Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri Memoir of A Snail: Bir Kabuk Yalnızlık

Memoir of A Snail: Bir Kabuk Yalnızlık

Yazar: Hüseyin Emre Yalçınkaya

Memoir of A Snail: Bir Kabuk Yalnızlık

Life isn’t about looking backwards, Gracie; it’s about living forwards. Snails never go back over their trails. Set yourself free!

“Hayat geriye bakmakla ilgili değil, Gracie; ileriye doğru yaşamakla ilgili. Salyangozlar asla izlerinin üzerinden geri dönmezler. Kendini özgür bırak!”

1970’lerin Avustralya’sında, Grace’in yaşamı sürekli talihsizlikler ve acı dolu kayıplarla şekillenmiştir. Annesi hamilelik sırasında hayatını kaybeder, Grace ve ikiz kardeşi Gilbert, sakat ve alkolik eski bir hokkabaz olan babaları Percy ile tek başlarına kalırlar. Babaları tarafından büyütülürler. Babalarının sevgi dolu ama zor hayatı onların olgun bir çocukluk geçirmesine neden olur. Sonra bir başka elveda ise birlikte büyüyen kardeşleri birbirlerinden koparır ve farklı evlerde yaşamaya zorlar.

Film, Adam Elliot’ın 2009 yapımı Mary and Max filminden sonra çektiği ikinci uzun metrajlı filmi. On beş yıllık ara ve filmin geliştirilmesinin sekiz yıl olduğu düşünüldüğünde harika bir iş çıkmış diyebiliriz. Benim en sevdiğim animasyon filmlerden olan Mary and Max’ten sonra bu filmi oldukça merak ediyordum. Filmekimi kapsamında izleme fırsatı bulduğum bu film, genel hatlarıyla baktığımızda sıradan bir hayatın hikayesi gibi görünse de, harika anlatısıyla etkileyici bir film. Mary and Max ile aynı ölçüde harika ve duygusallığı oldukça yoğun bir film “Memoir of a Snail”. Adam Elliot gerçekten animasyon eserler ortaya koyduğu göz önüne de alınırsa, çok zor bir işte çok yetenekli bir yazar. Görsel açından da doyurucu bir film olduğu söylenebilir. Stop-motion olmasına rağmen Adam Elliot, yarattığı dünyayı seyircisine inandırmayı başarıyor. Mary and Max’te de sıkça gördüğümüz şehri simgeleyen koyu renkler bu filme de hakim. Karakterlerin dünyasına paralel olarak kullanılan koyu renkler, hikayeyi daha da derinleştiriyor.

Film hakkında yazmaya başlamadan önce ilk olarak eklemeliyim ki, Grace (ana karakter) kasvetli ruh haliyle beni bunaltmaya başlayacak gibi hissettirirken, hayatın zorluklarından hoşnut olmamı sağladı. Başta da alıntıladığım gibi hayat yalnızca geriye bakmakla anlaşılabilir ancak biz ileriye doğru yaşamak zorundayız, tıpkı salyangozların geriye hareket edemeyeceği gibi.

Başkalarının hayatlarımıza yerleştirdiği kabuklardan daha kötüsü nedir? Kendimize koyduğumuz kabuklar. Sırtımızda taşıdığımız görünmez yükler—güvensizlik, depresyon, keder ve travma—Adam Elliot’ın bu yılın en özgün stop-motion animasyon filmlerinden biri olan “Memoir of a Snail”in merkezinde yer alıyor. Bu olağanüstü bir film, duygu yüklü ve trajikomik, bize hayatın sadece ileriye doğru yaşanabileceğini hatırlatıyor.

Sarah Snook (Succession – Shiv) Grace karakterine ses veriyor. Grace, hayatta en çok değer verdiği son insan olan en yakın arkadaşı Pinky’nin (Jacki Weaver) ölümünün ardından, en sevdiği salyangozu Sylvia’ya hayat hikayesini anlatmaya başlıyor. Grace’in içsel dünyasını keşfetmesi ve hayatıyla yüzleşmesi bu filmin temelini oluşturuyor. Grace, evcil salyangozu Sylvia ile yıllar boyunca topladığı anılarını tuhaf, düzensiz bir şekilde paylaşıyor. Bu hikaye, büyük zorlukların ve mücadelelerin hikayesidir: Annesini doğumda kaybeder, babası ise Grace ve ikiz kardeşi Gilbert’ı büyütemeden hayatını kaybeder. Babalarının ölümünden sonra, kardeşler birbirlerinden koparılır; Grace heyecanlı ve tuhaf olan aileye gönderilirken, Gilbert ise ülkenin öteki tarafında radikal bir dindar aileye verilir. Film boyunca Grace ve Gilbert birbirlerine mektuplar yazarak, hayatın üzerlerine koyduğu kabuklardan kurtulduklarında birbirlerine yeniden kavuşacaklarına dair verdikleri sözleri görürüz .

Adam Elliot, Marc Caro ve Jean-Pierre Jeunet’in “Delicatessen” ve “Amelie” gibi filmlerinden esinlenmiş gibi görünen, tuhaf ve büyüleyici bir dünya yaratıyor.

Filmin senaryosu sayısız fikirle dolup taşarken, bazı izleyiciler kendi hayatlarına dair derin çıkarımlar yapabilirler. Ancak beni en çok etkileyen repliklerden biri, Grace’in kocası Ken’den geliyor: Kırık çömlekleri tamir etmeyi seviyor, ama kırıkları gizlemek yerine onları kutluyor. “Her şey tamir edilebilir ve çatlaklarımız kutlanabilir.” Kendimize yerleştirdiğimiz kabukları kaldırdığımızda, çatlakları hala görebiliriz, ama onları kabul edip kutlamak da bizim elimizde.

Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından unutulmuş, izole bir hayata mahkûm edilmiş bir kişinin acı gerçekleri, filmde rahatsız edici bir gerçekçilikle işleniyor. Filmde hiçbir büyüsel unsur yok; salyangozlar Grace ile konuşmaya başlamıyor, ama Grace kendi yarattığı dünyasında derin acılara rağmen umutla yaşamaya devam ediyor. Onun, bu zorluklara rağmen hayatında bir ışık bulmaya çalışması ve salyangozlarla kurduğu bağ, ona bir tür iyileşme ve kabulleniş sağlayan bir terapi gibi işliyor. Grace’in bu duygusal yolculuğu, gerçek ile fantezi arasında bir denge kurarak, izleyiciye hem acının hem de umudun bir arada var olabileceğini gösteriyor.

Memoir of A Snail: Bir Kabuk Yalnızlık

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...