Pamela: A Love Story
Pamela: A Love Story ünlü Hollywood yıldızı, Playboy modeli, seks sembolü vb. isimler ile adlandırılan Pamela Anderson’nın kendi hayatını anlattığı, 31 Ocak’ta Netflix’te yayınlanan bir belgesel. Açıkçası belgeseli istemeyerek açmıştım. Moda, magazin vb konulara aşina olduğum için Pamela Anderson’ı tanıyordum.Kendi kendime 1 saat 54 dakika boyunca sıkıntıdan patlayacağım herhalde diye düşündüm fakat hiç öyle olmadı.
Belgesel Pamela’nın çocukluğu ile başladı. Oldukça zor bir çocukluk geçiren Pamela aile içi şiddet vb konular yüzünden içine kapanık bir çocuk olmuş.Bakıcısının tacizleri ardından daha 12 yaşında yaşadığı tecavüz olayı ise derin izler bırakmış. Bu olaydan sonra Pamela belki de kendini korumak için daha erkeksi bir tarz belirlemiş. Gittiği bir futbol maçında görüntülerinin çekilmesi üzerine Playboy’un dikkatini çekmesi ile Hollywood kapıları ona açılmış. Birçok ünlü isim ile sevgili olduktan sonra Mötley Crue davulcusu Tommy Lee ile evlenmiş.Zaten olaylar buradan sonra başlıyor.
Çift evlerini tadilat yaptırdığı sırada bir hırsızlık olayı yaşıyorlar. Kasanın içinde elmas, altın vb. değerli eşyaların yanında Tommy ve Pamela’nın balayında çektikleri mahrem görüntülerinin bulunduğu kasetlerde bulunuyor. Çiftin özel görüntülerinin tüm dünyaya sızdırılması çiftin üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor. Görüntüler için para teklif edenler,haberlerde her gün bu konudan bahsedilmesi yüzünden çiftin psikolojisi gün geçtikçe bozuluyor. Zaten film setinde düşük olayı yaşayan Pamela aynı olayın tekrarlanmasından korkarak adaleti aramaktan vazgeçiyor ve anlaşma için imza atıyor. Zor günlerin ardından Tommy Lee’nin şiddet suçu ile Pamela için daha zor günler başlıyor ve çift boşanıyor.
Belgeselde ünlü bir kadının hayatından çok aslında insanların önyargıları ve kadına bakış açısı gibi konular dikkat çekiyor. Pamela Anderson’ın doğumdan sonra ilk kez kocası ile yemeğe çıktıkları vakit paparazilerin anneliğini eleştirmesi, katıldığı tüm programlarda sadece göğüslerinden bahsedilmesi ve yersiz cinsel şakalar gibi.
Kaset için dava açtığında ise; “Sen zaten Playboy modelisin ne olmuş yani” tarzı bir yaklaşım ile yaklaşılması. Hatta mahkemede ona sürekli cinsel hayatı ile ilgili soruların sorulduğunu söylüyor. Burada bir kadının insan olduğu unutularak ona bir et parçası gibi davranılarak değersizleştirildiğini görüyoruz. Belgesel boyunca Pamela iyi bir oyuncu olmak istediğini, dünya için faydalı bir şeyler yapmak istediğini söylüyor. Fakat 1 saat 54 dakika boyunca kimse bunu kadına yakıştıramıyor. Herkeste, “Sen faydalı bir şey yapamazsın. Sarışınsın ve seksisin.” gibi bir tavır gördüm. Programlara katıldığı zaman ‘Hayvan Hakları’ vb konular konuşmak istiyor fakat sunucular konuyu bir şekilde kasete ve cinselliğe getiriyor.
En sonunda Pamela ‘Madem kimse beni ciddiye almıyor o zaman soyunarak belki bir şeyler için faydalı olabilirim.’ diye düşünüyor ve PETA için seksi pozlar veriyor. PETA’ya 250 milyon dolar bağışlanması için saçma sapan bir programa katılıp aşağılanmayı bile göze alıyor. Aslında bu belgesel kadınlar üzerinde kurulan baskıları gözler önüne seriyor. 90’larda dünya daha acımasız ve Kadın Hakları konusunda herkes sessiz. İşler şimdi de pek iyi gitmese bile talk show programlarında erkeklerin bir kadına bu kadar saygısızlık yapacak cesaretlerinin olmadığını düşünüyorum. Teknolojinin gelişmesi ile sosyal medyanın kullanımının artması sayesinde bu tarz konulara tepkiler çığ gibi büyüyor. Pamela, A Love Story ünlü bir kadının hayat hikayesini anlatmasının yanı sıra bir kadının değersizleştirilmesi ve insanların önyargılarını gösteren değişik bir belgeseldi.
Pamela: A Love Story