Aaahh Belinda (1986): Kimlik Bunalımının İçinde Kayboluş
Farkına bile varmadan olay örgüsünün içinde kendimizi kaybettiğimiz, karakterlerin ruh hâlini derinden hissettiğimiz bir Atıf Yılmaz filmi… Aaahh Belinda tam olarak böyle hissettiren bir yapım. Kurgu ile gerçeklik arasında bizleri duygu dolu bir yolculuğa çıkaran, seyircisini ana karakterin peşinden kimlik krizinin içine sürükleyen bir film.
Atıf Yılmaz’ın yönetmen koltuğunda oturduğu ve başrolünde Müjde Ar’ın duygu yüklü bir performans sergilediği Aaahh Belinda, Türk sinemasının en anlamlı ve unutulmaz işlerinden biri. Serap, başına gelenleri anlamlandırmaya çalıştığı bu yolculukta bizleri de duygusal yönüyle içine çekerken, neyin hayal neyin gerçek olduğu konusunda hepimizi çıkmaza sürüklüyor. Sıradan bir reklam çekimi esnasında hayatının aniden değişmesi, onun bir tür kâbusun içinde sıkışıp kalmasına neden oluyor. Asıl etkileyici olan şey ise bu kimlik arayışına seyircinin de dahil edilmesi. Film, izleyicisini yalnızca bir hikâyeye tanıklık eden pasif bir konumda bırakmıyor; aksine, Serap ile birlikte onun çaresizliğini deneyimlememizi sağlıyor. Bir noktadan itibaren yalnızca Serap’ın değil, kendi hayatımızın da zaman zaman “bize ait olmayan” bir gerçekliğin içinde sürüklenip gittiğini hissediyoruz. Film, sadece bir karakterin değişimini anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda kişisel kimlik algısının ne kadar çabuk kırılabileceğini de gözler önüne seriyor.
Burada, karakter isimlerinin alt metni büyük bir anlam taşıyor. Serap, doğrudan “hayal” anlamına geliyor. Yani, Türk toplum yapısında Serap gibi özgür ve bağımsız bir kadının varlığı, aslında bir hayalden ibaret. Onun yaşam tarzı, mesleği ve hayata bakışı, toplumun geleneksel yapısıyla örtüşmeyen bir yanılsama gibi resmediliyor. Naciye ise ataerkil bir dünyanın kadını olarak karşımıza çıkıyor. İsminden bile bunu anlamak mümkün; “Naciye”, “Naci’den türemiş” bir isim, yani bağımsız bir varoluştan çok, bir erkeğe aitliğin yansıması. Serap, Naciye’ye dönüşmek zorunda kaldığında yalnızca farklı bir kimliği benimsemiyor, aynı zamanda toplumun onun için biçtiği role hapsoluyor.
Bu noktada, Macit Koper’in canlandırdığı karakterin de büyük bir anlamı var. Koper’in oynadığı figür, ataerkil aile yapısını simgeler nitelikte. Serap’ın Naciye’ye dönüşümünü kabullenmemesi imkansız, çünkü evin babası konumundaki bu figür, ona adeta kaçınılmaz bir kaderi sürekli fısıldamaktadır: “Gerçekte sen zaten Naciye’sin.” Burada Serap’ın yaşadığı içsel çatışma, bireysel bir sorun olmaktan çıkarak, kadınların toplum içinde kendilerini nasıl tanımlamak zorunda bırakıldıklarının önemli bir kanıtı hâline gelir. Böylece, Serap’ın direnci sadece kendi kimliğine dair bir mücadele olmaktan çıkar, nesiller boyu süregelen bir dayatmanın içinde sıkışmış tüm kadınların sesi olur.
Film aynı zamanda güçlü bir kapitalizm eleştirisi sunuyor. Serap, bir şampuan reklamında oynamak için bu değişime adım atıyor. Böylece reklam dünyasının bireyin gerçekliği üzerinde nasıl etkili olduğuna dair ince bir gönderme yapılmış oluyor. Kapitalist düzen yalnızca tüketim alışkanlıklarını değil, bireyin kimliğini de dönüştürme gücüne sahip. Serap, “reklam çekimi” sırasında bambaşka bir insana dönüşerek, modern dünyanın insan üzerindeki kontrolünü simgeliyor.
Gerçeklik algısını sarsan olay örgüsüyle Aaahh Belinda, seyirciyi boğmadan ustaca işlenmiş bir anlatı sunuyor. Dramatik yönü güçlü olsa da, yer yer ironik sahnelerle izleyiciyi şaşırtmayı başarıyor. Serap’ın içinde bulunduğu gerçekliğin tamamen değişmesi ve çevresindeki herkesin onu farklı biri olarak kabul etmesi, klasik bir psikolojik gerilim havası yaratsa da, film bunu komedi unsurlarıyla dengeliyor. Bu açıdan bakıldığında, film yalnızca kimlik bunalımı yaşayan bir kadının hikâyesini anlatmaktan öteye geçerek, toplumsal algının ve bireysel varoluşun sınırlarını da tartışmaya açıyor.
Eğer izlediğiniz film ve dizilerde yüksek empati duygusu arıyorsanız, Aaahh Belinda tam da aradığınız yapım olabilir. Sadece bir drama ya da psikolojik gerilim filmi olmakla kalmayarak, aynı zamanda bireyin toplumsal kalıplar içinde nasıl sıkıştığını ve zaman zaman kendi gerçekliğini bile nasıl kaybedebileceğini anlatan derinlikli bir eser. Aaahh Belinda, yalnızca Türk sinemasında değil, global sinema için de oldukça sıra dışı bir kurguya sahip ve her izleyişte yeni detaylar keşfetme imkanı sunan bir başyapıt.
MUBI, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel olarak, Türk sinemasının ikonik oyuncusu Müjde Ar’ın başrolünde yer aldığı üç önemli filmi “Kuralları Baştan Yazmak: Bir Müjde Ar Seçkisi” adlı koleksiyonunda bir araya getiriyor. Bu üç filmden biri olan Aaahh Belinda‘yı ve seçkinin diğer filmlerini kaçırmayın.
Aaahh Belinda (1986): Kimlik Bunalımının İçinde Kayboluş