Anasayfa İncelemelerDizi İncelemeleri Cassandra: İnsan mı Yazılım mı?

Cassandra: İnsan mı Yazılım mı?

Yazar: Elif Betül Yaşar

Cassandra: İnsan mı Yazılım mı?

Bir insanın bilişini, duygularını ve hafızasını bir yazılım sistemine dönüştürürsek ne olur? İşte tam olarak bu sorunun cevabını irdeliyor Cassandra. 6 Şubat 2025’te Netflix’te mini dizi olarak yayınlanan Cassandra son zamanların ilgi çekici makine-insan ilişkisine yeni bir boyut getiriyor. Evlerimizin içine giren ve insan hayatını kolaylaştırmayı amaçlayarak üretilmiş robotlardan insanı örnek alarak üretilen insansı robotlara kadar geniş kapsamlı bir eleştirinin perdesini aralıyor. Acaba gelecekte bizleri neler bekliyor? Sizce Cassandra’nın yaşattıklarını ileride bizler de görür müyüz?

Cassandra aslında gerçekten de bir yazılım. Çok da şaşırmamak gerek aslında. Veri depolamak için kullanılan eski bir veritabanı. Aynı zamanda Cassandra bir Yunan miti. Priamos ve Hekabe’nin kızı güzeller güzeli Cassandra. Kısaca biraz mitten bahsedersem dizideki karakterleri ve akışını özellikle de Cassandra’nın karakterini daha iyi anlayabiliriz. Yunan mitindeki Cassandra’nın en büyük arzusu geleceği görmek, her şeyi bilmekti. Geleceği görebilmek için Apollon’u kandırmıştı. Kandırılan Apollon da sinirlenerek Cassandra’yı lanetlemişti. Böylece bundan sonra Cassandra geleceği görecekti ama gördüklerine kimseyi inandıramayacaktı. Buna psikolojide cassandra sendromu diyoruz. Bu ek bilgileri vermek istedim. Diziyi izlerken siz de fark edeceksiniz ki karakterler ve konuyla çok yakın ilişkiler kuracak.

Samira ve David çocuklarıyla birlikte yeni bir eve taşınıyorlar. Bu evin bir özelliği var. Eskiden yapılmış bir akıllı ev. E tabi bu eve taşınmalarının da özel bir sebebi var: Hayata yeni bir sayfa açmak. Fakat pek de öyle istedikleri gibi olmayacak. Başta her şey çok yolunda ve güzel ilerlerken Cassandra’nın lanetiyle karşılaşacaklar. Yapak zekâ asistanı Cassandra ilk başlarda çok eğlenceli bir şekilde çocuklarla iyi vakit geçirirken sonradan gerçek yüzünü gösterecek. Tam da bu noktada aileyi şüpheye düşürdüğü gibi biz izleyiciyi de yapay zekâ gelecekte ne gibi zararlara yol açabilir, hayatlarımız tehlikede mi, başımıza neler gelecek gibi sorularla baş başa bırakıyor.

Bir önceki paragrafta bahsettiğim cassandra sendromunu dizi içerisindeki annemiz Samira bol bol yaşıyor hatta öyle ki ne kadar kendini bilse emin olsa bile tüm yaşanılanlara göğüs germek için kabullenme noktasına kadar geliyor. İzleyici olarak bizler içten içe hissediyoruz ki bu yaşanılanların tümü gerçek fakat kimse Samira’ya inanmıyor. Fakat bir gün anlayacaklardır. Bakalım öyle olacak mı?

Dizi tümüyle flashbacklerden oluşuyor. Kurgu özenle hazırlanmış. Geçmiş ve günümüz arasında bir geri bir ileri hareket ederken hikâye gittikçe daha da keyifli hale geliyor. Heyecanlı bir izleme deneyimi sunuyor. Öyle ki izleyici bir önceki bölümde hikâyenin gidişatını farklı düşünürken asıl gerçek, bir başka durumla ortaya çıkabiliyor. Buna örnek olarak son bölümlerde Peter’in ‘’Onu bırakamayız.’’ derken annesi Cassandra’yı değil de kardeşini kastettiğini söyleyebilirim.

Biraz sinematografisinden, müziklerinden ve kostümlerinden bahsetmesek olmaz. 6 bölümlük dizinin müziklerini Mathieu Lamboley yapmış. Psikolojik gerilim türündeki bir işte sesler çok önemlidir. İlk bölümlerde klasik korku ses ögeleri gibi duran efektler ilerleyen bölümlerde bütünlük kazanıyor ve rahatsız etmiyor diyebilirim. Başlarda izleyeceğimiz yapıtın kendisinden uzaklaştırdığını düşünmüştüm. Fakat o simülasyon çağrısını, yapay zekâ esintisini, korkunun yanında hafif bir rahatlamayı vermiş. Tabi kemanın yoğunlukta kullanıldığı sesler üretilmiş biraz daha synthesizer kullanımını beklerdim. Özellikle de her sabah aileyi uyandırırken söylediği Guten Morgen şarkısı dilimize pelesenk olabilecek derecede sinir bozucuydu. Ailenin sinir olması gibi biz de sinir olduk değil mi?

Kostüm tasarımlarını Pieter Bax yapmış. 70’li yılların anlatıldığı döneme ait olan kostümler güzeldi. Renkler güzel verilmişti. Cassandra’nın kızının makyajı çok daha iyi yapılabilirdi diye düşünüyorum tabi. Sinematografi Moritz Kaethner’e ait. Ve elbette hikayesi ve kurgusuyla bir bütün yaratan yönetmen Benjamin Gutsche, aklımızdaki tüm bu soruları oluşturan yapıtı kurgulayan kişi. Cassandra’nın mitiyle, psikolojideki yeriyle ve Cassandra isimli bir veritabanının bulunmasıyla tüm taşların yerli yerine oturduğu ve hikâyenin nereden çıkabilmiş olduğunu da düşündürten bu yapımın beyni. Peki Cassandra sizlerde hangi soruları uyandırdı?

Cassandra: İnsan mı Yazılım mı?

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...