Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleriPredator: Killer of Killers: İnsanlık vs. Avcı

Predator: Killer of Killers: İnsanlık vs. Avcı

Yazar: Tolga Taşan
Predator: Killer of Killers: İnsanlık vs. Avcı
Predator: Killer of Killers: İnsanlık vs. Avcı

Predator serisini benimle beraber takip ettiyseniz, seriyi ne kadar sevsem de aradığım tadın minik lokmalarla verilmesinden rahatsız olduğumu fark etmişsinizdir. Prey filmiyle asıl kimliğini tekrar hatırlayan Predator serisi, üç farklı dönemden üç farklı savaşçı insanın Avcı ile karşılaşmalarını izlediğimiz bir antoloji olan Predator: Killer of Killers’da bu tadı yeniden yakalamış.

Animasyon olarak izlediğimiz film, külliyatı genişletmek adına çok büyük adımlar atıyor. Prey filmini de yönetmiş olan ve 10 Cloverfield Lane filmiyle tanıdığımız Dan Trachtenberg tarafından yazılan ve yönetilen filmde, yönetmen koltuğunda Trachtenberg’e görsel efekt konusunda inanılmaz bir filmografiye sahip Joshua Wassung eşlik ediyor.

Wassung’un görsel dil oluşturmadaki başarısı ile Trachtenberg’in hikâye anlatıcılığı birleşince, ortaya başından sonuna ilmek ilmek işlenmiş bir iş çıkıyor. Aralarındaki iş birliğini çizgi roman geleneğine benzetiyorum; aralarındaki kimya, Watchmen çizgi romanını birlikte üreten Alan Moore ve Dave Gibbons etkisi yaratıyor.

Predator: Killer of Killers: İnsanlık vs. Avcı

Predator: Killer of Killers: İnsanlık vs. Avcı

Episodik bir anlatım tarzı olan Killer of Killers, Ursa adındaki vahşi bir Viking savaşçısının hikâyesiyle başlıyor. Babasının intikamını almak için askerleriyle ve oğluyla birlikte yola çıkan Ursa’nın, intikam yolunda Predator ile yolunun kesişmesi hayatını tümüyle değiştiriyor. Bu bölümün adı The Shield olsa da Ursa, kalkanını dahi bir ölüm makinesi gibi kullanan güçlü bir karakter.

Özellikle aktüel kameralı, kesintisiz devam eden bir sahne var ki, Ursa’nın ve ekibinin ne denli acımasız katiller olduğunu bu sahnede daha iyi anlıyoruz. Bu durum da Ursa’yı Predator için tartışmasız güçlü bir hedef hâline getiriyor. Filmde söylenmese de hayranlar arasında “Berserk” olarak anılan iri bir Predator’le karşılaşan Ursa, hayatının mücadelesini verirken inanılmaz kareler ortaya çıkıyor.

Predator: Killer of Killers: İnsanlık vs. Avcı

Predator: Killer of Killers: İnsanlık vs. Avcı

Ursa, nihayetinde yaratığa karşı aklı ve kol gücüyle galip gelse de geriye ne intikamı, ne askerleri ne de oğlu kalıyor. Bölümün sonunda onu, boynunda ileri bir medeniyete ait tasmayla, oğlunu kaybettiği o son günün hatırasıyla görüyoruz.

Predator: Killer of Killers: İnsanlık vs. Avcı

Predator: Killer of Killers: İnsanlık vs. Avcı

“Bir ağacın yaprakları yan yana büyür kardeşim. Ama düştüler mi, tek tek düşerler.”

İkinci bölümde ise kuzeyden uzak doğuya geçiyor; 1609 yılında, Samuray döneminin Japonya’sında birbirine düşman iki kardeşin hikâyesine odaklanıyoruz. Kardeşlerden biri babasının izinde, kraliyet için çok sevdiği kardeşine kılıç çekerken; diğeri bu uğurda her şeyi reddedip bir hiç olmayı seçiyor. Ta ki babasının, yani kralın öldüğünü duyuran çanlar çalana kadar. O gün geldiğinde iki kardeş tekrar karşı karşıya geliyor.

The Sword bölümü, şahsen en keyif aldığım bölüm oldu. Gerek Japonya’ya özgü sıcak tonlar, gerek dövüş stili estetik olarak çok tatmin edici. Bölüm ilerledikçe asıl tehdit unsurunun birbirleri değil de Predator olduğunu anladıklarında, bölüm resmen vites artırıyor. Dans eder gibi olan bu sahnelerde, görece daha ninja-vari bir tasarıma sahip Predator “Ronin” ile Kenji ve Kiyoshi’nin mücadelesi inanılmaz keyifliydi.

Özellikle finale kadar hiçbir konuşma duymadığımız bölümde, haliyle finaldeki diyalog da ayrı bir anlam kazanıyor:

“Bir ağacın yaprakları yan yana büyür kardeşim. Ama düştüler mi, tek tek düşerler.”
“Ama sen yalnız değilsin.”

Predator: Killer of Killers: İnsanlık vs. Avcı

Predator: Killer of Killers: İnsanlık vs. Avcı

Kenji’yi de bu hatıra ile baş başa görüyoruz; o da boynunda tasmayla, Ursa ve henüz tanımadığımız biriyle birlikte.

Predator: Killer of Killers: İnsanlık vs. Avcı

Predator: Killer of Killers: İnsanlık vs. Avcı

Üçüncü bölümde ise günümüze daha yakın bir tarihe, 1941 yılının Florida’sına geliyoruz. The Bullet adındaki bu bölüm, Torres adında genç bir tamircinin bir askerlik celbiyle kendini savaşın ortasında bulmasına odaklanıyor. Babası gibi tamirci olan Torres, mesleğinde iyi olamasa da hayali uçmak olan hayalperest bir genç. Esas mücadelesi de bir motorun dilinden anlamakla, hatta kendini ispat etmekle oluyor.

Ölümün kol gezdiği yerlerde kendine uygun bir rakip arayan Predator için bulunmaz bir fırsat olan İkinci Cihan Harbi, Torres’i bu çok yabancı düşmanla karşı karşıya getiriyor. Gökyüzünde verdikleri mücadele sonunda Torres, Predator’ü alt etmeyi başarsa da bölümün sonunda onu da boynunda tasmayla diğerleriyle birlikte görüyoruz.

Predator: Killer of Killers: İnsanlık vs. Avcı

Predator: Killer of Killers: İnsanlık vs. Avcı

Filmin en ilginç tarafı, bu üç farklı dönemden üç farklı savaşçıyı bir araya getirmesi. Predators’da gördüğümüz savaş gezegenine benzer bir hikâyeyle kahramanlarımızı arenaya çıkarıyorlar. Bu sahnede gördüğümüz Predator kralı inanılmaz heybetli bir tasarıma sahip. Önceki yapımlardan aşina olduğumuz rastalı saç tasarımı, yerini yerlere kadar uzanan kemikli bir yapıya bırakmış. Böyle heybetli bir canavarın üçüne birden meydan okumaması biraz mantıksız olmuş. İç teamüllerini bilmesek de mesele mücadele etmekse, kimsenin karşısında şansı var gibi durmuyordu.

Son kısım biraz aceleye gelmiş ve hızlı çözümleniyor. Fakat karakterlerin geçmiş hikâyelerini başta izlediğimiz için bu hızlı çözümler kolaya kaçmadan aktarılabilmiş. Karakterleri bize o ana kadar iyi tanıtmış yapım. Finale giderken de bu üç karakterin hikâyesini ortak bir potada birleştirip olayları güzel bağlıyor.

Genel itibarıyla baktığımızda, büyük bir beklentim olmayan bu iş beni akıllıca taraflarıyla yakaladı. Hikâyeye hizmet eden araçlar iyi kullanılmış. Animasyon olmasının getirdiği “ihtimal sonsuzluğu” da iyi değerlendirilmiş. Filmlerde göze batabilecek ya da anlatımı için daha çok uğraş gerektiren yerler incelikle kotarılmış.

Predator: Killer of Killers: İnsanlık vs. Avcı

Predator: Killer of Killers: İnsanlık vs. Avcı

Predator, temelinde savaşı çok iyi yansıtan bir araç. Kimi zaman düşmanlarımızla, kimi zaman kardeşimizle, bazen devletlerle ve bazen de kendimizle verdiğimiz savaşların her birinin altında yatan güçlü olma arzusunu taşıyor. Predator: Killer of Killers’da da Predator hikâyelerinin bu işlevini safi “ölümcül düşman” kolaycılığına kaçmadan, güzel bir örgüyle anlatmayı başarmışlar.

Filmin sonunda gördüğümüz sürprizle, bizleri ilerleyen dönemlerde nasıl hikâyelerin beklediği ise ayrıca merak konusu. Geçmişin ve geleceğin harmanlandığı, belki de eski dostlarımızı ve düşmanlarımızı göreceğimiz yeni hikâyeler bizleri bekliyor olabilir.

Toparlayalım: Predator: Killer of Killers, küçük parçalarla büyük bir hikâye anlatma konusunda nitelikli bir iş. Günümüzün görsel dilindeki, sanat gücü yüksek animasyon tekniğiyle harmanlanan bu antolojiyi izlemenizi şiddetle tavsiye ederim. Prey ile başlayan ve Killer of Killers ile yükselen Trachtenberg’in Predator’ü, 7 Kasım’da izleyiciyle buluşacak olan Predator: Badlands ile devam edecek.

Predator: Killer of Killers: İnsanlık vs. Avcı

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...