Your Place Or Mine: İki Hayat, İki Şehir, Son Bir Şans
Your Place or Mine, ilk uzun metrajlı yönetmenlik denemesinde Aline Brosh McKenna tarafından hem kaleme alınıp hem de yönetilen 2023 yapımlı bir Netflix Amerikan romantik komedi filmidir. 10 Şubat 2023’te Netflix üzerinden bizlerle buluşan bu filmin başrollerinde Reese Witherspoon (aynı zamanda yapımcı) ve Ashton Kutcher yer almaktadır. Başrollerimiz bir haftalığına evlerini değiştirmek durumunda kalan ve mazileri olan iki en iyi arkadaşlardır. Yapımda Jesse Williams, Zoë Chao, Wesley Kimmel, Tig Notaro ve Steve Zahn da rol alıyor.
Film ilk başta bizi geçmiş yıllara götürüyor. 2003 yılında Los Angeles’ta, başka bir çiftle poker oynadıkları bir akşamın ardından, Debbie Dunn ve Peter Coleman onun evinde geceyi baş başa geçiriyorlar ve birlikte oluyorlar.
Debbie bir evlilik yapmış ve boşanmış, on üç yaşındaki erkek çocuğuyla Los Angeles’ta mütevazı evlerinde yaşayan birisidir. Kişilik yapısı itibariyle bibliyofil (kitap okumayı aşırı seven) derecede yazı dünyasından haberdardır ve hayali iyi bir editör olmaktır. Ayrıca oldukça kuralcı ve mantıkçıdır.
Diğer karakterimiz Peter ise, sonrasında yakın arkadaş olduğu Debbie’den oldukça farklı, birçok ilişkisi yürümeyen, New York’ta Manhattan Köprüsü’nü gören müthiş lüks bir dairede yaşayan, keskin sınırları olmayan bir pazarlama yöneticisi olarak karşımıza çıkmaktadır. En ortak yanları, Peter da Debbie gibi kitaplara ilgilidir. Bir çok kitap yazmış ve iyi bir yazar olma hayalleri kuruyordur.
Yirmi yıl sonra, iki zıt karakterimiz olan Debbie ve Peter’ın arkadaş kaldıklarını ve çok yakın dost olduklarını görüyoruz. Her gün saatlerde görüntülü konuşuyorlar ve birbirlerine çoğu şeyi anlatıyorlar. Filmin ilerleyen sahnelerinde birbirlerine her şeyi anlatmadıklarını da görüyoruz. Debbie Los Angles’ta yaşamaya devam ederken, Peter New York’a taşınmış ve başarılı, zengin bir iş adamı olarak karşımızda.,
Debbie, doğum gününde Peter’ı arar ve bir muhasebe programına katılmak için yakında New York’a gitme planını anlatır. Debbie’nin eski kocasının arkadaşı Scarlet, bir hafta boyunca Jack’e bakacaktır, ancak kendisine Vancouver’da iki haftalık bir rol teklif edildiğinde bu plan iptal olur. Peter, Jack’e bakmak için Los Angeles’a gitmeyi teklif eder ve gider. Başrollerimizin ayrı ayrı şehirlerde, ayrı ayrı maceraları da burada başlar.
Bu mekan değişimi tabi ki iki farklı sosyal çevre insanı olan ana kahramanlarımızın hayatını değiştireceği gibi, özellikle Debbie’nin o katı, kuralcı ebeveyn algısının Peter gibi savruk, rahat biri tarafında ihlalinin sonuçlarını da görmüş oluyoruz. Açıkçası bu zıtlık filmi daha samimi ve daha gerçek hale getiriyor.
Peter, Debbie’nin oğlu Jack ile yakınlaşmaya çalışırken, maceralara atılırken, Debbie de gittiği muhasebe kursunda kendini çok farklı durumlara sokuyor. Hem ikilinin ayrı ayrı maceraları hem de filmin en başındaki sahneler bize ikisinin de karakterlerinin ne kadar farklı olduğunu ve bu yüzden birlikte olmadıklarını hissettiriyor. Filmin ilk dakikalarında aralarındaki bağ bize iyi yansıtılıyor olacak ki, sürekli ‘’Ee, belli işte. Seviyorsunuz birbirinizi, artık birlikte olun!’’ dedirtiyor.
“Your Place Or Mine”, ana karakterlerin yirmi sene sonra birden gelen o duygu karmaşası sürpriziyle akıp giden, yorulmadan izleyip kafanızı dinleyebileceğiniz bir film. Filmin güzel yanlarından birisi de arada sadece aşk yok. Duyguların idaresindeki zorluklardan, mantık ve kalp çelişkisinden, kişilerin çevrelerine etkilerine kadar birçok yan konuyu da içinde barındırmakta.
Filmdeki atmosfer genel olarak umut vadediyor, belki de bu yüzden filmin sonunda ne olacağını daha önceden hissedebiliyoruz. Üstelik güzel Brooklyn ve ünlü Manhattan Köprülerinin göz alıcı, ışıltılı görünümleri eşliğinde New York da filmi tamamlıyor ve romantizmi hissettiriyor. Özellikle filmin ilk dakikalarındaki Debbie ve Peter sahneleri oldukça duygusal ve samimiydi. Oyuncularımız her ne kadar iyi iş çıkarmış olsa da, bence kapasiteleri bundan daha yüksek. Daha farklı yapımlarda oyunculuklarını daha iyi yansıtabileceklerine inanıyorum.
Netflix’de görücüye çıkan “Your Place Or Mine” belli bir oranda romantik komedi türü severlerini tatmin edeceğinden hiç şüphem yok ama sürekli açıp izleyeceğiniz bir film diyemem. Film yüzeysel olarak hoş, hiç sıkılmadan izleyebiliyorsunuz. İyi bir özellik mi tartışılır ama, anında unutulabilir türden bir romantik komedi gibi hissettiriyor. Ancak dostlukla alakalı samimi diyaloglar bakımından, karakterlerin arasında tatlı ve gündelik bir iletişimin olması bize gerçek hayattan çok şey sunuyor. Bu yüzden izlenmeye değer bir film diyebilirim. Senaryo hakkında daha fazla bilgi verip heyecanını kaçırmayı istemiyorum. En yakın zamanda, kafanız dalgınken, dinlenmek isterken izlemenizi öneririm. Şimdiden iyi seyirler dilerim.
Your Place Or Mine: İki Hayat, İki Şehir, Son Bir Şans