Anasayfa İncelemelerDizi İncelemeleri Lupin: Netflix Sezon 1 İncelemesi

Lupin: Netflix Sezon 1 İncelemesi

Yazar: Aylin Şahin

Lupin: Netflix Sezon 1 İncelemesi

2021’in ilk yeni Fransız dizisi olarak Netflix’te izlemeye başladığım Lupin, 5 bölümlük 1. sezonuyla karşımıza çıkan aksiyon, suç, dram ve gizem ögeleri içeren sürükleyici bir yapım. Dizi, 1900lerde Fransız yazar Maurice Leblanc tarafından oluşturulmuş anarşist ve akıllı bir hırsız olan Arsène Lupin’den esinlendiği bir öyküyü merkeze alıyor ve bu karaktere çağdaş bir soluk getiriyor.

Dizinin yönetmen koltuğunda daha önce “Now You See Me”, “Transporter” serisi ve “Unleashed” gibi gizemli ve çoğunlukla aksiyon dolu yapımlarda gördüğümüz Louis Leterrier, art house filmleriyle öne çıkan Marcela Said ve hem aktörlük hem senaristlik hem yönetmenlik tecrübeleriyle Ludovic Bernard’ı görüyoruz. George Kay ve François Uzan senaryoyu birlikte yazıyorlar. (Senaryoyla ilgili ciddi sıkıntılarım olduğunu söyleyebilirim, ilerleyen satırlarda bahsedeceğim.) Daha önce The Intouchables, X-Men gibi çok ses getiren işlerde rol alan Omar SY, bu dizinin de başrolünde boy gösteriyor.

Omar SY’nin hayat verdiği Assane Diop dizi boyu hayatından kesitler izlediğimiz Senegal asıllı bir Fransız. Assane Diop’un hayatı; evinde çalıştığı zengin aile tarafından işlemediği bir suçla suçlanan babasının intiharıyla daha çok küçük yaşlarda alt üst oluyor. 25 yıl sonrasının Paris’inde kendisini, yıllar önce babasından aldığı kitap karakteri “Arséne Lupin”den aldığı ilhamla farklı tanıtan Assane, babasının intikamını almak için hayatını kitap karakterine göre şekillendirip kurduğu planlarını uygulamaya koyuyor.

Dizide çokça bahsedilen bu Arsène Lupin karakteri bir kılık değiştirme ustası, bir hırsız. Kendini kibar hırsız diye tanımlıyor. Her zaman esprili ve kibar olduğunu söylüyor. Kandan nefret ediyor, olabildiğince silah kullanmıyor ve iyi rol yaparak istediğini her zaman elde ediyor. Assane Diop’u da adeta bu karaktere girmiş şekilde izliyoruz.

Öncelikle dizi çok sürükleyici ilerliyor. Bir oturuşta 5 bölümü yutmak işten bile değil. Bunun en büyük sebebinin dizinin keyifli sinematografisi olduğunu düşünüyorum. Paris gerçekte asla böyle bir yer değil maalesef. Fakat dizide Paris’in en çarpıcı köşeleri, Louvre’un en göz kamaştıran kadrajları, Sen Nehri ve çevresinin manzaraları arasında Lupin’i izlerken Paris’in güzel taraflarının minik bir turu da mümkün.

Teknik açıdan gerçekten başarılı iş çıkarılmış bu dizinin içeriğine gelince aynı yorumu yapamamak üzücü. Orijinal tek bir fikir bile göremiyorum. Klişeler havuzunda yüzen bir konu ve senaryo. Hikaye ve hikayenin işlenişi adına sadece İspanyol soygun draması Money Heist, BBC harikası Sherlock, Alman neo-noir’ı Babylon Berlin gibi yapımlardan toplana toplana birleştirilmiş fikirler, çok benzer diyaloglar… Özellikle akıllıca düşünüldüğü gösterilmek istenen çoğu sahnenin Sherlock’un herhangi bir sahnesinin daha iyi olmayan bir taklidi olduğunu düşünüyorum.

Ayrıca diziyi izlerken tahmin edilebilirliği çok yüksek “gizem unsurları” göze çarpıyor. Dizilerdeki veya filmlerdeki gizem oluşturmak adına yazılmış ögelerin seyirciyi şaşırtabilmesi için bu kadar kör göze parmak olmaması gerektiğini düşünüyorum.

Omar Sy, Vincent Londez, Antoine Gouy, Soufiane Guerrab, Clotilde Hesme gibi isimlerden oluşan oyuncu kadrosunun başarılı bir iş çıkardığı çok açık. Fakat senaryoda Assane dışında hiçbir karakterin derinliğini göremememiz, diziye dair her şeyin bu kadar tek bir karakter etrafında dönmesi, özellikle kadın karakterlerin bu kadar yüzeysel yazılmış olması çok büyük bir eksik. Örneğin Assane’ın eski eşiyle olan yaşanmışlıklarını sadece Assane’ın gözünden ve sadece Assane’ı ilgilendiren kısımlarıyla görüyoruz. Assane’ın annesinden söz edilen yerler birkaç satırdan ibaret. Juliette Pellegrini (Clotilde Hesme) gibi çok güçlü olabilecek bir yardımcı kadın karakter sadece Assane’ın hayatını etkilediği birkaç dakikayla sınırlı anlatılıp geçiliyor.

Bunlar dizide gerçekten rahatsız olduğum detaylardı. Ayrıca dizinin başrole taşıdığı siyahi ve Fransız kökenli olmayan karakteriyle ırksal konulara değineceği de sürpriz olmadı. Ama böyle konuların dizilerde işlenmesi çok çiğ olmadığı sürece desteklediğim ve varlığından memnun olduğum bir durum. Özellikle dizide Assane’ın babasının sözde saygın adamlar tarafından o kadar kolay suçlanmasının arkasındaki motivasyonlardan birinin zengin fakir ayrımı ya da sosyal prestij dışında ırksal ön yargılar olduğunun da vurgulanması gerekirdi ve yapıldı.

Eğer dizinin olay örgüsündeki detaylara inersek çok fazla gafı olan, bol bol saçmaladığı, zorlama ve ikna edici olmayan çok fazla noktası olduğunu söyleyebilirim. Ama açıkçası izlerken sürekli dorukta olan gerilimi, elden bırakmadığı aksiyonu ve sürükleyici işleyişi ile bu detayları görmezlikten gelebiliyorsunuz.

Özetle Lupin; güzel, heyecanlı, keyifli bir akşam geçirmek için izleyebileceğiniz, izledikten sonra da muhtemelen unutacağınız, eğer bu tür yapımlardan hoşlanıyorsanız ve benzerlerini tükettiyseniz izlemekten zevk alacağınız bir iş olmuş. Hem küçük bir Paris turu da sayılabilir. 55/100

Lupin: Netflix Sezon 1 İncelemesi

Aylin Şahin’in Diğer Yazıları İçin Tıklayın.

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...