Asiye Nasıl Kurtulur?: Kurtuluş Bir Seçenek mi?
Asiye Nasıl Kurtulur? filmi, adından da anlaşılacağı üzere büyük ve önemli bir soruyla başlayan unutulmaz bir Atıf Yılmaz filmi. Bir kadın gerçekten kurtulabilir mi? Bu soruya beklediğimiz gibi net ve basit bir cevap alamıyoruz. Vasıf Öngören’in tiyatro oyunundan uyarlanan yapımda, bir kadının hayatta kalma mücadelesi üzerinden toplumsal düzeni sorguluyoruz. Seyirciyi sık sık derin düşüncelerle baş başa bırakarak hikâyenin derinliğini anlamaya ve analiz etmeye teşvik ediyor.
Anlatısının temelini müzikal sahnelerle ön planda tutan film, Türk sinemasında bu yönüyle de farklı bir öneme sahip. Duygusal ağırlığı fazla olan birçok sahne, doğrudan müzik ve dans ile harmanlanarak karakterin iç dünyasının daha görünür hâle gelmesini sağlıyor. Türk sinemasında müzikaller oldukça nadir görülen bir türken, Asiye Nasıl Kurtulur?, dramatik yapıyı zedelemeden bu anlatım biçimini harika bir şekilde kullanıyor. Müzik ve dans, anlatımı ve hikâyeyi süsleyen birer ek öge olmanın ötesine geçerek filmdeki karakterlerin hikâyelerini tamamlayan unsurlara dönüşüyor.
Bu noktada film, yalnızca sinemasal anlamda değil, aynı yıl vizyona giren Aaahh Belinda ile benzer temaları işlemesi açısından da önemli bir konumda yer alıyor. Aslında iki film birbiriyle konuşan hikâyelere sahip. Art arda izlendiğinde, Serap’ın tiyatro sahnesinde Asiye’ye dönüşmesi ve Asiye’den Naciye’ye uzanan bir evren açılması, bu iki filmin alametifarikaları. İkisinde de kadın karakterlere toplumun biçtiği roller ve buna karşı verilen mücadele konu ediliyor. Aaahh Belinda bireyin kendi kimliği üzerinde yaşadığı yabancılaşmayı ele alırken, Asiye Nasıl Kurtulur? toplumsal yargıların kadınları nasıl sömürdüğünü anlatıyor. Her iki filmde de kadın bedeni ve kimliği, başkalarının belirlediği kalıplara sıkıştırılmış durumda. Ana karakterlerimiz ise bu çerçevenin dışına çıkmaya çalışırken ciddi engellerle karşılaşıyor.
Kadın bedeninin sömürülen bir araç hâline gelmesinin bolca ele alındığı bu filmde, Asiye çevresindeki erkeklerin ona biçtiği kalıplar ve roller doğrultusunda yaşamaya mahkûmdur. Erkekler, Asiye’yi bir mülkiyet hakkı gibi görerek, onun üzerinde söz sahibi olduklarını düşünürler. Kimi zaman da onu kendi arzu ve beklentilerine göre şekillendirirler. Film boyunca Asiye’nin çevresindeki erkek karakterler, onun hayatını ya yönlendirmeye ya da kontrol altına almaya çalışır. Asiye’nin kendi geleceğini belirleme hakkı elinden alınmıştır. Film, tam da bu noktada kadınların toplum içerisinde kendi kaderlerini belirleme haklarının ne kadar sınırlı olduğunu adeta yüzümüze çarpıyor.
Filmin oyuncu kadrosunun gücü ise hikayenin dilini daha çarpıcı bir hâle getiriyor. Hümeyra, Füsun Demirel, Güler Ökten, Yaman Okay, Ali Poyrazoğlu ve Mehmet Akan gibi isimlerin varlığı, filmin tiyatro kökenli sağlam bir oyunculuk temelinde yükselmesini sağlıyor. Filmdeki her karakter, Asiye’nin hikâyesine farklı bir bakış açısı ekleyerek, verilen mücadelenin ne kadar büyük bir çarkın içinde şekillendiğini gözler önüne seriyor. Özellikle Hümeyra ve Güler Ökten’in sahneleri dramatik yapıyı güçlendirirken, Ali Poyrazoğlu’nun varlığı anlatıya daha eleştirel bir perspektif kazandırıyor.
Film, Asiye’nin kurtulup kurtulamayacağı sorusunu yanıtsız bırakırken, aynı zamanda seyircinin sistemin işleyişi üzerine düşünmesine yol açıyor. Her sahnede şu soru yankılanır: Bir kadın gerçekten kendi kaderini çizebilir mi, yoksa sistem onun yolunu çoktan belirlemiş midir? Film, bu soruların yanıtını vermekten kaçınırken, izleyiciyi derin bir sorgulamaya yönlendiriyor.
Asiye Nasıl Kurtulur?, yalnızca bir karakterin hikâyesini anlatan değil, toplumsal düzene de ayna tutan bir film. Türkiye sinemasında bir müzikal örneği olarak öne çıkarken, aynı zamanda kadın temsili üzerine düşündüren bir anlatı sunuyor.
Asiye Nasıl Kurtulur?: Kurtuluş Bir Seçenek mi?