Anasayfa İncelemelerDizi İncelemeleri Saygı 2. Sezon: Aşk, İntikamı Durdurabilir Mi?

Saygı 2. Sezon: Aşk, İntikamı Durdurabilir Mi?

Yazar: Ecemnur Özgür

Saygı 2. Sezon: Aşk, İntikamı Durdurabilir Mi?

BluTV’nin ses getiren işlerinden Saygı dizisinin 2. sezon incelemesiyle karşınızdayız. Saygı, çıktığı dönem başarılı bir PR çalışmasıyla adını duyurmayı başarmıştı. Böylelikle 2. sezonu da merakla beklenen işlerden biri oldu.

Yönetmen değişikliği ile 2. sezonu bize sunulan Saygı dizisi, yeni sezonu Ender Mıhlar ile tamamlıyor. İlk sezonda da başrollerimiz olan Nejat İşler, Miray Daner ve Boran Kuzum yanlarına Sarp Akkaya, Damla Sönmez ve Naz Göktan’ı alarak bu sezona başlıyor. Bu noktada her birinin oyunculuğuna ayrı bir parantez açmak istiyorum çünkü ortaya çıkardıkları karakterleri seyirciye gerçekten başarılı bir şekilde sunuyorlar.

Damla Sönmez’i uzun zamandır bir projede izlemiyordum. Burada onu izleme fırsatı bulabildiğim için de ayrıca mutlu oldum. Oldukça profesyonel bir performans ortaya koyduğunu düşündüğüm bir oyuncu kendisi. Nitekim burada da canlandırdığı Arya karakteri için ne kadar doğru bir seçim olduğunu göstermiş oldu.

Naz Göktan’ın büründüğü Hacer karakteri, şivesinden giyimine çok özenle oluşturulmuş bir tipleme. Gerçek hayatta karşımıza çıkabilecek, çok içimizden birini yaratmışlar.

Ve Sarp Akkaya… Dördüncü başrol kesinlikle oydu. Oyuncular, yeri geldiğinde karakterlerini savunabilmek için canlandırdıkları karakterleri iyi anlamak durumundalar. Canlandırdığı Selim karakterinden dolayı Sarp Akkaya’nın bunu başarması hiç kolay değildi bana göre. İçinde dengesizlikler barındıran bir karakterin gerektiğinde çok kararlı durabilmesini sağlamak ve bunu izleyiciye sunabilmek büyük bir çalışmanın eseri olsa gerek.

Geniş bir perspektiften baktığımızda oyuncuların bu kadar başarılı bir performans sergiliyor oluşunun arkasında bir yönetmen etkisi olduğunu anlamak çok da zor değil diye düşünüyorum. Ne yapmak istediğini, neyi nasıl göstermek istediğini oyunculara doğru bir şekilde aktardığını ve onlarla birlikte ciddi bir mesai harcadığını düşünüyorum.

Nejat İşler’in canlandırdığı Ercüment Çözer, Behzat Ç.’den bilinen bir karakterdi. Saygı dizisi de halihazırdaki o karakterin üzerine kurulmuş ayrıca bir de aynı senaristin yani Ercan Mehmet Erdem’in kaleminden çıkan bir dizi olduğu için hikayenin sağlam bir temeli olduğunu görüyoruz. Buna rağmen ilk sezon hem karakterlerin oturması hem de yaşanan olayların sebeplerine bakıldığına tatmin edici değildi. Hatta bence Ercüment Çözer’i bu sezon ilk sezona göre çok daha iyi anlıyoruz.

Olayların kurgusu, konunun gidişatı çok doğru bir zamanlamayla işleniyor. Biliyorsunuz ki suç temalı dizilerde bazen seyirciden bazen de karakterler arasında gizlenen durumlar oluyor. Bunların ortaya çıkacağı zaman doğru seçilmediğinde konu ne kadar iyi de olsa seyir zevki vermiyor. Bence Saygı dizisinin özellikle bu sezonunda bu durum çok iyi ayarlanmış.

İlk sezon, Miray Daner’in canlandırdığı Helen karakterinin yaptığı bir seçimle bitmişti. Ancak yeni sezonda görüyoruz ki Helen, Ercüment’in yanında kalmaya devam ederken Savaş’tan da tamamen kopamıyor. Bir şekilde Savaş’ın hayatına dahil olmayı başarıyor. Tabii Savaş için durumlar Helen’in dünyasından göründüğü gibi ilerlemiyor. Sürpriz bir planla geliyor Savaş, bu sefer yanında canı Ercüment tarafından yanmış bir başka kişiyle; Selimle. Bir intikam planı hazırlıyorlar. Dışardan bakıldığında basit gibi görünen ama uygulamaya geçildiğinde içinde güçlü bir dramı barındıran anlar yaşanıyor.

Selim karakterinin yalan söyleyemiyor oluşu diziyi güçlendiren mükemmel bir parametre seçimi olmuş. Gerek sosyal hayatında gerekse intikam planında ayaklarına dolanmasına sebep olan çokça an olsa da ona kazandırdığı bazı şeyler olduğunu da inkar edemeyiz; Hacer gibi. İntikamın temel alındığı bu kadar ciddi bir ortamda Selimle Hacer sahneleri çok beklenmedikti bana göre. Belki de bundan dolayı dikkatimi çekti. Basit olanı izlenir kılmak zordur ve bu ikili bunu çok güzel başarıyor.

Diğer taraftan Ercüment’in hayatına giren Savcı Arya karakteri de diziye hareket katan önemli bir seçimdi. Seri cinayetlerin oluşu ve Ercüment’in Arya sayesinde bunu olayın en içinden takip edebiliyor olması olayları birbirine daha da yaklaştırıyor. Gerçekler her an ortaya çıktı çıkacak diye bekliyorsunuz. Ancak bu kısımla ilgili şöyle bir eleştirim olacak; tamam diziler çoğu zaman gerçeğe birebir uygun çekilemiyor ama bir savcının işlenen cinayetlerle bağlantısı kolaylıkla kurulabilecek birini her yere bu kadar rahat götürmesi, bilgileri paylaşması hiç olacak bir durum değil. Bir noktada da artık şüphelen ve sorgula diye içinizden geçirmenize sebep oluyor. Diziyi izlerken eleştiren iç sesimi susturamadığım en baskın yer burasıydı.

İlk sezonda zaten oyunculuklarını ispatladıkları için başrol oyuncularımıza çok değinmedim ama sizin için birkaç cümle söylemem gerekirse; özellikle Boran Kuzum’un oyunculuğundaki profesyonelliğin yanına hayatın içinden gelen bazı doğallıkları kattığını da gördüm, açıkçası yakışıklı kategorisindeki oyuncuların “nasıl görünürüm” kaygısı gütmeden oynadıkları karakterler için yaptıkları bu ufak detaylar hoşuma gidiyor.

Miray Daner ve Nejat İşler ise dizide çok iyi bir abi-kardeş olmuşlar. Miray Daner’in oynadığı karakter ilk sezona göre daha tutarlı bir şekilde oluşturulduğu için ayakları yere daha sağlam basar bir şekilde karşımıza çıkıyor. Nejat İşler’i her türlü deliliği yapabilecek bir adam rolünde görmek bizi şaşırtmıyor çünkü oyunculuk konusunda kendine sınırlar koyan birisi olmadığı için bence cast direktörlerinin bu tarz bir oyuncu seçerken ilk seçenekleri arasında olmasını sağlıyor. Ayrıca Damla Sönmezle de çok uyumlu bir partner olmuşlardı. Belki başka projelerde de yan yana görürüz. Ne dersiniz?

Şunu da ekleyeyim; her ne kadar sezonun son sahnesiyle 3. sezona göz kırpsalar da Nejat İşler’in sosyal medya üzerinden karaktere vedası yeni sezon için yanan tüm yeşil ışıkları söndürmüş oldu.

İlk sezonla yeni sezonu şöyle minik bir kıyaslayacak olursak; 1. sezon, Ercüment’in inandığı doğrulara göre kurduğu adalet sistemi üzerinden işleniyordu ve onun “saygısızlık” olarak gördüğü her hareketin sorumlusunu cezalandırdığı bir sistem baskındı. 2. sezonla birlikte bu yaratılan adalet sisteminden canı yananlar nasıl bir intikam planıyla onun karşısına çıkıyor, bunu izliyoruz. Peki, amaç gerçekten intikam mı? Yoksa onlar da farkında olmadan kendi adalet sistemlerini mi kurdular? Bu planın içine bir de aşk dahil olursa neler olur neler…

Dizinin geneline bakacak olursak tempo hiç düşmeden devam ediyor. 1. bölümden son bölüme kadar merak duygusunu canlı tutmayı başarıyorlar. Bu gerçekten önemli bir başarı. Çünkü tempo bu tarz dizilerde seyirci açısından en çok aranan şey aslında. Bir diğer şey ise karakterlerin yaptıkları eylemlerin motivasyon duyguları. Sırf bu sebepten ilk sezonu izlerken yarım bırakmayı düşünmüştüm açıkçası. Karakterlerin bazı eylemlerini yapma motivasyonlarına ikna olmakta zorlanıyordum. Ancak bana göre 2. Sezon, ilk sezonun çok üstünde. İzlerken bunu fark ettiğimde keşke çıktığı dönem izleseydim dedirtti. Eğer sizin de aranızda benim gibi ilk sezondan yeteri kadar umduğunu bulamayıp 2.’ye şans vermeyenler varsa izlemenizi tavsiye ederim.

Saygı 2. Sezon: Aşk, İntikamı Durdurabilir Mi?

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...