Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri Nuevo Orden: Kaosun Vadettiği (İKSV Özel)

Nuevo Orden: Kaosun Vadettiği (İKSV Özel)

Yazar: Denys Onal

Nuevo Orden: Kaosun Vadettiği (İKSV Özel)

Gözlerimizin önüne serilen acınası gerçek mi demeli buna? Yoksa bu bir yanılgı mı kaosun getireceği?

Korkunç gerçeklerle yüzleşmekteyiz değil mi, yıllardır sonu gelmeyen? Sovyet Rusya’sı işledi zihnimize bir şeytanın tohumu gibi. Sanki kayboluyoruz değişen dünyanın içinde bu filmin adeta bize anlatmayı dilediği gibi. Soğuk bir gerçek; acı, kan bir arada. Belki kurtulabiliriz bu değişen düzenden kaçarsak. Fakat nereye kaçmalıyız? Sadece sefalet tutabilir bizi hayatta. Tutunduğumuz bu dünyada…

Nedir bu kaos yaşanan? İzlerken sordunuz mu kendinize? Belki bir Anti-Rus Propaganda belki de bir alternatif gerçeklikte bulduk kendimizi ekran başında. Ürpertmiyor mu sizi de kaldığınız hücre? Az da olsa kalan iffetinizi korumaya çabalarken? Ne bir faşist ne de komünist propaganda olmasını amaçlamış direktör Michel Franco bu filmin bakış açısını daraltmaktan korktuğundan.

Bu film benim son filmim 40. İstanbul Film Festivali’nde. Düşünüyorum da acaba acı mıdır böylesine kaotik bir filmle bitirmek bu senenin mucizesini. Belki de gittiğimiz yere dair bir ipucu edasındaydı bu film. Kaçarız ama saklanamayız ne de olsa kaçınılmaz sondan.

Bu filmde bahsi geçen durum önceden üzerine yazığım filmler kadar teknik değil fakat sosyolojik mevzulara parmak basmış direktör, Michel Franco. Yeni düzenin adeta kara delikmişçesine bizi çeken kudretine kapıldık gidiyoruz kendimizi. Firene basan yok bizlerden, kurtuluşu arıyoruz; yıllardır kulaklarımıza fısıldanan ütopyayı arıyoruz hala.

Korku mu kapladı içimizi? Sevgili okurlar, siz ve ben biriz bu noktada. Belki de hepimiz arıyoruzdur tutunacak sağlam bir kaya battığımız bu çukurundan kurtaracak bizi. Nedir peki bu yol izlememiz gereken, diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Cezbetmiyor mu sizi de ayaklanıp çıkmak arabaların üzerine, kullanarak yüzyıllardır biriktirdiği bu enerjiyi insanlığın itaat yolunda? Ben cezbedildim empatiden yoksun alternatif benliğim tarafından, hiç şüphesiz.

Bu filmde ne anlatılmıştı bize bir kafa yoralım isterseniz. Kapitalizmin en iyi alternatif olduğu mu, yoksa bu “yeni düzenin” acılara karşın sonunda galip gelmeye yıllardır yüz tutmuş olduğu mu? Bu film iki şekilde yorumlanabilir eğer gitmeye yeltenirsek benim naçizane bakış açım üzerinden.

Şu noktada, önceki yazılarımda değinmemiş olduğum bir konuya daha parmak basmak istiyorum. Bu konu edebiyat, tiyatro, film gibi sanat dallarının incelemeleri yapılırken sıkça göz önünde bulundurulmakta. Sebebi ise, bana sorarsanız, dünyada süregelen değişimin geçmişteki düzeni sorgulayışı olmalı.

Bahsettiğim konu, sınıf farkı ve “farklı sınıflara” mensup kimselerin sanatta nasıl ifade edildiği. Örneğin farklı eserlerde kimi gruplarla özdeşleştirilen kişiler bir takım tipik davranışlar sergileyip benzer fikirler ortaya atıyorlar mı? Başka bir değişle bu belli gruplara mensup kimseler tiplemeler üzerinden mi ifade ediliyorlar, öyle ise nasıl bir “tipleme” bu?

Yeni Düzen (2020) filminde Marta (Monica del Carmen) adlı karakterin yaşı kendisine yakın olan Rebeca (Lisa Owen) karakterinden ne kadar farklı davrandığını fark etmiş olmalısınız. Bu farklı davranışlar, her ne kadar karakterlerin yaşayışları ve yetiştiriliş biçimlerinden türese de bazen insan sormadan edemiyor; acaba tüm bu farklı filmlerdeki “benzer karakterler” belli bir formül ile mi yaratılıyor seyirciyi “boşlukta bırakmamak” için, diye. Eğer durum bu ise, açıklaması çok da karmaşık değil.

İnsanlar, kendilerini aşına oldukları ortamlarda daha güvende hissederler. Aynı ifade tanıdıkları kişilerin yanında olmaları durumunda da geçerlidir.

Farklı filmlerde benzer “statülerdeki” insanların benzer davranışlar sergilediğini izleyicide bir güven duygusu uyandırmak için bize gösteriyor olsa gerek farklı direktörler öyleyse. Az önce bahsetmiş olduğumun haricinde, filmde izleyiciye konuşan başka noktalar da vardı elbet. Sokağa çıkma yasakları ve yiyecek kuyrukları geçtiğimiz 2020 senesinde dünyanın dört bir yanında insanların karşı karşıya kaldığı zorluklar oldu. Filmin çıktığı tarih (10 Eylül 2020) de göz önünde bulundurulursa, yaşadığımız birçok gerçekliğin farklı koşullar ve çaplarda gözlerimizin önüne serildiğini söylemek mümkün.

Fakat belirtmekte fayda var ki bu bahsi geçen alternatif gerçeklikle, direktör (Michel Franco) bizlere, bir pandemide olduğu gibi doğanın insanlara boyun eğdirişini değil, insanların -beraber hareket etmeleri durumunda- insanlık üzerine uygulayabilecekleri yıkıcı gücü göstermiştir. Zaten halihazırda sallantılı olan Güney Amerika Kıtasındaki güç dengelerinin ve vermiş olabileceği ilhamla bizlere adaletsizliği düzeltirken başka bir adaletsizlikle karşı karşıya kalabileceğimiz mesajını vermeye çalışmıştır direktörümüz.

Yıkımı, insanlığın üzerine insanlığın getireceği teorisi çok da olağandışı olmasa da yıkımın gelme sebebinin sosyal adaletsizliklerden türeyerek farklı bir diktatörlüğe dönmesi sanki yeni düzene geçişte yaşanan sancılı süreçten sağ çıkmayı imkânsız kılarmış gibi bu eserde. Ya da belki de en kötü alternatifte bile, ucu açık biten bu filmde, bu sürecin devamında atılacak [veya attırılacak] bir dizi adım da olacaktır.

Peki, eğer Karl Marx’ın “Sınıflar arası çatışma proletarya diktatörlüğünü kaçınılmaz kılar.” sözü ile yola çıkarsak, bu kaotik ortamla karşı karşıya kalmamak için bir nevi eski çağların romantizminden arındırılmış bir Robin Hood gibi davranmaktan kaçınıp evlerimizde oturarak bize bahşedilen her illete şükür mü etmeliyiz, diye sormadan da edemiyor insan kendine.

Nuevo Orden: Kaosun Vadettiği (İKSV Özel)

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...