Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri Pedro Páramo: Zamanın Kıskacındaki Comala

Pedro Páramo: Zamanın Kıskacındaki Comala

Yazar: Büşra Gül Ovalı

Pedro Páramo: Zamanın Kıskacındaki Comala

Pedro Páramo (2024), Juan Rulfo’nun 1955 yılında yayımlanan klasik romanının yeni bir uyarlaması olarak izleyiciyle buluşuyor. Meksika’nın kırsal ve mistik atmosferini modern bir sinema diliyle sunarken ölüm, geçmiş ve pişmanlık gibi evrensel temaları da cesurca ele alıyor. Filmin yönetmen koltuğunda, Meksika kırsalının mistik atmosferini sinemaya taşımasıyla tanınan ünlü yönetmen Rodrigo Prieto oturuyor. Başrollerde ise Pedro Páramo karakterini Manuel García-Rulfo, Juan Preciado’yu ise Tenoch Huerta canlandırıyor. Filmin çekimleri, Rulfo’nun romanında tasvir edilen kasvetli ve ıssız Meksika kasabasını gerçekçi bir şekilde yansıtmak için ülkenin ücra bölgelerinde gerçekleştirilmiş. Görsel anlatımı destekleyen mekân seçimleri ve atmosferik çekim teknikleri, filmi sadece bir roman uyarlamasının ötesine taşıyarak seyirciyi Pedro Páramo’nun gizemli dünyasında kaybolmaya davet ediyor.

Pedro Páramo’nun temel hikayesi, babasını bulmak üzere Comala isimli kasabaya gelen Juan Preciado’nun arayışı üzerine kurulu. Ancak kasabaya adım attığı anda, Juan’ın yolculuğu sadece babasına değil, ölülerin ve hayaletlerin hüküm sürdüğü kasabada geçmişin karanlık yüzüne dönüşüyor. Ölümü ve bellekle yüzleşmeyi merkezine alan film, Pedro Páramo karakterinin zalimliği ve kasabanın çürüyen ruhuyla iç içe geçmiş bir yolculuğu izleyiciye sunuyor. Adeta zamanın akışının durduğu bir dünyanın kapısı aralanıyor. Yönetmen, Rulfo’nun romanındaki kasvetli atmosferi koruyarak izleyiciyi yaşam ile ölüm arasında sıkışmış bir yerde, geçmişle hesaplaşmanın sarsıcı etkileriyle baş başa bırakıyor.

Filmin karakterleri Pedro Páramo ve Juan Preciado, hikâyeye derinlik katan sembolik bir yapıya sahipler. Pedro Páramo, zalim bir toprak ağası olarak kasabasının karanlık geçmişini temsil ederken, bencil arzuları ve güç tutkusu Comala’nın çöküşünün bir metaforu olarak kullanılıyor. Juan Preciado ise babasıyla hesaplaşmaya giden bir oğul olarak farklı bir perspektif sunuyor. Geçmişiyle yüzleşme arzusunun, onu bilinmezliğe sürükleyen bir arayışa dönüştüğünü görüyoruz. İki karakterin karşıtlıkları, ölüm ve geçmişle hesaplaşma gibi evrensel temaların etkili bir şekilde işlenmesini sağlarken yan karakterlerin varlığı da kasabanın adeta yaşayan bir hayalete dönüşmüş dünyasını tamamlıyor.

Pedro Páramo’nun sinematografik yapısı, izleyiciyi kasvetli ve unutulmuş bir kasabanın içine çeken bir estetikle şekilleniyor. Kullanılan soluk renk paleti, Comala’nın ölü ve terk edilmiş atmosferini pekiştirirken ışık ve gölge oyunları, karakterlerin ruhsal çöküşlerini simgelemede ustaca kullanılmış. Kameranın durağan ve geniş açılarla kasabanın boş sokaklarını ve harap olmuş binalarını yakalaması, zamanın adeta durduğunu hissettiriyor. Ayrıca, sisli manzaralar ve titizlikle seçilmiş mekânlar, Rulfo’nun yarattığı hayalet kasaba imgesini görsel olarak başarıyla yansıtarak izleyiciyi Pedro Páramo’nun geçmişin gölgeleriyle dolu dünyasında kaybolmaya davet ediyor.

Filmin uyarlaması, bir roman okurunu memnun edecek detaylara yer verirken bazı yaratıcı yorumlarla hikâyeyi sinemaya adapte etmeyi de unutmamış. Rulfo’nun eseri, dağınık ve zamansız bir anlatım tarzıyla geçmiş ve günümüz arasında gidip gelen bir yapıya sahip; filmde de başlangıçta bu yapının içine girmek kolay olmuyor. Filmin dilini anladıkça ve karakterleri tanıdıkça sürükleyici bir noktaya ulaşıyor. Anlatım dili, görsel geçişler ve aniden ortaya çıkan karakterlerle desteklenerek izleyiciyi Comala’nın sürreal atmosferine ortak ediyor. Bununla birlikte uyarlamanın bazı bölümlerinde hikâyeyi daha akıcı hale getirmek adına yeni sahneler ve diyaloglar eklenmiş. Film, romanın özgünlüğüne bağlı kalarak Pedro Páramo’nun dünyasını sinematik bir evrende yeniden kuruyor.

Sinematografik olarak görsel bir şölen sunsa da eksik yönleri göz çarpan bir noktada. Filmin zaman sıçramalı yapısı, başlangıçta izleyicisiyle bağ kurmayı zorlaştırıyor. Özellikle sık ve ani zaman sıçramaları, filmin ilk yarısındaki akışını bozuyor ve izleyiciler için olay örgüsünü anlamayı zorlaştırıyor.

Pedro Páramo karakterinin kasabayla kurduğu metaforik bağ iyi kurgulanmış olsa da zalimliğini ve acımasızlığını anlatırken karizması zayıf kalıyor. Kötü bir karakterden bahsediyoruz ama bağ kurmamız için yeterince dramatik yapı sunulmuyor. Pedro’nun kasabadaki despot rolüne yeterince ağırlık katamayan performans, karakterin otoriter kişiliğini izleyiciye tam anlamıyla yansıtamıyor. Bu da, filmin edebi kaynağından beklenen güçlü atmosferi ve karakter derinliğini aktaramıyor.

Filmin atmosferini ve romanla kurduğu bağı güçlü bulsam da duygu aktarımı açısından sınıfta kaldığını söyleyebilirim. Neyse ki zaman sıçramalı anlatım dilini çözdükten sonra izlemesi keyifli hale geliyor. Eğer romanı okuduysanız filmi anlamak kesinlikle daha kolay, ama kurulan dünyadaki duygu eksikliği oldukça hissedilen bir seviyede. 6 Kasım’da Netflix’te yayına giren Pedro Páramo, kaynağı olan romanı tam anlamıyla yansıtamamış olsa da, görsel açıdan etkileyici sahneler sunuyor ve derin temasıyla izleyicisine düşünme fırsatı veriyor. Büyülü gerçekçilik ve sıçramalı anlatım yapısını sevenlerdenseniz bir şans verebilirsiniz. İyi seyirler!

Pedro Páramo: Zamanın Kıskacındaki Comala

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...