Kısa Film Sevenlere 10 Film Önerisi
Strejda – Jaromil Jireš, 1959
Strejda, bir eve hırsızlık yapmak için giren hırsızın, bir çocukla olan karşılaşmasını anlatıyor. Hırsız, çocuğun ağlamasını önlemek için elinden geleni yaparken, sürekli ağlayan ve evde tek başına bırakılmış küçük çocuğun belki de hayatının en keyifli ve güzel hatırlayacağı anlarını yaşatıyor. Filmin sonunda anlaşılıyor ki iki oyun oynayınca aşırı keyifli ve mutlu olan bu küçük çocuk ailesinden pek ilgi gören bir çocuk değil. Ailesinden görmediği bu ilgiyi bir yabancıdan, hem de bir hırsızdan görmesi oldukça hüzünlü bir durum. Hem üzücü, hem de oldukça keyifli olan bu 6 dakikalık kısa filmi izlemek isterseniz, aşağıdaki linki kullanabilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=GaZqmVEElrI
Tramwaj – Krzysztof Kieślowski, 1966
Krzysztof Kieślowski’nin ilk eserlerinden biri olan Tramwaj, bir partiden ayrılıp tramvaya binen genç bir erkeği ve tramvayda karşılaştığı genç kadının beş dakikalık hikayesini anlatıyor. Filmde kadın da erkek de birbirlerinin varlığından sessiz bir şekilde mutluluk duyarken, birbirlerine gülümseyerek bakıyorlar. Günümüzde hala toplu taşıma araçlarında aşk diye bir konu vardır, belki on dakika belki de yarım saat süren bu aşkların sonu genelde hep aynı şekilde biter. Bu filmde de Kieślowski tam olarak buna parmak basmış. Bu sebepten dolayı 5 dakika uzunluğundaki bu kısa film, birçok izleyici için çok tanıdık hisler barındırıyor. Tramwaj, basit bir film gibi görünürken aslında yalın konusuyla, diyalog barındırmamasına rağmen açık ve anlaşılır olmasıyla ve siyah beyaz olmasıyla başarılı bir atmosfer yaratarak seyirciye keyifli bir beş dakika sunuyor.
Filmi izlemek isterseniz aşağıdaki linki kullanabilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=awjLp0L3YpE
Chromophobia – Raoul Servais, 1966
10 dakika uzunluğundaki bu kısa film, işgalci bir ordunun, bir kasabadaki tüm renkleri yok etmesini ve beraberinde depresyonu getirmesini konu alıyor. Kelebeklere ateş açan, doğanın güzelliğinden rahatsız olan ve onu yok eden bu ordu tıpkı bir robot sürüsü gibi aynı anda yemek yiyor, aynı anda hareket ediyor ve insanları tek tipleştirerek kendilerine benzetmeye çalışarak kasabanın üzerine bir sis gibi çöküyorlar. Kuşların yerini kargalar, balonların yerini prangalar alıyor. Askerler gelmeden önce farklı vücut ve yüz tiplerine sahip olan, çeşitli etnik kökenden halk, zamanla aynı yüze, aynı kıyafetlere ve aynı vücut tipine sahip oluyor. Tüm hikayenin seyrini değiştirecek küçük bir kız çocuğu hariç. Filmin izleyiciye verdiği mesaj, filmde kullanılan ses efektleri ve görsel efektler güzel bir bütün oluşturarak seyirciye başarılı bir yapım sunuyor.
Filmi izlemek isterseniz aşağıdaki linki kullanabilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=v2TaVi-oV2g
Vincent – Tim Burton, 1982
Vincent filmi Tim Burton sinemasındaki karakteristik yapının dışına çıkmayan, stop motion tekniği ile yapılmış 6 buçuk dakikalık bir kısa film. Kibar bir çocuk olan, kendine söylenenleri ikiletmeyen ve Edgar Allan Poe hayranı olan Vincent, çoğunlukla korku ve gerilim filmlerinde oynamış olan Vincent Price olmak istemektedir. Bu yüzden de kendisine korku dolu, gotik ve fantastik bir dünya oluşturur. Vincent’ın yarattığı bu dünyayı izlediğimiz kısa filmde kafiyeli ve etkileyici bir anlatım kullanıldığı için, seyirciye bir masal, hatta bir Poe hikayesi okuyormuş hissiyatı veriyor. Ayrıca filmin anlatıcılığını üstlenen kişi de Vincent Price’ın ta kendisi. Gerçek hayatın ve Vincent’ın fantastik dünyasının bir arada buluştuğu bu kısa film, seyirciye çok keyifli 6 buçuk dakika sunuyor ve stop motion tekniğinin iyi bir örneği olarak öne çıkıyor.
Filmi izlemek isterseniz aşağıdaki linki kullanabilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=fxQcBKUPm8o
Outer Space – Peter Tscherkassky, 1999
Avangart yapımlarıyla bilinen Peter Tscherkassky’nin Outer Space’i yönetmenin en popüler filmlerinden biri. Film aslında The Entity (1982) filminin arşiv kayıtlarının birleşmesiyle oluşturulmuş. The Entity filminde Carla (Barbara Hershey) ruhani bir varlık tarafından işkenceye uğrayan biriyken, bu film sanki Carla’nın korkusu ve çektiği acıya seyirci de eşlik etsin diye yapılmış gibi çünkü filmde kameranın hareketliliği, görsel efektler, ışık ve ses kullanımı seyirciye Carla’nın yaşadığı türden bir acı, gerginlik ve korku dolu bir his deneyimletiyor. 10 dakikadan oluşan bu filmin kesinlikle epilepsi hastalarının es geçmesi gereken bir yapım olduğunu belirtmekte de fayda var.
Filmi izlemek isterseniz aşağıdaki linki kullanabilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=cb96-cqPq0c
Two Cars, One Night – Taika Waititi, 2004
Two Cars, One Night filmi Te Kaha adlı bir pub’ın otoparkında, arabalarının içinde ailelerini bekleyen üç çocuğun hikayesini anlatıyor. Oyuncular arasında geçen diyalogların yaşlarına uygun ve abartısız bir çocuksuluğa sahip olması ve filmi izlerken onların birbirleriyle olan etkileşimlerine şahitlik etmek izleyicinin yüzünde ister istemez bir tebessüm oluşmasına sebep oluyor. Two Cars, One Night filmi, aşkın olur olmadık bir zamanda ve mekanda yaşanabileceğini, aşık olmak için mükemmel koşulların şart olmadığını anlatan basit ama etkileyici bir film. 11 dakika uzunluğundaki bu kısa film, siyah beyaz olmasıyla da nostaljik bir atmosfer yaratıyor. Tüm bunların yanı sıra Two Cars, One Night, Taika Waititi’nin yönetmenliğini yaptığı ilk yapım olma özelliğini taşıyor.
Filmi izlemek isterseniz aşağıdaki linki kullanabilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=gyz6p97McS8
Lady and the Reaper – Javier Recio Garcia, 2009
The Lady and the Reaper başta izleyicinin hem yüreğini burkan ama devamında kendini gülümseterek izleten çok keyifli bir yapım. Eşini kaybetmiş yaşlı bir kadın, eşinin özlemiyle yanıp tutuşurken, ona kavuşacağı bekliyor. Bu yüzden Azrail ile karşılaştığında çok mutlu ve huzurlu olan kadının hayalleri, onu kurtarmak için elinden geleni yapan doktor ve hemşireler tarafından sekteye uğruyor. Azrail, yaşlı kadın ve doktor arasında geçen 7 buçuk dakikalık aksiyon dolu amansız mücadele, çeşitli muziplikler içeriyor ve seyirciye çok akıcı bir şekilde sunuluyor. İzlemesi oldukça keyifli olan The Lady and the Reaper’ı aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=sW_NmkFVab4&t=54s
Out of Darkness – Manjinder Virk, 2013
Out of Darkness, 9 ayrı oyuncuyu tek bir hikayede buluşturan etkileyici bir kısa film. Tek bir hikayeyi, 9 ayrı insanın sesinden dinleyip, onların yüz ifadelerini yakın çekim sayesinde detaylı bir şekilde inceleme fırsatı bulmak oldukça etkileyici ve heyecan verici. Filmin hikayesi, çocukluk döneminde yaşanan travmatik bir olayın geleceğe yön vermesine ve bu geleceğin yarattığı büyük bir yara izine odaklanıyor. Ölümle iç içe olmadan yaşadığını hissetmediğini söyleyen karakter, içinde dans eden yüzlerce ruh olduğunu itiraf ederken 9 ayrı insanın bir yankı gibi aynı cümleyi tekrarlamasından bu insanların, asıl karakterin içinde dans eden üzgün ruhlar olduğu çıkarımını yapabiliriz. Film oyunculuklar sebebiyle seyirci üzerinde tiyatro izliyormuş gibi bir etki yaratıyor ve bence bu da filmin etkileyiciliğini arttırıyor. Savaştan ve kayıplardan bahseden bu kısa filmi izlemek için aşağıdaki linki kullanabilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=-ckUjXtKS28
The Pavement – Taylor Engel, 2015
The Pavement filminde aşk üçgeninin bir parçası olan anlatıcı, seyirciye başına gelenleri anlatmak için uğraşıyor. Filmde yaklaşık 3 buçuk dakika boyunca anlatıcı, anlattığı hikayede geri dönüşler yaparak belli başlı detayları değiştirerek, eklemeler çıkartmalar yaparak hikayeyi bir nevi yeniden yazıyor. Filmi izlerken neyin gerçek, neyin hayal ürünü olduğunu anlamak biraz zor olsa da; anlatıcı seyirciye başına gelenleri anlatabilmek için son bir hikaye sunuyor. Bu noktada benim kafamı kurcalayan mesele ise, anlatıcının son hikayesinin tamamen gerçek olup olmadığı. Film, hikayede geri dönüşler sayesinde gerilim ve gizemi yükseltirken, seyirciyi de heyecanlandırıyor. Oyuncuların tanınan isimler olmaması ve sergiledikleri doğal performansla The Pavement, gerçek bir olaya şahit oluyormuşsunuz hissi yaratıyor. Aynı zamanda kamera açıları, yakın çekimler, ses efektleri gibi filmi oluşturan unsurlar da filmin kalitesini arttırıyor ve film üç buçuk dakikalık görsel bir şölene dönüşüyor.
Filmi izlemek isterseniz aşağıdaki linki kullanabilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=wQMG_V3piR0
Judith Hotel – Charlotte Le Bon, 2018
Judith Hotel, birbirinden farklı ve çeşitli problemlere sahip insanlara hizmet veren bir oteldir. Kronik insomnia pençesinde acı çeken Remi de burada kalmanın derdine bir çare olabilme ihtimalinden dolayı Judith Hotel’e gider. Ama işler hiç beklemediği bir şekilde tersine dönecektir. 17 dakikalık bu kısa filmde oyuncuların performansları oldukça başarılı. Karakterlerin umutsuz halleri ve filmde kullanılan renklerin canlılığı bir kontrast oluşturarak dikkat çekiyor. Belki de bu kontrastın sebebi, Judith Hotel’in vadettiği gibi insanların derdine derman olmasının, gerçek olamayacak kadar güzel bir ihtimal olmasından kaynaklanıyordur. Otelde kalmaya gelenlerin oyunculuk performansları ve oluşturulan karakterler ne kadar gerçek ve doğalsa; filmdeki mekan, yani Judith Hotel ve çalışanları da bir o kadar yapay ve bu durum bilinçli bir şekilde oluşturulmuş gibi. Bu kısa film Yorgos Lanthimos’un Lobster filmini büyük ölçüde andırıyor fakat bu benzerliğin filmde kötü bir özellik şeklinde öne çıktığı söylenemez.
Filmi izlemek isterseniz aşağıdaki linki kullanabilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=9zQA0hjVhRY
Kısa Film Sevenlere 10 Film Önerisi