Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri Howl’s Moving Castle: Miyazaki Ustalık Eseri

Howl’s Moving Castle: Miyazaki Ustalık Eseri

Yazar: Hazal Vardi

Howl’s Moving Castle: Miyazaki Ustalık Eseri

Hayao Miyazaki’nin yönettiği, 2004 yılında çıkış yapan Howl’s Moving Castle, Türkçe ismiyle Yürüyen Şato, İngiliz yazar Diana Wynne Jones’un 1986 yılında yayımlanan aynı isimli kitabından uyarlanmıştır. Filmin yapımcılığını Toshio Suzuki üstlenmiş, filmin animasyonunu da Studio Ghibli yapmıştır. Netflix’ten filmi izleyebilirsiniz.

Film, Sophie adında bir genç kızın şapka dükkanında çalışmasıyla başlar. Kendi halinde olan Sophie’nin yolu tesadüfi bir şekilde Howl’la kesişir ve bu karşılaşma sonucu Kötülükler Cadısı Sophie’ye yaşlılık büyüsü yapar. Sophie bu büyünün etkisinden kurtulabilmek için bir yol ararken, yolda zıplayan bir korkuluğun onu yürüyen Şato’ya götürdüğünü fark eder ve Nine Sophie için Howl’un evinde yeni bir hayat başlar. Büyücü genç ve yakışıklı Howl’un evinde temizlikçi olarak işe başlayan Sophie evi çekip çevirir bu esnada komşu ülkeyle çok dehşetli bir savaş başlar ve Howl bu savaşı önlemeye çalışır.

Film tamamen metafor üzerine kurulmuş. Howl’un yürüyen şatosunu evini tepesinde taşıyan kaplumbağalar gibi her yere götürmesinden sizce evini götürdüğünü mü anlamalıyız? Howl güzelliğine çok düşkün genç yakışıklı bir büyücü fakat etrafındaki insanların kalplerini de çalıyor. Daha ilk sahnede Howl ile sadece küçük bir tesadüfi tartışmadan ötürü Kötülükler Cadısının lanetine uğrayan Sophie, aslında Howl’un kalbini kırdığı başka bir eski sevgilinin lanetinin yansıması. Komşu ülkedeki savaş aslında Howl’un kendiyle olan iç savaşı, güzel olmazsa kimse tarafından değer görmeyeceğini aynı zamanda ilgiyi kaybettiğinde ölecekmiş gibi hissetmesi de bu yüzden. Ateş cini Calcifer aslında Howl’un kalbi ve Calcifer’in Sophie’ye daha ilk günden nasıl itaat ettiğini görüyoruz. Sophie kendini kabul etmiş bir kadın. Yaşlılığı da güzelliği de gençliği de bilen bu yaşlı haline bile alışıp sevebilecek derecede. Filmde Sophie için özgüvensiz bir genç kadın çizilmiş ama bana göre Sophie oldukça özgüvenli ve ne istediğini bilen biri.

Film için çok şey söylenebilir, hatta söylenmeli, yazılmalı, izlenmeli ve okunmalı da. Miyazaki çok olağanüstü bir insan bence çocukluğum onun filmlerini izlemekle ve o dünyaya aşık olmakla geçti. Film için inanılmaz bir incelemem yok ama ilk izlediğim anı ve zamanı hatırlıyor olmanın bile benim için kıymetini anlatmaya yetmez. Çok küçükken ve imkanlar kısıtlıyken ismini bile bilmiyorken ilk aşık olduğum film karakteridir Howl ve onun o her detayı muazzam resmedilmiş odası hayalimi süslememişti desem yalan olur. Yürüyen Şato’nun benim bakış açımda ve hayallerimde olan etkisini burada anlatamam ama herkesin mutlaka izlemesi gereken bir film olduğunu üstüne basa basa söyleyebilirim. Miyazaki’nin tüm filmlerini izlemiş biri olarak yine de benim Oscar ödüllü filmim Yürüyen Şato’dur. Ruhların Kaçışı’yla Oscar Ödülünü kazandığını da söyleyeyim.

Kurgusu, metaforik anlatımı, her şeyin bir konuya, geçmişle gelecek arasındaki ipte bağlı oluşu filmi izlerken anime izlemiyormuş da sanki gerçekten hisleri çok iyi yansıtan oyuncuları izliyormuşsunuz hissini vermesi olağanüstü. Karakterlerin dönüşümlerini izlemek o dönüşüme şahit olmak da çok etkileyici. Kaç yaşında olursanız olun bir şekilde yolunuz Miyazaki eseriyle kesişmeli.

Howl’s Moving Castle: Miyazaki Ustalık Eseri

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...