Anasayfa İncelemelerDizi İncelemeleri The 100 Final Sezonu İncelemesi

The 100 Final Sezonu İncelemesi

Yazar: Ahsen Aktaş

The 100 Final Sezonu İncelemesi – Yanlışları Belliydi Ama Doğrusu Hiç Mi Yoktu?

Nükleer savaştan 97 yıl sonra uzay istasyonundan dünyaya gönderilen 100 tane gencin hikayesini anlatıyordu bu dizi en başta. Ergen draması olsa da apokaliptik dünyaya adım atan, hayatta kalmaya çalışan ergenler oldukları için bazı tutarsızlıklarına rağmen izledik ve izlettik. Cheesy lise draması olmadığı için de izledik biraz sanırım. Yok yok, survival temasıydı bizi içine çeken. Hayatta kalmak için ne olaylar atlattılar ne kayıplar verdiler. Temposu ilk sezonlara göre düşmesine rağmen bağlandık karakterlere izledik fakat son sezona kadar.

Gittikleri her yere kaos götüren ilk 100’den geriye kalan başrollerimiz Clarke, Bellamy, Octavia ve Murphy, dünyadan ayrıldıktan sonra Cryo’da geçen 125 senenin ardından gözlerini yeni bir gezegenin yörüngesinde açıyorlar beşinci sezon finalinde. İlk sezonlar kadar zevk vermese de yeni bir gezegende nasıl hayatta kalacaklar, neler yaşayacaklar sorusu ve merakı bizi altıncı sezon için heyecanlandırıyor. Bu yüzden izliyoruz, bırakmıyoruz. Altıncı sezonu da bir şekilde izliyoruz. Ama artık sadece ilk 100’den geriye kalan ekibi değil, çok farklı kişileri ve olayları izliyoruz.

Final sezonunu izlediğimiz dizilerde biraz hüzünleniriz. Sonuç olarak onlarla zaman geçiririz, ilişki kurarız ekran aracılığıyla bile olsa ve senaristlerden de karakterlerin hakkını vermelerini isteriz. Kısaca izlediğimiz şeyin güzel bitmesini isteriz. Bana kalırsa çok mantıklı istekler bunlar ama sanırım The 100 senaristlerinden istemek için çok fazla şeylermiş. Çünkü izlediğimiz The 100’dan geriye kalan -geriye kalan diyorum çünkü bu dizi böyle bitmemeliydi- bu şey çok saçmaydı, hatta şaka gibiydi. Bölümler arasındaki mantık hataları, lider olarak gördüğümüz Clarke’ın yaptığı yanlış seçimler, final sezonunda hikayenin bir yere bağlanması gerekirken ortaya çıkan yeni olaylar kafa karışıklığıydı sadece. Karakterlerin ölümlerinin de anlamı yoktu. 7 sezon boyunca izlediğimiz kişilerin sonlarına üzülemedik bile.

Güzel şeyler var mıydı? Vardı evet. Octavia sonunda kendi lanetinden kurtulup aşkı buldu ve Murphy müthiş bir karakter gelişimi gösterip harika biri oldu. Raven’ın Clarke’tan sahne çalması da güzel dokunuş olmuş. Ne kadar Clarke liderleri olsa da, her liderin güvenebileceği bir ekibe ihtiyacı vardır ve dizinin karakterleri de her zaman destek için Clarke’ın yanında oldu. Hoş bir durum yalnız olmamak, etrafında seni destekleyen, her zaman yanında olan birilerinin olması. Final sahnesi de tatlı bir dokunuş olmuş aslında. Dizi boyunca o ya da bu şekilde kendini arkadaşları adına feda eden, sorumluluklarını alan Clarke için arkadaşlarının yaptığı fedakarlık ve sonlarının, maceralarının başlangıcı gibi birlikte olması gülümsetti ve bir bakımdan dizinin finalini anlamlı kıldı.

Dizinin spin-offunun çıkması durumunda, may we meet again!

Ahsen Aktaş’ın Diğer Yazıları İçin Tıklayınız.

Bunlar da ilginizi çekebilir

3 Yorumlar

Avatar
Alperen 01/10/2020 - 21:31

Enfes bir yazı olmuş yine, gayet akıcı bir çırpıda okudum ^^ Eline sağlık.

Yanıtla
Avatar
Ayibogan 01/10/2020 - 21:47

Diziyi yillardir izleyen biri olarak o kadar hak verdim ki gerçekten assiri true .

Yanıtla
Avatar
Beril 01/10/2020 - 22:14

diziyi izledikten sonra oluşan tüm düşüncelerin net bir şekilde anlatıldığı çok güzel bir yazı. bayıldım!

Yanıtla

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...