Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri Tiger Stripes: Ne İzlediğinizi Anlayamayacaksınız

Tiger Stripes: Ne İzlediğinizi Anlayamayacaksınız

Yazar: Oğuzhan Güre

Tiger Stripes: Ne İzlediğinizi Anlayamayacaksınız

27. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin ilk gününde izleme şansı bulduğum Tiger Stripes, Amanda Nell Eu’nun yönettiği korku filmi. Gerçi korku film demeye bin şahit ister ama neyse lafı daha fazla uzatmadan yazımıza geçelim.
Malezya’daki küçük bir yerleşkede yaşayan 12 yaşındaki Zaffan’ın (Zafreen Zairizal), ergenlik çağına girmesiyle birlikte kendini keşfetme hikayesini izliyoruz. Kendini keşfetme kısmı ise ilk aklımıza gelenden biraz farklı.

Filme girmeden önce filmle ilgili araştırma yapmadığımı hatta konusunu dahi okumadığımı söylemek istiyorum. Bu nedenle filmin başında ergenlik çağına yeni girmiş, ilk defa regl olmuş kendini keşfetmeye çalışan ve bu süreçte akran zorbalığına da maruz kalan Zaffan’ın hikayesini izleyeceğimi düşünmüştüm. Açıkçası film böyle ilerleseydi çok daha memnun kalabilirdim. Çünkü filmin devamı hiç de beklediğim gibi gelişmedi. Zaffan’ın vücudundaki normalden farklı değişimler hem kendisi için hem de okuldaki arkadaşları için sorun yaratmaya başlar. Öyle ki arkadaşları vücut kokusuyla ve diğer bazı özellikleriyle dalga geçmeye başlarken kendisi de vücudunun her tarafını kapatmaya başlar. Unutmadan şunu da söyleyeyim, kültür ve din gereği zaten kızların hepsi kapalı giyiniyor ancak Zaffan için durum böyle değildi. Zaffan, bu normları umursamayan, canının istediği gibi davranan birisiydi. Bu nedenle vücudundaki değişimlerden ötürü kapalı giyinmeye başlaması ve normalden daha fazla kapanması anormal bir durum olarak göze çarpıyor.

Zaffan’ın yaşadıklarının etkileri arkadaşlarında da gözükmeye başlamasıyla birlikte bir doktor ortaya çıkıyor ve kızlara şeytanın musallat olduğunu iddia ederek ün kazanmaya başlıyor. Zaffan’ın durumunun iyice kötüye gitmesiyle birlikte doktor, Zaffan’a musallat olan şeytanı da kovmak için duruma el atıyor.

Yazının başında dediğim gibi türü her ne kadar korku filmi olarak belirlenmiş olsa da filmde tek bir korku unsuru olmadığını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Hatta Zaffan’ın dönüşüm geçirdiği sahnelerin birçoğunda salondaki izleyiciler kahkahaya boğuldu. Korku filmi parodisi olarak tanıtılsa daha başarılı olduğunu söyleyebilirdim. Korku filmi olmadığını söyledim peki bu filmin türü ne diye soracak olabilirsiniz, onu ben de bilmiyorum. Drama yakın bir film olsa da tam anlamıyla dram da diyemeyiz. Bence yönetmen de tam olarak ne çektiğini bilmiyordur.

Kendini keşfetme kısmı ilk akla gelenden biraz farklı demiştim hemen onun da sebebini açıklayayım, Zaffan, film ilerledikçe bir kaplana dönüşüyor. Her sahnede farklı bir uzvunun geliştiğini görüyoruz. Bir sahnede tırnakları dökülüyor ve ardından kaplan tırnakları uzuyor, başka bir sahnede kuyruğu çıkıyor, ara sıra kaplan gibi hırlıyor mesela.

Filmi bu kadar kötüledikten sonra hiç mi iyi bir şey yoktu diye sorabilirsiniz, tabii ki vardı. Filmin anlatmak istediği konu ve vermek istediği mesajlar gerçekten güzeldi. Okulun gözdesi olan bir kişinin yaşadığı değişimler ve akran zorbalığı sonucu okulun istenmeyen kişisine dönüşmesi ve bunun sonucu olarak karakterimizin bireysellik, bağımsızlık, utanç, korku gibi duygu ve durumlarla baş başa kalması, bunlarla mücadele etme çabası izlemeye değerdi. Aslında birçoğumuzun yaşadığı akran zorbalığını tüm çıplaklığıyla perdeye taşıması, insanların acılarından faydalanan sahte din adamlarının, doktorların eleştirisini yapması benim için filmin olumlu taraflarındandı.

Bir diğer olumlu taraf ise başrol olarak değerlendirebileceğimiz Zafreen Zairizal (Zaffan), Deena Ezral (Farah) ve Piqa (Mariam) isimlerinin arasındaki uyumdu. Bir röportajda okuduğum kadarıyla ön prodüksiyon dönemi pandemiye denk geldiği için bu üç oyuncu özel bir oyuncu koçuyla birlikte çalışmış. Aralarındaki dinamizmi izlemek filmin sanırım en güzel tarafıydı.

Bu arada ben her ne kadar eleştirmiş ve beğenmemiş olsam da filmin Cannes Eleştirmenler Haftası’nda Jüri Büyük Ödülü’nü aldığını ve Malezya’yı temsilen Oscar’a gönderildiğini de söylemiş olayım. Belki siz de bir şans vermek istersiniz.

Özetlemek gerekirse, birçok yanlış tercih sebebiyle hak ettiği başarıyı yakalayamayan, ne izlediğinizi anlayamayacağınız ama buna rağmen anlatmak istediklerini de anlatabilen bir film olarak karşımıza çıkıyor Tiger Stripes. Festival süresince diğer yapımlarda görüşmek üzere!

Tiger Stripes: Ne İzlediğinizi Anlayamayacaksınız

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...