The Deliverance: Korkmak İçin Uzun Süre Beklemeniz Gereken Film
Lee Daniels’ın yönettiği ve gerçek bir hikâyeden esinlenen korku filmi The Deliverance, bir annenin ailesini kurtarmak için karanlık güçlere karşı verdiği mücadeleyi konu alıyor. “Bekâr bir anne olan Ebony Jackson, annesini ve çocuklarını yeni bir eve taşıdığında tuhaf olaylar yaşanmaya başlar. Bu durum üzerine çocuk koruma hizmetleri, Ebony’nin çocuklarını istismar ettiğinden şüphelenir. Ancak bu olayların şeytani olduğu ortaya çıktığında, Ebony sadece çocukları için sistemle savaşmak zorunda kalmaz, aynı zamanda kendisini inancı, hayatı ve çocuklarının ruhları için bir şeytana karşı manevi bir savaşta bulur.”
Filmin yönetmeni Lee Daniels, evinin perili olduğunu iddia eden bir annenin gerçek hayattaki vakasının anlatılacağı bir filmde yer alacağını duyurmuştu. Bu sebeple film, gerçek olaylara dayanan bir hikâyeyi ele alıyor. Filmde, kiralık bir eve taşınan Latoya Ammons adlı bir kadının yaşadığı doğaüstü olaylar ve bunun sonucunda evinde meydana gelen tuhaf ve ürkütücü gelişmelerden ilham alınmış. Ammons ve ailesinin yaşadığı evde şeytani varlıkların onlara musallat olduğu iddia ediliyor.
Bu olaylar, özellikle ABD’de büyük yankı uyandırmış ve geniş çapta medyada yer bulmuştu. Filmde başrolleri, başarılı performanslarıyla tanınan oyuncular Andra Day, Glenn Close ve Octavia Spencer üstleniyor. Ancak film her ne kadar korku/gerilim türü olsa da korkmak için uzun süre beklemeniz gerekiyor, çünkü başlangıçta sadece duygusal ve psikolojik derinlik izliyoruz. ABD’de çok tepki toplayan bu olayın, gerçekte sadece kiradan kaçmak ve sosyal hizmetleri kandırmak için Latoya Ammons’un uydurduğu bir yalan olduğunu düşünenler de çok fazlaydı. Ayrıca, Ammons gerçek hayatta sözü geçen evden çoktan taşınmış ve ev, ekipler tarafından yıkılmış.
Yönetmen Daniels, aslında bu davayla ilgili samimi ve içten bir film yapabilirdi. Filmin ilk 60 dakikasında, bir ailedeki iletişim bozukluğu ve yanılsama yaratan ırkçılık, cinsiyetçilik, yoksulluk ve sınıf önyargısının bir metaforu olarak mülkiyet kavramını yansıtıyor. Oyuncuların performansı güçlü, fakat senaryo kötü. Yönetmen Daniels, anne rolünün sosyal hizmetleri kandırmaya çalışmasını ve sadece kira ödememek için böyle bir bahane bulduğunu filmin içinde yansıtmalıydı. Bunu yapmadığı için film, sadece garip bir huzursuzluk içeren bir sosyal sorun draması gibi görünüyor. Anneleri çocukları dövüyor mu? Çocuklar sosyal hizmet görevlisine morlukları göstermek istemiyor mu? gibi sorular ortaya çıkıyor. Çocukların okulunda korkunç bir şey olduğunda ve psikolojik unsurları göz önüne aldığımızda film, aslında De Palma tarzı bir etki yaratıyor.
Ancak daha sonra, birçok şeytan çıkarma filminde olduğu gibi (örneğin, Enfield Poltergeist vakasını konu alan The Conjuring 2) film, büyük bir saçmalığa dönüşüyor.
Şüpheli görsel efektlerde, çocukların gün boyunca karşılaştıkları gerçek dünya tehditleri kadar korkutucu hiçbir şey yok. Filmdeki karışık tonlar göz önüne alındığında, her şeyin tuhaf ve aceleci bir yükselişle bitmesi de saçmaydı.
Filmin ilk 60 dakikasında, çocuklarıyla problem yaşayan ve alkolik bir anne olan Ebony’i denetlemeye gelen Çocuk Koruma Hizmetleri temsilcisinin evdeki istismar ve ihmal raporlarını araştırmasını ve psikolojik tespitlerini izliyoruz. Lee Daniels, genellikle toplumsal meseleleri ve karakterlerin psikolojik derinliklerini irdeleyen filmleriyle tanınır. The Deliverance ise onun yönetmenlik kariyerinde korku unsurlarını kullanacağı bir film olmalıydı.
Filmin tonunu, atmosferini ve anlatımını göz önünde bulundurduğumuzda, Daniels’ın izleyiciye korku ve gerilim sunamadığını düşünüyorum. Eleştirmenleri de tatmin etmeyen film, eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes’da 100 üzerinden ancak 32 puan alabildi. Birçok izleyici hayal kırıklığını sosyal medya üzerinden dile getirdi. Aslında kötü ve basit bir senaryonun, eski olan tüm korku filmi unsurlarıyla birleşimi diyebiliriz The Deliverance için. Abartılı dramatik sahneler izleyiciye “korku mu komedi mi izliyorum?” dedirtiyor. Kötü görsel efektlerle yapılan sıçrama ve atlama efektleri de filmi tamamen gülünç duruma düşürüyor. Andre karakterinin şeytanlaşmış sesi ve gülüşü resmen robot sesiydi. Film, komedi filmi olacak unsurlarla resmen kötü bir taklit filmi olmuş.
The Deliverance: Korkmak İçin Uzun Süre Beklemeniz Gereken Film