Hamlet: Bir Tür Kayboluş
Gain’in güçlü oyuncu kadrosuna sahip yapımı Hamlet; adından da anlaşılacağı üzere konusunun temelini, Shakespeare’in geçmişten günümüze dek hem sahneye hem sinemaya hem de televizyona fazlaca uyarlanan oyunu Hamlet’ten alıyor. Afişinde uygulanan sansür nedeniyle fazlaca konuşulan dizi, Avrupa’da dizilere odaklanan en büyük festival olarak bilinen Series Mania’nın da Uluslararası yarışma listesinde yer alan ilk Türk yapımı oldu. Oyuncu kadrosunda Elit İşcan, Erdal Beşikçioğlu, Ahmet Rıfat Şungar, Mustafa Alabora, Hatice Aslan, Murat Kılıç, Şebnem Bozoklu, Cihat Tamer, Çiğdem Onat ve Serdar Orçin gibi isimleri buluşturan dizinin yönetmen koltuğunda ise aynı zamanda da dizinin senaryosunu üstlenen Kaan Müjdeci oturuyor.
7 bölümlük bir sezonla seyirciye sunulan Hamlet’i değerlendirmeden önce Shakespeare’in Hamlet’inden söz etmekte fayda var. Hamlet; Shakespeare’in 1600’lü yıllarda yazdığı düşünülen, Danimarka krallığında taht arzusuyla işlenen bir cinayete ve ölen kralın intikamının alınmasına ışık tutan bir eserdir. Kral Hamlet’in, tahtında gözü olan kardeşi Claudius tarafından zehirlenerek öldürülmesinin üzerinden pek de zaman geçmeden Claudius, Kral Hamlet’in eşi olan Gertrude ile evlenir. Babasının tahtına geçen ve annesiyle ilişkisi olan amcasından hoşnut olmayan Prens Hamlet’e babası Kral Hamlet’in hayaleti görünür ve amcasının kendisini öldürdüğünü söyleyip intikamını almasını ister. Karakterlerin dizide karşılık geldiği kişiler ve canlandıran oyuncular şu şekildedir;
Kral Hamlet – Ahmet Kesmeci – Mustafa Alabora
Hamlet – Hazar Kesmeci – Elit İşcan
Claudius – Kadir Kesmeci – Erdal Beşikçioğlu
Ophelia – Öner Balaban – Ahmet Rıfat Şungar
Gertrude – Nazan Kesmeci – Hatice Aslan
Laertes – Serkan Balaban – Murat Kılıç
Polonius – Abdullah Balaban – Cihat Tamer
Yazının bundan sonraki kısımları spoiler içermektedir.
Gerek ada mesleği olan faytonculuğun saptığı yanlış yolları ve rantçılığı, gerek aile içi ilişkileri, gerekse toplumsal adalet bakımından kök salmış bir çürümüşlüğü ele alan dizide olayların başlangıcı bir ölümdür. Salgın bir hastalık yüzünden 81 atın öldürüldüğü gün fayton işletmesinin başındaki Ahmet Kesmeci de bir atın çiftesiyle yüksek kayalıklardan düşüp ölmüş gözükse de bu ölümün ardında yatan isim Ahmet’in kardeşi Kadir’dir. Amcasından şüphelenen Hazar, babasının bir at çiftesiyle öleceğine inanmamaktadır. Arkadaşı Nuh ve mistik güçleri olan Amelia’nın yardımıyla babasından rüyasında haber alır. Bu haber babasını öldürenin amcası olduğu yönündedir ve babası Hazar’dan intikamını almasını ister.
Diziyle tanıştığımız ilk sahne Kadir ile başlar ve bu sahne aslında rotasızlığın, çürümüşlüğün ve olmak ile olmamak arasındaki meselelerde kaybolmuşluğun hikayede ilk Kadir ile su yüzüne vurduğunu da izleyiciye haber verir. Dolayısıyla da söz konusu çürümenin başı Kadirdir. Kadir’in farkında olan ve babasının intikamını almak isteyen Hazar ise oldukça gelgitli ve kafası bulanıktır. Bu ruh hali de 7 bölüm boyunca intikam doğrultusunda yaptıklarının bir türlü ivme kazanamamasına sebep oluyor. Ayrıca orijinal Hamlet ve çok sayıdaki uyarlamasının aksine dizide Hamlet’imiz (Hazar) erkek değil kadın olarak karşımıza çıkmakta. Nazan’ın, Ahmet’in ölümünden sonra üzüntü mü suçluluk mu tam olarak ayırt edemediğimiz bir duyguyla kendisini yatağa atması ve eşinin kardeşi Kadir ile olan ilişkisi de bu ilişkinin filizlenmesinin Ahmet’in ölümünden önce mi yoksa sonra mı olduğu konusunda şüphe yaratır. Bu şüphenin asıl sebebi Nazan’ın çözemediğimiz belirsizlikte bir karakter oluşundan kaynaklanıyor.
Hazar’ın sevgilisi olarak gördüğümüz Öner, Kesmeci ailesinin yanında çalışan Balaban ailesinin oğludur ve dizide saflıkla, hayalle ve masumiyetle örtüşen tek karakterdir. Öner Hazar’ı masumca sevse de Hazar’ın kalbinde pek de yer edinememiştir ve bundan haberi de yoktur aslında. Aynı şekilde ilk bölümde kahvehaneye gidip okey oynayan abisi ve arkadaşlarına masum bir hevesle katılmak isteyen Öner’in, abisi Serkan tarafından oyunun dışına itilmesi ve kahvehanede de yer bulamaması göze çarpar. Öner’in sevdiği kızın kalbinde ve sevdiklerinin yanında yer edinememesiyle başlayan hikayesi yaşadığı toplumda genel olarak yer edinemeyişiyle de sonlanır ve intihar eder. Öner’in intihar ettiği yer ‘Bu havuz benim olsa’ diye düşünerek hayaller kurduğu havuzdur. Hayal konusunda dizide en cömert davranan ismin Öner olması ve dizide ölen ana karakterler arasında sadece Öner’in kendi isteğiyle hayatını sonlandırması da üzerine konuşulacak önemli iki nokta. Çünkü aslında dizide ticari bir amaç gütmeden ve pisliğe bulanmadan sadece mutlu olmak için hayal kuran ve mutlu olacak şekilde yaşayan tek kişi Öner. Mutlu olamadığı noktada da hayatını sonlandırıyor.
Yaşadıkları ve ölümüyle birlikte tutunamayan biri diyebileceğimiz ya da toplumun anlamadığı, bağrına basamadığı kişi olarak gösterebileceğimiz Öner dizide benim yazılış şeklini en sevdiğim karakter oldu. Bunda karakterin kalbe dokunmasının yanı sıra Ahmet Rıfat Şungar’ın yine kendine has ve göze batmayan, aksine severek izleten bir duygusal yükseklikten oynamasının da fazlasıyla etkisi var. Shakespeare’in Hamlet’inde Ophelia’nın Hamlet tarafından sevilmediğini anladığı sahnede mırıldandığı şarkı, aşkını ve hayatını özetlerken Öner’in dizide sürekli dinlediği şarkının sözleri de manidardır. Öner’in abisi Serkan ve babası Abdullah arasında mecburi bir baba-oğul ilişkisi mevcut. Abdullah’ın iştahla ve ağzını şapırdatarak yediği her yemekte, Serkan’ın babasına tiksinerek baktığını görüyoruz. Yine iştahı sebebiyle Hazar’ın Kadir’e getirdiği, içinde zehir bulunan içli köfteyi yiyen Abdullah çok geçmeden orada ölüyor. Dizinin son kısmı da burada başlıyor.
Hazar stüdyoda Kadir’i bıçakla defalarca yaralayarak babasının intikamını alsa da o an orada Serkan’ın alması gerektiğini düşündüğü intikamlar da mevcut: Babasının ve kardeşinin intikamı. Kardeşinin seyirciler önünde suçlanmasına sebep olan ve yaptığı programla adaleti sağladığını iddia etse de dizinin en kaotik sahnesinin yaşandığı anın da kaynağı olan Nagehan’ı ve Nazan’ı öldüren Serkan, Hazar’ı öldürmeye çalışırken kendisi de Hazar ile birlikte ölüyor. Böylelikle dizideki ana karakterlerin hepsine diziyle birlikte veda etmiş oluyoruz. Dizi Hazar ve Serkan hesaplaşmasıyla sona ererken Serkan da Hazar da babalarının intikamını almış oluyorlar. Dizinin başında Kadir’in işletmek istediği otelden Serkan’a bahsetmesiyle ‘Yakamızda ismimizin yazdığı kart olacak mı?’ diye soran Serkan’ın ölürken yakasındaki ismi yazan kart detayı da göze çarpıyor.
Hamlet bir dizi değil de film havasıyla çekilmiş gibi ve sinematografi oldukça başarılı. Oyuncuların derinliği 7 bölümlük bir dizi için genel anlamda güzel olsa da Hazar, pek sevemediğim bir sakinlikle hareket ediyordu. Dolayısıyla da Hazar’ın genel hikayede ve amcasıyla yüzleşmesinde daha güçlü olmasını beklerdim. Dizide günümüz toplumunun adaleti Müge Anlı vb. programlarla sağlamaya çalışmasını temsilen, Şebnem Bozoklu’nun canlandırdığı Nagehan karakteri ve haberlerin sunuluş dili bence başarılı bir fikir olmuş ve doğru yansıtılmış.
Özetle Hamlet; hikayenin gidişatının ara ara sekteye uğradığı kısımlara ve genel perspektifte beklentimin biraz altında kalan Hazar karakterine rağmen 400 yıllık bir edebi eseri günümüzün sorunlarına hoş bir şekilde adapte etmiş, büyük ölçüde severek izlenebilecek ve içerisinde klişeleri de bulundurmasına rağmen sıradan olmayan bir iş olmuş. Dizide; Kadir’in iktidar ve güç isteğiyle abisini öldürerek vicdan ve aklı arasında kaybolması, Nazan ve Kadir arasındaki çarpık ilişki, Hazar ve Serkan’ın intikam için doğru yoldan uzaklaşmaları, Öner’in insanlar arasında aradığı yolu bulamaması, Nagehan ve Kerem’in tıpkı kaçak atlarla faytonculuk yapanlar gibi para uğrunda insanları sadece ilgi çekecek bir haber başlığı olarak görmeleri gibi pek çok kişisel kayboluş mevcut. Hatta TV programındaki psikoloğun onca insan ve kamera önünde Öner’in psikosomatik rahatsızlığı bulunduğuna dair yorum yapması bile meslek etiğini sorgulatan bir durum. Hayvanlara ilişkin verilen alt mesaj, çürümüşlüğün önüne başka bir yanlışla geçmeye çalışmanın yol açtığı problemler, sosyal medyada büyük kitlelerce kaynağı bilinmeden verilen toplu tepkilerin yarattığı yıkımlar ve toplumdaki acıların prim malzemesi haline getirilmesi gibi sosyolojik kayboluşlara parmak basılması da dizinin başka güzel bir yanı. Dizide emeği geçenleri tebrik ediyorum.
Hamlet: Bir Tür Kayboluş
2 Yorumlar
muhteşem bir yorum olmuş, yazarın kalemine sağlık! ne güzel noktalara değinmiş öyle. soluksuz okudum. izlerken farkına varamadığım detayları nakış gibi işlemişsiniz yorumunuza, sayenizde bahsi geçen sahneleri gözümde tekrar canlandırma fırsatı buldum, ne kadar çok detayı es geçmişim meğer. ben de şiddetle tavsiye ediyorum bölümler su gibi akıp geçiyor. yazılarınızın devamını bekliyorum. ♥️ekranom♥️
izlerken etkilendiğim kadar yorumdan da etkilendim😍