Painkiller: Acısız Ölüm
Acılarınızdan kurtulmak ölümle eşdeğer hale gelmiş ve buna bağımlılık da eklenmişse fazla bir seçenek kalmıyor geriye. Amerika’da bugün bile ortalama 40 kişi aşırı doz opioid yüzünden hayatını kaybediyor. Tıbbi adı ile opioidler yani ağrı kesici maddeler, hastaları tedavi etmek için kullanılan bir çeşit etkin madde. Bunun aşırı kullanımı bağımlılığa hatta ölüme yol açabilmekte.
Netflix platformunda yer alan yeni dizimiz Painkiller, gerçek hikâyeleri ele alarak Purdue İlaç Firması’nın insanların hayatlarını nasıl değiştirdiğini, sadece bireysel olarak da değil çevresinin de bu değişiklikten etkilenmesini sağlayan bir ilacı piyasaya sürmesini ve bununla beraber meydana gelen olayları anlatıyor. İlacın adı OxyContin. Birçok habere ve makaleye konu olan ilaç, yakınlarını bu ilaç vasıtası ile kaybeden insanların hiçbir zaman unutmayacakları bir isim.
Dizinin 6 bölümden oluşması bize olayları baştan sona nasıl ilerlediğini ve o zamanın şartlarının ve zengin insanlarının elinde olan imkanları gözler önüne sunmak için gayet iyi bir uzunluk. Hani dünyada adaleti ararız ya, kendimizce de olsa bence bu adaleti bulabileceğimiz çok az yer var. Düzen değişmediği sürece adaleti bulmak biraz imkânsız geliyor bana.
Dizinin değindiği gerçek hikayeler insanların gerçek duygu ve düşüncelerinin ekrana objektif bir şekilde yansımasını sağlamış. Bunun yanında ilacın yaptığı bağımlılığı kontrol etmenin ne kadar zor olduğunu dizimizde geçen ve başrolünde Glen (Taylor Kitsch)’in oynadığı hikâyeden anlayabilmek mümkün. Ailelerin hayatlarını mahveden bir ilaç ve legal bir şekilde satılıyor.
Purdue ilaç firmasını kurucu olan Artur Sackler(Clark Gregg), öldükten sonra firmanın başına geçen ve bu ilacın üretimini sağlayan Richard Sackler(Matthew Broderick) – kendisi Arthur Sackler’ın yeğeni olur bu arada – para kazanmak için insanların acılarından faydalanmış ve bunun sonucunda 2019 yılında firmaya karşı açılan davalar sonucunda firma, iflas başvurusu yapmak zorunda kalmış. Anlaşma sonucunda Sackler ailesi, 6 milyar dolarlık tazminat ödemeyi kabul etmiş. Gelin görün ki bu rakam mahvettikleri hayatların yanında bir hiç. Tahminlere göre 300 binden fazla Amerikalı opioid nedeniyle ölmüş. Ayrıca ilk anlaşma feshedildiği için Purdue Firması’nın iflas başvurusu hala beklemede.
Richard Sackler’ın iç dünyasını ve hayata karşı olan bakış açısını yakından bizlere sunan dizi, olaylara karşı aldığı kararları ve duygusal dünyasını yansıtmış. Ayrıca dizi Richard Sackler’ın mental sağlık sorunları da yaşadığına, gerçekte var olmayan kişileri hayatında var ettiğini de görmemizi sağlıyor.
Bu dizinin ana konusu bana, bir ilaç firmasının para elde etmek adına ne kadar ileri gidebileceğini ve insanların hayatlarını nasıl kökünden değiştirebileceğini gösterdi. İlaçları üreten firmaların insan sağlığını ne kadar önemsediği ayrıca ilacın piyasaya çıkmadan önce test edildiği bazı kurumların – Amerika’nın FDA Kurumu gibi – ve bu kurumlarda çalışan insanların işlerini ne pahasına olursa olsun dürüst bir şekilde yerine getirmeleri gerekiyor.
Bir diğer önemli konu ise para. İnsanların hayatının merkezinde bulunan para, dizide oldukça fazla yer almış. Para adına yapılabilecek en uç seviyedeki olayları da ele alan dizi insanların paraya ve diğer nesnelere sahip olmak adına yapabileceklerinin bir sonunun olmadığını bize somut gerçekliği ile sunuyor.
İlaç firmalarını artık birçok yönden sorgulayacağınız ve onlar hakkında daha fazla araştırma yaparak bir ilacı almadan önce içeriğindeki maddeleri sorgulamanızı sağlayacak bir dizi. Gerçek hikayelerden esinlenilerek oluşturulan dizi, hikayeleri geçen insanların hayatlarını kökünden değiştirmiş. Kim bilir belki izleyince sizin de hayatınız kökünden değişir.
Painkiller: Acısız Ölüm