Sakamoto Days: 2. Kısım: Her Son Bir Başlangıçtır
Netflix platformunda ilk sezonunun ikinci kısmının da yayınlanmasıyla soluk kesen macerasına devam eden Sakamoto Days, izleyici kitlesine keyifli dakikalar yaşatmaya devam ediyor. Her bölümün kendi içerisindeki aksiyonu ve akışı, izleyicinin diziden kopmamasını sağlayan en büyük etkenlerden biri diyebilirim.
2.kısımda daha çok içinde yaşanılan dünyanın iyi ve kötü taraflarına değinilirken, Sakamoto ailesinin de büyümesine tanık oluyoruz. — Bu arada Sakamoto, ağır bir dövüşten sonra zayıflayamıyor, 1. kısımdaki gibi. 🙁 Bu, üzücü bulduğum bir yanı. — Aileye yeni katılan üyelerle karakter yoğunluğu artarak çeşitleniyor. Bu da diziye “Her bölüm daha iyisi mi, yoksa daha kötüsü mü gelecek?” diye sorgulamamızın en büyük sebebini oluşturuyor.
1.kısımdan da tanıdığımız Kashima (geyik kafalı karakter), aslında büyük bir örgütün parçasıdır ve örgüt de eski JSB (Profesyonel Tetikçi İdaresi) üyesi olan Leke tarafından kurulmuştur. Örgütün ana amacı ise Japonya’daki JSB kurumunu ortadan kaldırıp kendi tabirleriyle “asil adaleti” yeniden dünyalarına dahil etmektir.
Sakamoto Days 2. Kısım’da JSB’nin üst düzey tetikçilerinden oluşan ve kendilerine “Düzen” diyen ekibi de biraz daha yakından tanıma şansı buluyoruz. Bu kısımda “Düzen” ekibiyle birlikte JSB’nin hiyerarşisini ve karakterlerin geçmişteki bağlarını daha net görmeye başlıyoruz.
2. kısım, izleyiciye yalnızca aksiyon sunmakla kalmıyor; aynı zamanda karakterlerin kişisel taraflarını, inançlarını ve çelişkilerini de gösteriyor. Bu arada animede şu şekilde bir benzetme var: JSB üssü, John Wick evreninde gördüğümüz Continental Oteli ile görsel olarak neredeyse aynı çizilmiş. Görünce baya şaşırdım. 😀

Sakamoto Days: 2. Kısım: Her Son Bir Başlangıçtır
Öncelikle Takamura, JSB’nin en disiplinli ve profesyonel tetikçilerinden biri olarak öne çıkıyor. Sessizliğiyle korku uyandıran ama içinde kendi adalet anlayışını taşıyan bir karakter. Onun her sahnesi, kontrol ve denge üzerine kurulu. Nagumo ise tam tersi; enerjik, kurnaz ve her an bir planı varmış gibi davranan bir yapıda. Fakat bu yüzeysel umursamazlığın ardında derin bir stratejik zekâ ve geçmişe dair büyük bir ağırlık saklı. Nagumo’nun hikayesi, Sakamoto’nun eski dostluklarını ve bugünle geçmiş arasındaki bağlarını da hatırlatıyor.
Shishiba ve Hyo, JSB’nin “Düzen” tarafında öne çıkan isimlerden. Başkan konumunda Shishiba yer alıyor. Umursamaz ve serbest tavrıyla dikkat çeken bir karakter. Henüz güçlü bir dövüş sahnesine denk gelmedim; bence ileriki sezonlarda Shishiba’nın gerçek gücünü görebileceğiz. Hyo karakteri ise 2. kısımda biraz daha göze çarpmaya başladı. Gerçek gücünü henüz göremedik ne yazık ki.
Serinin en dikkat çekici karakterlerinden biri kuşkusuz Leke. Eskiden JSB’nin bir parçasıyken bugün sistemin karşısında duruyor. “Asil adalet” fikrine inanıyor ve bu uğurda tüm düzeni yıkmaya kararlı. Onu yalnızca bir düşman değil, bir ideolog olarak da görmek mümkün. Leke’nin varlığı, dizinin “iyi” ve “kötü” kavramlarını sorgulamasını sağlıyor.
Gaku ise Leke’nin en sadık destekçilerinden biri. Hızlı, kontrolsüz ve tamamen içgüdüsel hareket eden bir yapıya sahip. Onun sahnelerinde kaosun enerjisini hissediyoruz. Gaku, dizinin temposunu diri tutan karakterlerden biri. Her göründüğünde hikâye bir adım ileri taşınıyor. Kötü bir karakter olmasına rağmen aksiyon dolu sahnelerde — özellikle JSB binasının basılması — Gaku’yu oldukça yeterli ve izlemesi keyifli bir karakter olarak görüyorum.

Sakamoto Days: 2. Kısım: Her Son Bir Başlangıçtır
Bir diğer yeni karakterimiz Akira Akao. Kendisi Rion Akao’nun yeğeni. Rion ise Sakamoto’nun zamanından kalan efsanevi tetikçilerden biri. Akira, teyzesine kendisini kanıtlama çabalarıyla öne çıkıyor. Bu da karakteri, aile baskısı altındayken neler yapılabileceği ve yetersizlik duygusuyla nasıl başa çıkılabileceğini izleme serüvenine hazırlıyor.
Sakamoto Days 2. Kısım’da daha çok karakterlerin hikayelerine odaklanılmış. Aksiyon, duygu ve mizahın dengesi bu sezonda çok iyi kurulmuş. 2. kısım, tıpkı 1. kısım gibi 11 bölümden oluşuyor. Ancak bu kez hikâye temposu daha oturmuş, karakterlerin motivasyonları daha net ve aralarındaki bağlar daha güçlü hissettiriyor.
Özellikle geçmişle bugün arasında kurulan geçişler, izleyiciye karakterlerin iç dünyasını anlaması için güzel fırsatlar sunuyor. Her bölüm, hem eğlenceli hem de duygusal bir denge yakalarken, sezon genelinde büyük bir yüzleşmeye doğru ilerleyen bir atmosfer hâkim. Bu da diziyi sadece aksiyonseverler için değil, karakter gelişimini seven izleyiciler için de keyifli bir hâle getiriyor.
Umarım yakında 2. sezonu da izleme şansı buluruz. Şimdiden iyi seyirler!
Puanım: 4.5 / 5