Mai-Chan’s Daily Life: Bağırsak mı Bağırmasak mı?
Mai-Chan’s Daily Life; Waita Uziga’nın aynı isimli kötü şöhretli eroguro mangasından uyarlanmış 2014 yapımı, manga kadar ses getirmese de underground film hayranları arasında ismi geçen bir filmdir. Filmin yönetmen koltuğunda şiddet fetişi filmleri olmaktan öteye geçemeyen Bloodrunner serisinin yönetmeni Sade Sato otururken, filmin oyuncu kadrosunda Miyako Akane, Ann Koshi, Shogo Maruyama ve Soaco Roman bulunuyor.
Öncelikle, ben hep şiddet pornosu tabirine karşı birisiydim. Splatter sinemaya alışık olmayan seyirci tarafından Saw serisi ve Hostel gibi sıradan Hollywood filmlerinin bir tık üstünde şiddet içeren her korku filmine şiddet pornosu denmekteydi ve artık bu tabir midemi bulandırmaya başlamıştı. Hem şiddetin pornosu olur muydu ki? Evet, “Mai-Chan’s Daily Life”ı izledikten sonra olabildiğini anlamış oldum. Bu film; kesinlikle slasher ve korku filmi sevenler için normal insanlar tarafından çekilmiş, sadece eğlence amacı taşıyan masumane bir film değil. Sanatı yüzünden insanları yargılamak belki yanlıştır ama (ki burada sanat babında bir şey olmadığı için bence yanlış bir durum yok.) bu film kesinlikle hastalıklı birisi tarafından hastalıklı insanların fetişleri için çekilmiş bir şiddet pornosu. Bakın, ben rahatsız filmler izlemeye alışık birisiyim. Ama bu film cidden sadece “rahatsız edici bir korku filmi” denilip geçilebilecek bir film değil.
Böyle sert ve öznel sayılabilecek bir girişin ardından filmin kendisiyle ilgili görüşlerimi paylaşmak istiyorum. Öncelikle bu film, çok denemiş. Farklı bir şeyler yapmayı çok denemiş. Ama bence tüm o ani siyah beyaz filtrelere geçişler, gren artışları, dijital (ve aniden çözünürlüğü düşüren) zoomların hepsi filmi stilize yapmak bir kenarda dursun filmi kasıntı bir öğrenci filmi havasına sokmuş. Kullanılan ekipmanlar itibarıyla zaten film 2000’ler ortasında çekilmiş “homemade video”lara benziyor. Ses kaydı berbat bir şekilde alınmış ve mikslenmiş. Arada kesiliyor, aniden yükselip iniyor, genelde çok kısık ve kameranın mikrofonundan alınmış gibi geliyor kulağa. Ses konusunda o kadar dikkat etmemişler ki, bazı sahnelerde sette çalışan havalandırmanın sesi kulak tırmalayacak bir boyutta duyuluyordu.
Kurguda ne yapılmaya çalışıldığını hiç anlamadım. Bazı yerlerde baş ağrıtacak kadar çok ve gereksiz cut var. Geçişler çok kötü duruyor ve kurgunun cidden kurgunun temel öğelerine hakim olmayan birisi tarafından yapıldığı çok belli.
Peki, filmle alakalı hiç olumlu bir şey yok mu? Aslında var. Böylesine ucuz bir filmden beklemeyeceğim üzere filmin iki başrolü Miyako Akane ve An Koshi’nin oyunculukları çok iyiydi. Akane, kendisini hayatı boyunca bastırmış ve vahşi dürtülere sahip Miyako rolünde harikalar yaratırken Koshi, filme de ismini vermiş ölümsüz olduğu için sürekli işkence edilen ama masumiyetini asla yitirmeyen Mai gibi absürt bir karakterde fazlasıyla inandırıcı bir iş çıkarmış.
Ve gelelim filmin medarı iftiharına: pratik efektler! Filmin makyaj ve özel efektlerinden sorumlu Zerai Naoi’ye apayrı bir parantez açmak lazım. Sıfır bütçeli sayılabilecek bir filmde cidden insana kafayı çevirmek istetecek derecede gerçekçi bir çalışmaya imza atmış. Filmin iyi olan birkaç yanından birisine imza attığı için kendisini tebrik etmek lazım.
Uzun lafın kısası, ben bu filmi maalesef sevemedim. Ki b-movieler, splatterlar ve korku filmleri özel ilgi alanımdır ama bu film bu kategorilere giremeyecek bir iş olmuş. Sadece arada gelen “Bir film izleyeyim de azıcık rahatsız etsin.” perileri zamanı izlenebilecek bir iş, başka türlü hiç çekilebileceğini düşünmüyorum.
Puan: 3/10
Mai-Chan’s Daily Life: Bağırsak mı Bağırmasak mı?