Rusya soğuğunu sunduğu güçlü dramla içinize işleyen bir Andrey Zvyagintsev filmi Loveless, aynı zamanda çağımızın zehri olan içi boş evlilikleri ve aldatmaları da bu güçlü hikayesiyle birlikte başarılı bir şekilde sunuyor.
Boşanmak üzere olan bir çiftin çocuğu olan Alyosha; asosyal, fazla arkadaşı olmayan yalnız bir çocuktur. Tüm bunların yanında ebeveynlerinden de sevgi göremeyen Alyosha, bir gece boşanmak üzere olan ebeveynlerinin tartışırken onu istemediğini öğrenir. Zaten sevgisiz bir evde büyüyen Alyosha’nın üstüne bu tartışmaya şahit olması da çocuğun tüm dünyasını yıkar belki de. Bu kadar sevgisizlik bir çocuğun kaldırabileceği bir yük değil gerçekten. Annesinin sürekli telefonuyla, sosyal medya hesaplarıyla ilgileniyor olması ve babasının da evine Alyosha’ya olan tüm ilgisizliği kaçınılmaz sonu getiriyor belki de. Okula gitmek için evden çıkan Alyosha bir daha geri gelmiyor. Asıl dram ise bundan sonra başlıyor. Annesi dahi çocuğunun kaybolduğunu ancak iki gün sonra fark ediyor. Oğullarının kaybolduğunu Boris’e haber veren Zhenya, aynı zamanda polisi de arıyor.
Eve gelen polis, ergenlik dönemlerinde olan çocukların genelde evden kaçtıklarını ve Alyosha’nın da evden kaçtığını, kısa zamanda mutlaka eve döneceğini ya da bulunacağını söyleyerek aileyi rahatlatmaya çalışıyor. Zaten rahat olan Boris, bu açıklamayla daha da rahatlamış olsa da anne Zhenya en başından Alyosha’nın başına kötü bir şey gelmiş olabileceğinden endişe duyuyor.
Birbirini sevmeyen ve aldatan, çoktan birbirinden kopmuş bu çift çocuklarının kaybıyla da artık tamamen ayrılıyor. Bu aşamada Alyosha’yı arama çalışmaları devam ediyor. Alyosha’nın kaybının üzerinden günler geçmesi artık Boris’i de endişelendirmeye başlıyor ve arama çalışmaları hızlanıyor. Arama ekibi, emniyet güçleri, baba Boris, anne Zhenya hatta Zhenya’nın sevgilisi Anton, Alyosha’yı bulmak için ellerinden geleni yapmaya başlıyorlar.
Kayıp Bir Çocuk Hikayesi Üzerinden Sunulan Modern Dünya Resmi
Son ana kadar Alyosha’nın bulunması ümidiyle izlediğimiz film, yavaş bir tempoda olsa da Alyosha’nın arama çalışmalarını ve ayrılmak üzere olan bu çiftin birbirlerine olan nefretini büyük soğukkanlılıkla anlatarak seyirciyi film boyunca gergin tutmayı başarıyor.
Alyosha’nın acı kaybını konu alan film, bu dramın yanında film boyunca göze sokar ve rahatsız edici bir şekilde telefon bağımlılığı ve insanların etrafında olanlara ilgisizliği eleştirisi yapıyor. Bir restoranda geçen sahnede; insanlar ‘selfie’ çekiyor, yemeklerinin fotoğraflarını sosyal medya hesaplarında paylaşıyor ya da sevgilisiyle buluştuğu halde başka birine numarasını verebiliyor. Ya da başka bir sahnede televizyondaki savaş ve kıyım haberlerini insanlar kayıtsız bir şekilde izliyor. Bu eleştirilerin göze sokar halde yapılması seyircilerin bir kısmı tarafından sevilmese de etrafınıza baktığınızda durumun gerçekten filmdeki kadar rahatsız edici hale gelmiş olduğunu görebilirsiniz. Bu anlamda film başarılı bir iş çıkarmış benim gözümde.
Filmin işaret ettiği 21. yüzyıl hastalığı, Zhenya’nın kendine itirafları ve soğukkanlılıkla işlenen aldatma teması, Alyosha’nın kaybıyla birlikte sunulan bu hikayeyle birlikte iç içe geçiyor ve başarılı bir şekilde sunuluyor.
Loveless’tan önceki filmi Leviathan’la zaten gönüllere taht kurmuş yönetmen Andrey Zvyagintsev, Loveless filminde işlediği dram ve absürt şekilde sunduğu 21. yüzyıl eleştirisiyle de tekrar övgüleri topluyor.