Anasayfa İncelemeler Lupin: Baba Mirası İntikam (Kısım 2 İncelemesi)

Lupin: Baba Mirası İntikam (Kısım 2 İncelemesi)

Yazar: Eslem Saraçoğlu

Lupin: Baba Mirası İntikam (Kısım 2 İncelemesi)

Netflix’in 8 Ocak’ta izleyiciyle buluşturduğu Lupin arayı fazla uzatmadan devam bölümlerini de geçtiğimiz günlerde yayınladı. Bu yılın en sürükleyici dizileri arasına giren dizi, çok sevilen La Casa De Papel’e olan benzerliği ile de oldukça konuşuldu. İki dizide de akıllıca planlar yapan hırsızlar olması bu dizileri daha da ilgi çekici hale getiriyor. Lupin’in ayrıcalığı ise hikâyenin bir Fransız romanından esinlenerek oluşturulmuş olması hatta daha da derine inersek o romanın esinlendiği gerçek bir hikâyede bulunuyor. Şöyle ki Fransız yazar Maurice Leblanc keskin bir mizah anlayışı bulunan ünlü hırsız Marius Jacob’tan esinlenerek Arsène Lupin karakterini ortaya çıkarıyor ve bu karakter ile günümüzde hala popüler olan polisiye roman serisine imza atıyor. Hatta Peyami Safa’nın da Maurice Leblanc’ın karakteri Arsène Lupin’den esinlenerek Cingöz Recai karakterini oluşturduğu söyleniyor. Rivayetleri bir kenara bırakıp diziye dönecek olursak ilk kısımdan kısaca bahsetmem gerekiyor. Senegal’den Fransa’ya göç eden siyahi bir babayla oğlu Assane (Omar Sy) zengin bir ailenin yanında çalışmaya başlıyor. Tabii Paris’te o zamanlar ırkçılık hat safhada gerçi günümüzde de tam olarak aşılabilmiş bir mesele değil ama o zamanlar durum gerçekten kötü. Pellegriniler ise zengin ama oldukça karışık ilişkileri bulunan bir aile, neticede Assane henüz çocukken babası, Pellegrini ailesi tarafından iftiraya uğruyor ve hapishanede intihar ediyor. Babasından hiçbir zaman şüphe duymayan Assane ise ondan geriye kalan tek şey olan Arsène Lupin kitabını okudukça okuyor ve gün geldiğinde babasının intikamını Lupin karakteri gibi akıllıca planlar yaparak almaya karar veriyor. Louvre Müzesi’ndeki sahneler tam La Casa De Papel’i anımsatıyordu, planlar güzelce işliyordu ancak beklenmeyen değişkenlerle olaylar içinden çıkılmaz bir hal almaya başlamıştı. İlk kısmın sonunda eski karısı Claire ve oğlu Raoul ile hayatını bir günlüğüne de olsa telafi etmeye çalışan Assane’ın içerisine düştüğü durumla kapanış yapmıştık.

İkinci kısım tam olarak kaldığı yerden devam ederek Normandiya’da başladı, Raoul kaçırılmış, Claire çıldırmış, Assane ise ne yapacağını şaşırmış durumda. Bu noktada bizim geçen kısım görmediğimiz bir ayrıntıyı veriyorlar, Arsène Lupin kitaplarını çok iyi bilen bir dedektif olan Youssef, Assane’a geçen kısımdan beri takıntılıydı. Kimseye kendini inandıramasa da onu yakalamayı aklına koymuştu, biz görmeden Assane ve ailesinin olduğu trene o da binmiş. Aynı Lupin karakteri gibi planlayarak Assane’ın hayatına girdi ikinci kısım bu hareketle başladıktan sonra La Casa De Papel’deki dedektif Raquel gibi Youssef de hırsızın tarafına geçer mi diye aklımdan geçmedi desem yalan olur…

İlk bölümde Bourneville kasabasına giderlerken Youssef sözde karısına haber vermek için telefon kullanması gerektiğini söyledi ve meydandaki dükkâna uğrayarak telefonla konuştu. Arabaya bindiklerinde ise cep telefonu çalışıyordu hatta mesaj geldi. Assane şüphelensin diye bilerek yapılan bir mantık hatasıysa sıkıntı yok ama diğer türlü tutarsız bir ikilem olmuş. Assane zaten adamın kimliğine kadar almış, polis olduğunu ortaya çıkarmış, onu da nasıl başardı anlamadım, Youssef’in kötü bir dedektif olduğunu düşünmüyorum demek ki Assane gerçekten başarılı bir hırsızmış. Köşkteki sahnelere gelecek olursak eski dedektif filmlerine atıfta bulunurcasına çekilmiş sahneler vardı. Leonard karakterini canlandıran Adama Niane’in oyunculuğunu çok beğendiğim bu kısımda çok daha ön plandaydı, tabii karakteri sinir bozucuydu ona bir şey diyemeyeceğim… Köşkteki dövüş sahnesinde görüntüleri çok beğendiğim halde sesi hiç beğenmemiştim ancak devamında gelen geçmişle günümüzün hayal kırıklığını birleştirmeleri o kadar güzel olmuş ki uzun zamandır gördüğüm en iyi eş zamanlı duygu aktarımıydı. Neredeyse bütün bölümler geçmişle şu anı eş zamanlamışlar ama en anlamlısı kesinlikle 1. bölümün sonundakiydi.

Bu tarz aksiyonu yüksek yapımlarda devamlılık hataları göz ardı edilebilir durumda oluyor ama ben yine de tamamen hatasız görüntüler izlemeyi tercih ediyorum. Devamlılık ortadan kalktığında görüntü bana tamamen sahte geliyor. Bir de mantık hataları varsa yapım gözümden istemsizce düşmeye başlıyor. Mesela 2. bölümde Belkacem bir sürü arabanın geçtiği yolda ateş ediyor, sivillerin olduğu bir yerde polis ateş etmeyi göze alamaz. Eğer böyle bir sahne çekilecektiyse etraftaki arabaları trafikten çekmeleri gerekiyordu, ateş etme sahnesinden sonra araba bomboş yolda gitti keşke baştan itibaren yol boş olsaymış. Yine aynı bölümde Youssef, Raoul’ü bagajdan kurtarıp kucağına alıyor ve kaçıyorlar, plan değiştiğinde ise bagaj kapısının kapalı olduğunu görüyoruz. Assane geldiğinde bagaj kapalı olmalı o yüzden kapatmışlar ama bunu akışta vermek zorundasınız. Ya kapı kendiliğinden kapanacak ya Youssef kapatacak ama biz o sahneyi mutlaka göreceğiz. Yine ilerleyen bölümlerde Assane’ın oteldeki kılık değiştirmesi çok yetersizdi sadece diş ve bıyık, ülkede en çok aranan insan için fazla cesaretli bir davranış olmuş.  Bu şekilde ufak tefek hatalar vardı onlarda dizinin heyecanıyla arada kaynayıp gidiyor.

İlk iki bölümden sonra dizi durgunlaşıyor o yüzden ben 3. bölümü pek sevemedim, Assane ile Juliette arasındaki bağ tam olarak hangi boyutta anlaşılmıyor, o yüzden aralarında geçen diyalogları bile çok samimi karşılayamıyorum. Juliette’in Assane’a karşı bir şeyler hissettiğinden şüphem yok ancak Assane konusunda bir şey söyleyemiyorum. Claire ile olan hikayeleri bana çok daha güzel geliyor. Bölümde Juliette ile ilgili çözülmeler var, gerekli ama sıkıcı bir bölümdü açıkçası. Assane, Juliette’i sadece intikam için mi kullanıyor yoksa onun içinde de kalan gerçekçi duygular var mı? Aslında Benjamin ile yaptığı telefon konuşması ve sonrasında Assane ile Juliette’in nehir kenarında buluşması bir şeyler olduğuna bizi inandırır nitelikte olmuş ancak ben yine de tam olarak inanmış değilim. Sonuçta Assane kibar hırsız, 5. bölümün sonunda çalan Jacques Dutronc – Gentleman Cambrioleur parçasında da söylediği gibi eğer bir kadının eşyasını çalarsa yerine çiçek verecek kadar düşünceli bir hırsızdan bahsediyoruz. O yüzden Juliette’e olan davranışları bana telafiden ibaretmiş gibi geliyor.

Sıkıcı bir bölümün ardından beklenen aksiyonu 4. Bölümde buluyoruz, güzel bir hırsız polis bölümüydü, sahnelerin Paris’in yeraltı şehrinde geçiyor olması ise bölümü çok daha ilgi çekici hale getirmiş. Dizinin şehri tanıtan bir tarafı da var. Önemli müzeler ve tarihi yerleri iki kısımda da bolca kullanmayı ihmal etmemişler.

Final bölümüne geldiğimizde ise Théâtre du Châtelet sahneleri bizi karşılıyor, 1911 yılında diziye konu olan kitabın ilk tiyatro uyarlaması burada yapılmış. Hem çok güzel bir mimarisi var hem de dizi için anlamlı bir mekân seçimi olmuş. Paris görüntüleri ile dizi benden ekstra puan kazanmış olsa da ilk kısma göre çok daha sakin bir sezondu. Kötülerin sonu gelirken Assane ve Benjamin delilleri herkese değil gereken kişilere ulaştırmayı tercih ediyorlar. Oysaki ekran başındaki herkes bir klişe olarak kötü adamların herkese rezil oldukları sahneyi görmeyi bekliyordu. Bizi yanıltıp asil bir davranışla işi bitirdiler. Gerçi bitirdiler mi onu da tam olarak bilmiyoruz. Sonuçta Pellegrini sıkı bağlantıları olan bir isim, tutuklansa da anında serbest kalmanın bir yolunu bulabilir. Kendi itirafından sonra da hala serbest kalıyorsa onu bitirebilmek için daha ne yapılabilir bilmiyorum.

Assane’ın Pellegrini ile olan münasebeti geçmişten gelen intikam duygusuna dayanıyordu. Önümüzdeki kısım Pellegrini gerçekten tutuklanmış olursa başka bir hırsızlık hikayesine geçilebilir bu da zorla uzatılmış senaryo havası verebilir. Çünkü zaten en güçlü hikâye babasının intikamını aldığı hikayeydi. Bundan sonra kendine bulduğu düşmanlar izleyici için yetersiz kalabilir. Belki de Juliette babasının yaptıklarını devam ettirecek, hiç belli olmaz. İçimden bir ses Pellegrini ailesi önümüzdeki kısım yine bizi bekleyecek diyor. Bundan sonraki senaryo dizinin ömrünü ve kalitesini belirleyecek. 3. kısımda görüşmek üzere…

Lupin: Baba Mirası İntikam (Kısım 2 İncelemesi)

Eslem Saraçoğlu’nun Diğer Yazıları İçin Tıklayın.

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...