Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri Lonely Planet: Fas’ın Güzellikleri Eşliğinde

Lonely Planet: Fas’ın Güzellikleri Eşliğinde

Yazar: Büşra Gül Ovalı

Lonely Planet: Fas’ın Güzellikleri Eşliğinde

2024 yapımı romantik drama filmi Lonely Planet, Susannah Grant’in yönetmenliği ve senaristliğinde hayat buluyor. Başrollerini Laura Dern ve Liam Hemsworth’ün paylaştığı film, izleyiciyi aşk ve kendini keşfetme temalarını içeren duygusal bir yolculuğa davet ediyor. Fas’ın büyüleyici manzaraları eşliğinde geçen hikâye, iki karakterin hem birbirleriyle hem de kendi iç dünyalarıyla yüzleşmelerini konu alıyor. İlk bakışta Lonely Planet duygusal yoğunluk vaat etse de, beklentileri tam olarak karşılayamadığını düşünüyorum. Ancak, görsel anlamda oldukça etkileyici bir şölen sunuyor.

Laura Dern’in canlandırdığı Katherine Loewe, ünlü bir yazar. Üzerinde çalıştığı kitabını bitirmek için ilham arayışıyla Fas’taki yazarlar kampına katılır. Katherine, kampın kendisi için bir inziva olmasını umarken, yazar kız arkadaşına eşlik eden genç bir adamla tanışır. Owen Brophy (Liam Hemsworth) ile beklenmedik arkadaşlıkları etrafında şekillenen hikâye, hem büyülü hem de yıkıcı bir aşk hikayesine dönüşür. Konusu başlangıçta tatlı bir film havası yaratsa da, olay örgüsü ve karakter gelişimi bana oldukça yapay geldi. Laura Dern’in adını görünce büyük bir beklentiyle izlediğim filmde, gelişmemiş karakterler ve oldukça klişe bir olay örgüsüyle karşılaştım.

Laura Dern, karakteri canlandırmak için elinden geleni yapsa da, derinlemesine işlenmemiş ve boşluklarla dolu bir karakteri ne kadar iyi oynayabilir? Katherine’in motivasyonu kitabını bitirmek olarak gösterilirken, onu bu noktaya getiren arka plan olaylarının yüzeysel bir şekilde ele alınması, karakterin derinliğini oldukça zayıflatmış. Benzer şekilde, Liam Hemsworth’ün canlandırdığı Owen karakteri de izleyicinin nefretini kazanmaması için hataların etrafından dikkatlice dolaştırılarak doğru yola ulaştırılmış. Hikâye, klişe olmasını beklediğimiz anlarda kendini etik bir çerçevede yeniden yaratıyor, ancak bu süreç heyecan verici değil; aksine, oldukça bariz ve doğrudan yapılıyor. Sevgilisi Lily’nin başarısına neden öfkelendiğini anlamaya çalışırken, Owen’a karşı bir tepki geliştirmemiz engelleniyor çünkü bu durumda suçlu pozisyonunda olan kişi, Lily (Diana Sivers) olarak gösteriliyor.

Filmin anlatım dili, duygusal yoğunluktan ziyade klişelerin yeniden üretilmesi şeklinde. Kendini keşfetme ve yeniden âşık olma ihtimalleri üzerine kurulu bu hikâyenin amacına tam olarak hizmet ettiğini söylemek zor. Anlatımda aceleci bir tavır var; her şey oldukça hızlı ilerliyor ve bu durum, izleyicinin hikâyeye dahil olma isteğini engelliyor. Fas’ın muhteşem mavilikleri ve hem doğa manzaraları hem de şehir içinde geçen sahneler, adeta bir görsel şölen sunuyor. Filmin anlatımı ne kadar yetersiz kalsa da, bu sahneler hikâyeden bağımsız olarak bile izleyiciyi büyülemeyi başarıyor. Fas’ın doğal güzellikleri, etkileyici çekim açıları ve yerinde kullanılan doğal ışıkla birleşerek, izleyiciyi adeta o anın içine çekiyor. Mekânların büyüleyici atmosferi, adeta bir turizm reklamı gibi izleyiciyi bu egzotik ve renkli diyara gitme konusunda cezbedici bir güç taşıyor. Filmin en güçlü yanı, bu sahnelerin görsel zenginliği ve doğallığı diyebilirim.

Filmin başrol oyuncuları Laura Dern ve Liam Hemsworth, karakterlerine derinlik ve inandırıcılık katma konusunda ellerinden geleni yapmış. Laura Dern, Katherine karakterinin karmaşık duygusal dünyasını güçlü bir şekilde yansıtarak izleyiciyle bir bağ kurmayı başarıyor. Ancak, karakterin senaryoda yeterince derinleştirilmemesi, performansının tam anlamıyla parlamasına engel oluyor. Liam Hemsworth ise Owen karakterine karizmatik bir hava katmaya çalışsa da, zaman zaman oldukça yüzeysel kalıyor. Karakterin ne iş yaptığı, kız arkadaşıyla olan ilişkisi ve Katherine ile kurduğu arkadaşlık bir temele oturmuyor; motivasyonu ekrana eksik yansıyor. İkili arasındaki kimya, hikâyenin eksikliklerini kapatmaya çalışsa da, senaryonun sınırlı yapısı bu çabaların etkili olmasını engelliyor. Ayrıca, ikili arasındaki kimyanın uyumlu olduğunu söylemek zor; oyuncuların performansı, izleyiciye bir bütünlük hissi vermekten uzak kalıyor.

Sonuç olarak, Lonely Planet, görsel olarak etkileyici bir deneyim sunarken derin karakter gelişimi ve sağlam bir hikâye yapısında sınırlı kalıyor. Laura Dern’in adını görünce heyecanlansam da izlediğim film karşısında hayal kırıklığına uğradım. Bütün eksikliklerine rağmen, Fas’ın muhteşem görüntüleri filmden nefret etmeme engel oluyor; izlerken sokaklarında dolaşmak ve keçilerle vakit geçirme isteği içimi kaplıyor. Geçtiğimiz hafta Netflix’te yayımlanan Lonely Planet’e çok fazla beklentiye girmeden, belki de sadece Laura Dern ve Fas için bir şans verilebilir. İyi seyirler!

Lonely Planet: Fas’ın Güzellikleri Eşliğinde

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...