Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri Nightmare Alley: Her Şeyden Bir Tutam

Nightmare Alley: Her Şeyden Bir Tutam

Yazar: Sadık Dişli

Nightmare Alley: Her Şeyden Bir Tutam

Klasikler arasına adını yazdırmayı başarmış 1947 yapımı Nightmare Alley’nin, Del Toro imzalı merakla beklenen remake’ine diğer ülkelere kıyasla oldukça geç olsa da sonunda kavuşmuş durumdayız. 2021 yapımı Nightmare Alley ise adeta bir yıldızlar kadrosu. Film, içerisinde Bradley Cooper, Cate Blanchett, Rooney Mara, Toni Collette, Ron Perlman ve Willem Dafoe gibi parıldayan oyuncuları barındırıyor. Guillermo del Toro ise hem yönetmenlik koltuğunda oturuyor hem de filmin senaryosunu kaleme alıyor.

Filmimizin konusu oldukça tanıdık. Bizlere haliyle noir esintileri sunuyor; 47 yapımı filmi izleyenler kolaylıkla hatırlayacaklardır. Bradley Cooper’ın canlandırdığı Stan, kendisini hayata sıfırdan başlamış bir şekilde bir sirkin ortasında buluyor. Burada çalışmaya başlayan Stan, medyum şovlarına katılıyor ve bu alanda kendini geliştiriyor. Sirkin dışına Rooney Mara’nın canlandırdığı Molly ile beraber çıkıp daha büyük adımlar atan Stan bu dolandırıcılığına devam eder. Onu ise Cate Blanchett’in canlandırdığı Dr. Lilith ve vermesi gereken daha büyük dolandırıcılık sınavları beklemektedir.

Açıkçası orijinal Alley; ağır psikolojik etmenleri içeren, savaşın buhranlarını barındıran, film noir nedir dendiğinde cevap olarak gösterilebilecek kült bir yapımdı. Yıllar sonra remake kervanına katılan bu film için del Toro gibi bir isim ancak bizi bu kadar heyecanlandırabilirdi. Filmden yayınlanan fragmanlar, görüntüler leziz duruyordu ve filmin prodüksiyonu şahane gözüküyordu. Ancak filmin pazarlamasının oldukça başarısız bir şekilde yapılmış olması, eleştirmenlerin orta şekerli görüşleri ve gişede sert çakılışı filmi daha izlemeden endişelenmemize yetti de arttı bile. Böylesine ışıldayan bir potansiyelin parlayamayacak olması çok üzücü bir durum olacaktı. İncelememize geçmeden önce de belirtebileceğim ise, filmin gerçekten sınıfta kalmış olması. Endişelerimin hepsi teker teker doğrulanmış oldu.

Del Toro, bizlere o kadar kafası karışık, o kadar kendini kaybetmiş, ne sunduğunu bilemeyen bir film çekmiş ki hayretler içerisinde izledim. Film arasında kendimden şüphe ettim ve IMDb’ye tekrar göz attım bu filmin yönetmenlik koltuğunda gerçekten del Toro mu oturuyor diye. Sanki karşımızda onun stiline öykünen deneyimsiz bir yönetmen varmış gibiydi. Film tam olarak iki buçuk saat gibi bir süreye sahip, lakin hikâyenin içerdiği olay örgüleri o kadar dengesiz sunulmuş ki bizlere, film boyunca bazı konuların uzun sürmesinden sıkılabiliyoruz, bazı konuların da ne kadar çabuk bağlandığına şaşırabiliyoruz. Muazzam prodüksiyonun yardımıyla geçmişe dönüp, orijinal hikâyenin barındırdığı filmde noir esintileriyle keyifli vakit geçirebilsek de, böylesine potansiyel taşıyan bir filmin daha azıyla yetinmesine şahit olmak açıkçası çok da iyi bir deneyim değildi.

Klasikleşmiş uyarımızı yapalım; yazımızın bundan sonraki kısmı filme dair spoilerlar içerecek. Spoiler yemek istemiyorsanız yazımızın son paragrafına bakabilirsiniz.

Filmin başında Stan’in bir adamı ve bir evi yangına verişini izliyoruz, bu adam onun babası. Daha sonra da onun bir trene binişini ve sirke gelişini görüyoruz. Film boyunca del Toro, Stan’in geçmişindeki yaralara pas atıyor, bunları bize gösteriyor fakat altını doldurmuyor. Filmin sonuna kadar yabancı bir adamın dolandırıcılık ile beraber yükselişini ve düşüşünü görüyoruz. Yazımızın başlarında bahsetmiştim, filmin olay örgüsü gerçekten de çok amatörce duruyor. Nightmare Alley’nin giriş kısmı gerçekten de bir saate yakın sürüyor. Bu sürenin sonlarında gerçekten sıkıldığımı hissettim. Daha sonrasında da bir zaman atlamasına şahit oluyoruz ve hızlıca gelişme ve sonuç bölümüyle filmimizi kapatıyoruz. Guillermo del Toro’nun son yönettiği yapımın Shape of Water gibi ödül avcısı bir yapım olduğunu da düşününce, çıkan bu yapıma hayret etmemek mümkün değil.

Nightmare Alley, birbirleri ile sadece çıkar ilişkisi kuran, birbirlerine güveni olmayan, ihanetlerin kol gezdiği noir ortamı çok güzel şekilde tanıtabilmiş. Stan’in filmin sonunda bir ‘geek’e dönüşmesinin hikâyesini bizlere gösteren bir yapımdı. Del Toro bunların hiçbirini bozmamış olsa da filme kendinden bir şeyler katamamış. Üstelik bunu yapmaya çalışırken de hikâyeyi sündürmüş ve filmin süresini de uzatmış. Böylesine güçlü bir oyuncu kadrosundan verim alamamış. Alley’nin oyuncu kadrosuyla ödül törenlerinde kendinden bahsettirmesini beklemiş olsak da, film sonrası hatırlayabildiğim tek oyunculuk performansı filmin sonunda Bradley Cooper’ın geek’e dönüştüğü anı sindirememesiydi. Cate Blanchett ve Willem Dafoe da, ellerindeki senaryodan fazlasını sunmayı başaramamış. Nightmare Alley’nin ismini duyuracağı noktalar ise, kesinlikle set prodüksiyonu olmuş. Filmin görselliği, bizi hiç bir zaman göremeyeceğimiz zamanlara doğru götürmeyi sağlamayı başarabilmiş.

Toparlamak gerekirse; Nightmare Alley, bizlere orijinal filmin değerini tekrardan hatırlatan, Guillermo del Toro gibi bir ustanın kendi yeteneğinden oldukça uzakta durduğu, beklentileri tam olarak karşılayamayan bir film olmuş. Filmin barındırdığı yıldızlar kadrosu, alışkın olduğumuz performansların ötesine geçmeyi başaramamış ve del Toro bu konuda da verim almakta zorlanmış. 2021 yapımı bu film, orijinal versiyonundan daha fazla etmen barındırmıyor. Benim sizlere önerim, oldukça pahalı fiyatlar sunan sinema salonlarına gitmeniz yerine, 1947’de yapılmış orijinal versiyonunu izlemeniz. Çünkü Nightmare Alley, parasına değecek filmler kategorisinde bulunabilecek bir yapım olmaktan oldukça uzak.

Nightmare Alley: Her Şeyden Bir Tutam

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...