Ahsoka’ya İlk Bakış: Beklenilen Kadar İyi Mi?
Herkesin merakla beklediği Ahsoka sonunda Disney+’ta bizlerle buluştu. Clone Wars ve Rebels animasyon dizilerinin ardından The Mandalorian’ın ikinci sezonunda ilk kez karşımıza çıkan ve bizleri oldukça heyecanlandıran Anakin Skywalker’ın ilk ve tek padawanı Ahsoka Tano kendi yapımına kavuştu. Clone Wars dizisinden beri ilgi çekici bir karaktere ve hikayeye sahip Ahsoka’nın hikayesi yarım kalmış ve sonu hakkında pek çok teori ortaya atılmıştı. Rebels’te Asi Birlikleri’ne yardım eden ve Galaktik İmparatorluk hatta eski ustası ile de kapışan Ahsoka, Ezra Bridger, Kanan Jarrus, Sabine Wren ve Hera Syndulla’ya yardım eden Ahsoka, sonrasında sevgili Mandalorlumuz Din Djarin ile Morgan Elsbeth’a karşı mücadele etmişti. Size bunların hepsini anlattım çünkü Ahsoka tam Leydi Morgan’ın The Mandalorian 2. sezonunda yakalanmasının ardından başlıyor.
Şu ana kadar ortalama 40 dakika süren 4 bölüm yayınlanan dizide Ahsoka’ya Rosario Dawson, Sabine Wren’e Natasha Liu Bordizzo, Morgan Elsbeth’e Diana Lee Inosanto, Hera Syndulla’ya ise Biricik Obi-Wan Kenobi’mizi canlandıran Ewan McGregor’ın eşi Mary Elizabeth Winstead hayat veriyor. Dave Filoni’nin yaratıcı ekibin başında olması da bizi neşelendiren bir başka etkenlerden biri.
Dizi, klasik Star Wars yapımlarından alınan ilham ile jenerikte akan yazılar ile başlıyor ve aslında hikayenin çıkış noktası da burada anlatılıyor. Ezra Bridger ile Lothal Savaşı’nda kapışan ve Ezra ile birlikte hiperuzaya sürüklenen ve kaybolan Amiral Thrawn, Galaktik İmpatorluk’un kalan destekçileri tarafından karşı isyana önderlik etmesi için aranıyor. Leydi Morgan önderliğinde bu arayışa başlayan İmparatorluk Destekçileri söylentileri takip ediyor. Bir haritanın varlığı hakkındaki bu söylentileri Ahsoka da takip ediyor ve ana hikaye buradan yola çıkarak gelişiyor. Morgan’ı takip eden Jedi eğitimi almış falan karanlık yolu seçen iki güç kullanıcısı da Morgan’a bu yolda yardım ediyor. Ahsoka da tek başına mücadele edemeyeceğini anladığında eski dostlarından yardım istemeye gidiyor. General Hera ve eski öğrencisi ve Mandalorlu olan Sabine ile yeniden bir araya gelen Ahsoka harita üzerinde çalışmaya başlıyor ve soruşturmayı derinleştirmeye başlıyor. Morgan’ın ayak izlerini beraber takip ederlerken geçmişlerinden de bol bol bahseden ekip bizi böylece soru işaretleri ile bırakmıyor. Amiral Thawn bulunursa Ezra’nın da bulunacağını düşünen Ahsoka ve arkadaşları hem bir mücadeleye hem de umut dolu bir yolculuğa başlıyorlar. Eski öğrencisi Sabine’nin umursamaz ve kuralsız hareketleri bize Clone Wars’taki Anakin-Ahsoka ilişkisini hatırlatıp bizi eskiler götürüyor. 4. bölüm itibari ile olgunlaşan hikayede aksiyon dozajı artıyor. Sabine, karanlık taraf ile ilk defa karşılaşırken usta vs usta, padawan vs padawan kapışması görülmeye değer olsa da hız ve görsellik açısından biraz yavaş kalıyor. Burada dikkat çeken bir başka detay ise Baylan’ın Anakin’i yakından tanıdığını ima eden konuşmaları oluyor.
Nihai, karşılaşmanın sonunda Ahsoka geçmişinden kendisine “Snips” diyen bir dostu ile karşılaşıyor. Burada Ahsoka’nın “Güç” ile bütünleştiğini tahmin ediyoruz. Ezra ve Thawn’ı bulmak için inşa edilen hiper sıçrayış üssü haritanın da yardımı ve hikayenin gittiği yön olarak bizi yeni galaksilere götürecek gibi duruyor.
Aynı zamanda Yeni Cumhuriyet yaklaşan tehlikeyi görmezden gelirken ve ciddiye almazken aslında Galaktik İmparatorluk kalıntılarının sandığımız kadar küçük olmadığının ve Cumhuriyet’in içine ne kadar sızdıklarını da yakından görüyoruz.
İlk üç bölüm özelinde konuşacak olursak hikaye hala kurulum ve tanıtım aşamasında asıl aksiyon hala tam olarak başlamış değil. Bunun için Ezra’yı, Thrawn’ı Din Djarin’i, Darth Vader’ı, Luke Skaywalker’ı hatta belki Obi-Wan Kenobi’yi bile görmemiz mümkün. Bu ihtimalleri düşünmek bile hayranları çıldırtabilir. 4. bölüm ile hikaye ritim ve akış değiştiriyor ve öngörülemez biçimde ilerliyor. 4. bölüm sonrasında bizi hem hikaye akışı hem de yeni karakterlerin hikayeye eklenme ihtimali ile beklentiyi olmadığı kadar yukarılara taşıyor. Beklenen nihai karşılaşmaların bu kadar erkenden verilmesi Ezra ve Thrawn’ı bulmak için başka bir galaksiye atlama ihtimali ve Ahsoka’nın Anakin ile karşılaşması olacak yeni olaylardan önce merak unsurumuzu kaşımaya devam edecek gibi duruyor.
Biraz hikaye matematiğine bakacak olursak hikaye çok temiz ve adım adım ilerliyor bütün gelişmeleri ve konuları biz izleyiciler de kopmadan takip edebiliyoruz. Bunu bize sağlayan en büyük dinamik ise ikili konuşmalarda cevaplanan sorular. Kötü yolu seçmiş güç kullanıcılarından olan padawan olan Shin Hati ustası Baylan Skoll’a sorduğu sorularla hem kendi aydınlanırken hem de bizi aydınlatıyor. Bunun yanında özellikle Ahsoka ve Hera’nın konuşmaları bize hikayenin bilinmeyenleri ve ihtimalleri doğrultusunda yol gösteriyor. Bu bana kalırsa zekice ve olması gereken bir hamle çünkü Ahsoka dizisi pek çok film ve dizi ile doğrudan bağlantılı ve aynı evrende geçiyor. Sunum açısından Dave Filoni her dizi de yeni numaralar bize göstermekten geri kalmıyor. Işın kılıcı tasarımından kişi analizi ve yakalanan drodide tersine mühendislikle ipucu aramak gibi yeni hareketler bizi etkiliyor diyebilirim.
Dövüş koreografileri olarak dizi fena bir performans sergilemese de diğer yapımların aksine bana biraz yavaş ve akrobasiden uzak geldiğini söylemem gerek. Her zaman akrobatik hareketler ile dövüşen Ahsoka’nın bu tarzı için yaşının getirdiği olgunluk diyebiliriz tabii ki fakat bizim alıştığımız Ahsoka’dan uzak bir Ahsoka’ya sahibiz. Bunun yanında iyi bir düellocu da olan Ahsoka’nın aslında gücü kullanma açısından da yeni yetenekler geliştirdiğini görmek bize başrolümüzün ne kadar güçlendiğini gösteriyor. Fakat kötü güç kullanıcımız Baylan’ın ne kadar güçlü olduğunu hala tam olarak bilemesek de zamanında Darth Maul ile teke tek kapışacak kadar iyi olan Ahsoka’yı zorlamasını içten içe gerçekçi bulmak istemiyorum.
Yapım The Mandalorian kadar yırtıcı olmasa da büyük bir misyona hizmet ediyor. Yeni yaşanacak büyük çatışmalardan önce bize yaşananaları ve gelişmeleri ana bir karakter üzerinden anlatmak: Ahsoka Tano. Bunun yanında ilgi çekici bir unsur ise Leydi Morgan’ın Efsane Sith Darth Sidious’un bile çekindiği ve kendisini hazırlamaya çalıştığı Kadim İstilacı Irk Rakatalardan bahsetmesi. Orijinal filmler içinde taslaklarda geçen istilaya hazırlanan Rakatalardan bahsedilmesi diziyi ve gelecek yapımların nereye gideceğine dair bize umut ve heyecan verici ihtimaller sunuyor.
Dave Filoni’nin yarattığı bu dizi evreninde en ilgi çekici etkenlerden biri bu yapımda da devam ediyor. Büyük evrenin küçük olayları. Filmlerde çok az gördüğümüz günlük yaşam ve günlük olaylar bu dizi de bize sık sık gösteriliyor. Kostümler ve mekanlar da evrene ve hikayeye uygun yansıtılmış. Müzikler harekete geçirici ve ana odaklayıcı bir unsur olarak neredeyse her an yanımızda bu da bize iyi geliyor. Star Wars evrenine uygun olarak yapılan müziklerin altında Kevin Kiner’in imzası bulunuyor.
Dizi pek çok yapım ile bağlantılı olmasından dolayı ayrı bir yapım olarak bence izlenemez özellikle Rebels dizisini izlemeniz gerekebilir. Bunun için sizi yoğun bir Star Wars mesaisi bekliyor diyebilirim.
Toparlayacak ve ilk 4 bölüme odaklanırsak Ahsoka dizisi büyük bir hikayenin daha en başını anlatan evrenin gelişimine hizmet etmesi beklenen anahtar bir dizi. Büyük bir potansiyele sahip ve pek çok konuk karakter bizim aklımızı başımızdan alabilir. Umarım Disney, Dave Filoni ile başladığı ufak Fan Service(Hayranlara yönelik senaryolar) işlere devam eder. Ahsoka dizisinde ustasının oğlu Luke Skaywalker ile beraber savaştığını görmek işten bile değil.
Ahsoka’ya İlk Bakış: Beklenilen Kadar İyi Mi?