini de hasta etmeye başlar ancak farkında değildir.
Konu itibariyle oldukça durağan olan film; anlatım şekli ve yönetmenin tercih ettiği çekim stili gibi faktörler sayesinde iki buçuk saat boyunca izleyiciyi filmin içinde tutmayı başarıyor. Tabi ki bazı yerlerde filmden kopma yaşansa da yönetmen genel olarak izleyicinin filmi takip etmesine olanak sağlıyor. Olayların gereğinden ağır işlenmesi kopma yaratan noktalardan biri. Filmin süresi yaklaşık yarım saat daha kısa olsaydı izleyicinin ilgisini dağıtmadan akıllarda kalan son sahnesi ile daha güzel bir kapanış yapılabilirmiş fakat bu haliyle de izleyiciyi tatmin etmeyi başarıyor. Hikayesi oldukça çarpıcı, hatta bazı yerleri rahatsız edici bile sayılabilir. Kızın, ilişkiye ve Tchaikovsky’ye olan tutumu zaman zaman seyircide rahatsızlık duygusu uyandırıyor. Bu rahatsızlık aslında insan doğasının filmdeki saplantılı aşk ile kurabildiği empatik yaklaşım. Kızın huzursuzluğu, seyircinin de huzursuz hissetmesine neden oluyor ve kişilerde olumsuz duygulara yol açıyor. Ancak tüm bunlar bence filmin oldukça başarılı olduğunun bir göstergesi. Kirill Serebrennikov’un da tam olarak amacının bu olduğunu düşünüyorum. Çünkü seyirci kendisinde olumsuz duygulara sebep olan bir karaktere bile empati duygusu ile yaklaşıyorsa, film başarılı olmuş demektir. İkili arasındaki sağlıksız ilişki anlatılırken,bir yandan da 1870’ler Rusya’sının sorunları tüm gerçekliği ile ele alınıyor. Başta kadınlar olmak üzere, o dönemdeki insanların hayatının ne kadar değersiz görüldüğü, zenginlerin refah içinde yaşadığı, fakirlerin ise adeta ölüme terk edildiği gözler önüne seriliyor. Yönetmen bu aşamada sistem eleştirisi yapmaktan da geri durmuyor. Bir yandan saplantılı bir ilişki, bir yandan açlıktan ve hastalıktan ölen insanlar filmin oldukça karamsar bir havaya bürünmesine neden oluyor. Kullanılan renk skalası, müzikler ve oyunculuklar da buna oldukça etkili bir şekilde eşlik ediyor. Ana akım izleyicisine bu yönleri ile çok fazla hitap etmeyeceğini düşündüğüm film, benim gibi değişik işler seven seyircilerin kaçırmaması gereken bir yapım.
Tchaikovsky’s Wife: Aşkın Karanlık Yüzü