Motherland: Her şey Vatan İçin! Mi?
CPH:DOX 2023’te birincilik kazanan Motherland, 27. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde dikkatimi çeken bir yapım oldu. Hanna Badziaka ve Alexander Mihalkovich‘in ağır ilerleyen 92 dakikalık sarsıcı belgeseli iki farklı hayatı ortak bir konu üzerinde farklı şekillerde ele alıyor. Zorunlu askerlik hizmetine başlayan bir genç ve askerlik sırasında ölen oğlu için adalet arayan bir anne. Putin sempatizanı Aleksandr Lukashenko’nun 2020 yılında tartışmalı bir şekilde yeniden seçilmesinin ardından Belarus’ta huzursuzluk artarken, film şiddet kültürünün toplumunun geneline, özellikle de polis ve askerlere nasıl yansıdığını gözler önüne seriyor.
Rütbeliler tarafından yeni askerlere uygulanan sistematik psikolojik ve fiziksel istismarlar çığ gibi büyürken Belarus ordusunun zorbalıkları sivil topluma da işliyor ve bazı durumlarda Svetlana’nın oğlu Sasha’da olduğu gibi ölümle sonuçlanabiliyor. Asılmış olarak bulunan Sasha’nın ölümü intihar olarak sınıflandırılsa da vücudundaki morluk ve izler olayın tam tersini söylüyor. Bir annenin kendisi gibi diğer kederli ailelere yaptığı ziyaretleri üzücü bir şekilde takip ediyoruz. Svetlana’nın filmdeki rolü tek bir konuyu takip ettiği için araştırmacı bir yapıya sahip bir şekilde ilerliyor. Svetlana, insanlarla konuşarak kamuoyu ve yetkililere bu olayı kabul etme çağrısında bulunuyor ancak bölgedeki diğer pek çok şey gibi onun ilerlemesi de mevcut otoriteye karşı mücadele nedeniyle siliniyor. Svetlana yıllardır kendini Sasha’ya şiddet uygulayan sorumluları yargılamaya adasa da başarılı olamıyor. Bu annenin, darp edilerek ölen oğlunun davasına hiçbir suçlama getirilmeyeceğini resmî olarak belirten bir mektubu okuduğunu gördüğümüzde yıkıcı bir sahneye tanık oluyoruz.
Bir diğer taraftaysa zorunlu askerlik emrini almış ve yakın arkadaşlarından farklı olarak askerden kaçmamaya karar veren genç bir vatandaş Nikita duruyor. Ayrıca Nikita’nın bu askerlik eğitiminin tıpkı kendi döneminde olduğu gibi oğluna disiplin öğreteceğine inanan bir babası da var. Burada yaşlı ve genç nesil arasındaki uçurum gösterilmiş. Askerler topluma geri dönmeden önce, otoriteye boyun eğmenin kaçınılmaz bir gerçek olduğunu zor yollardan anlıyorlar. Aylar geçtikçe Nikita, arkadaşlarından giderek uzaklaşıyor ve asıl çarpıcı olan şey Nikita’nın seçim yüzünden ülke çapında protestolar başladığında “onlar ve biz” tanımına hızlıca itildiğidir. Nikita nihayet eve döndüğünde, bu deneyimden dolayı kendisini sorgular bir halde bulacaktır.
Tıpkı Rusya gibi Belarus’ta ordu içindeki şiddeti normalleştirmek için, silahlı kuvvetlerin askeri güç gösterileri ve geçmişteki zaferleri kutlamak, vatanın ve ordunun her şeyin üstünde olduğuna dair sembolik bir rol üstlenerek toplum tarafından takdir edilmesini sağlıyor. Ayrıca ordu töreninde coşkuyla söylenen Belarus milli marşının barışçıl sözleri oldukça ironik. Hükümet onaylı şiddet, bu otoritenin vatandaşlar üzerinde korku yaratma ve yönlendirme aracına dönüşüyor. Bazı sahnelerde sokaklardaki şiddet derin bir ayrıntıyla yansıtılmış. Yine de yönetmenlerin bu yaklaşımı zaman zaman bir röportajdan öteye geçemiyor. Bazen çekim açılarının da çok sırıtmasa da fazla amatör gözüktüğünü söylemeyelim. Filmde kullanılan koyu renk paleti ve uğultulu ses tasarımı, bu kasvetli baskıcı rejimin atmosferini destekliyor. Ayrıca sigara içen insanların uzun, statik çekimleri, soluk bakışlar ve yıpranmış eski binalar bu iç karartan havayı daha da derinleştiriyor.
Hanna Badziaka ve Alexander Mihalkovich bu filmde şiddet ve militarist propagandayla dolu ataerkil bir toplumun resmini çiziyor. Motherland sadece bu toplumda yaşayan gençlerin çok yönlü yansımasını değil aynı zamanda adaletsiz ve yozlaşmış bir sistemle mücadele eden insanların zorluklarını gösteren bir film olmuş.
Puan: 7/10
Motherland: Her şey Vatan İçin! Mi?