İlk ve Son 2. Sezon: Toksik Aşkın İzleri
2021’de BluTV’de yayımlanan ve büyük beğeni toplayan “İlk ve Son“, ikinci sezonunu tamamladı. Dizinin bu yeni sezonu, farklı bir hikaye ve yenilenen kadrosuyla dikkat çekti. İlk sezonda Deniz ve Barış’ın hikayesi anlatılırken, bu sezon Nilüfer ve Cihan’ın 10 yıllık ilişkisi odakta. Yine zamansal sıçramalarla örülü bir anlatımla toksik ilişkiler ve duygusal çalkantılar işleniyor. İkinci sezonun yönetmenliğini Devrim Yalçın üstleniyor. Senaryo ise yine Hakan Bonomo’ya ait. Görüntü yönetmenliğinde ise Jim Gucciardo’nun imzası var. Başrollerde Hazal Subaşı ve Ulaş Tuna Astepe, Nilüfer ve Cihan karakterlerine hayat veriyor. Kadroda ayrıca Muhammet Uzuner, Sevil Akı, Senan Kara, Neslihan Arslan, Zeynep Yüce ve Naz Göktan gibi isimler yer alıyor. Ayrıca Serhat Kılıç ve Sarp Levendoğlu gibi sürpriz konuk oyuncular da dikkat çekiyor.
Nilüfer ve Cihan’ın 10 yıllık ilişkisini, her bölümde iki farklı zaman diliminde işliyoruz. İlk sezonda olduğu gibi bu ilişkideki ilkleri ve sonları keşfederek hikayede ilerliyoruz. Hikaye kronolojik olarak takip edilmesi zor değil; ancak zaman zaman kafa karıştırıcı olabiliyor. Her bölümün sonunda, bir sonraki zaman aralığına dair ufak ipuçları ve göndermeler dikkat çekiyor. 2014 yılının Temmuz ayında başlayan bu hikaye, 2027 yılının Haziran ayında, başladığı yerde son buluyor.
Çocukluklarından yaralı iki karakter olan Nilüfer ve Cihan, 2014’te tanışıyor. Ancak 2024’e geldiğimizde, tanıştıkları andaki umut dolu hallerinden geriye hiçbir şey kalmamış bir tabloyla karşılaşıyoruz. Birbirlerine hala aşıklar, ama bu sevginin ilişkilerini kurtarmaya yetmediğini gözlerinde açıkça görebiliyoruz. 10 yıllık ilişkilerine parça parça şahit olurken, bu süre zarfında yaşanan kırılmaları, ölümleri, yüzleşmeleri ve vedaları izliyoruz.
Cihan’a “Beni kırmadan sevebilir misin?” diye soran Nilüfer’in, zamanla acı ve yüzleşmelerle şekillenen değişimine tanık oluyoruz. Babasının “Senden adam olmaz!” sözüyle büyüyen ve bu baskıya inat kendine bir çıkış yolu arayan Cihan’ın, depresyonla mücadelesini izliyoruz. Bu inişli çıkışlı hikaye, yalnızca Nilüfer ve Cihan’ın değil, tüm ilişkilerin zaman içinde nasıl evrilebileceğini etkileyici bir şekilde gözler önüne seriyor.
Travmalarla yüzleşmeden ve iyileşmeden yaşanan aşkların nasıl zehirli bir döngüde sıkışıp kaldığına şahit oluyoruz. Cihan’ın öykülerine gelen eleştiriler, aslında dizideki pek çok durumu açıklıyor. Bu eleştirilerin dizide birkaç yerde işlenmesi, izleyicinin ilk sezondan sonra hissettiği o eksik ve yavan tadı da kendi içinde açıklığa kavuşturuyor.
Cihan’ın kendi ve Nilüfer’in hikayesini anlattığı öykülerde eleştiriler şu noktaya odaklanıyor: “Aile ve üzerimizde yarattığı tahribat.” Kahraman, değersizlik hissiyle büyümüş ve bu duygunun etkisiyle her istediğini yapma özgürlüğüne sahip olduğunu zannetmiş biri. Bu durum, izleyicinin karakterle empati kurmasını ya da ona üzülmesini oldukça zorlaştırıyor. Daha da çarpıcı olan, “Bugün bu döngüyü kırmak için ne yapıyorsun?” sorusuna alınan koca bir hiçlik cevabı.
Cihan, yazdığı öykülerdeki kahramanın ta kendisi; sezon boyunca mağduriyetini bir tür “bilet” gibi kullanıyor. Nilüfer ise bu öykülerdeki baş kadın karakter, yaralı-şifacı klişesinin bir stereotipi. Terk edilme ve kaybetme korkusuyla büyümüş, “güçlü kadın” imajıyla Cihan’ı iyileştirmeye çalışan bir figür. Ancak bu, obsesif ve zehirli bir ilişki biçimini acizce aşk olarak yorumlamaktan öteye gitmiyor.
Sezon boyunca bu iki karakterin “Lütfen beni sevin!” çığlığını duyuyoruz. Ancak bu çığlık, onlarla empati kurmamız için yeterli değil; ki dizinin böyle bir amacı da yok. İzlerken kendi hayatlarımızdan parçalar buluyoruz, ama hikayenin bunu estetize etmeden, olduğu gibi vermesi, izleyici ve karakter arasında bir özdeşleşme oluşmasının önüne geçiyor.
İlk sezondan sonra, oyunculuklar yer yer göze batsa da genel anlamda kotarıldığını söylemek mümkün. Hazal Subaşı, özellikle son bölüm dışında karakteriyle bütünleşmiş bir izlenim bırakıyor. Ulaş Tuna Astepe, açılış sahnesindeki yapay ve rahatsız edici oyunculuğuyla eleştiri alsa da karakterin gelişimini izledikçe, performansının hikayeye hizmet ettiğini fark ediyoruz. Genel olarak oyuncu kadrosunun güçlü bir iş çıkardığı söylenebilir.
Nilüfer karakterinde, ilk sezondaki Deniz karakterinde belirgin olan “erkek bakış açısıyla yazılmış kadın” etkisi bu kez daha az hissediliyor. Ancak, karakter gelişiminde hala bazı eksiklikler mevcut. Cihan karakterinin ise daha derinlikli ve düzgün bir şekilde yazıldığı dikkat çekici bir nokta.
Dizinin ikinci sezonunda, bölüm sayısının azlığı ve bazı yılların atlanması, doğrudan hissedilen bir eksiklik yaratıyor. Özellikle karakterlerin geçmişten bugüne uzanan dönüşümünde bazı yılların atlanması, hikaye derinliğini olumsuz etkiliyor. Bu eksiklik, izleyicide karakter gelişimlerinin daha fazla detaylandırılmasını bekleyen bir hayal kırıklığına yol açabilir.
Sinematografisi ve kurgusunun hikayeye kattığı lezzete değinmeden geçmek haksızlık olur. Renk paleti, karakterlerin kırılma noktalarını ve ilişkinin krizlerini vurgulayarak izleme deneyimini üst seviyeye taşıyor. Özellikle geçmiş ve günümüz arasında yapılan zaman atlamalarının kurgu sayesinde kusursuz şekilde ele alınması, izleyicinin hikayeden kopmasını engelliyor. Bu teknik beceri, dizinin yalnızca bir anlatı değil, aynı zamanda görsel bir şölen sunmasını sağlıyor.
İlk ve Son 2. sezonu, ilk sezonla kıyaslandığında bazı eksiklikler ve eleştiriler alsa da, işlediği hikaye ve ele aldığı konu bakımından dikkat çeken bir yapım. Kendi içinde barındırdığı tutarsızlıkları, dizinin bütününe bakınca açıklığa kavuşturduğunu düşünüyorum. Türkiye dizileri arasında, işlediği tema hâlâ taze ve yenilikçi bir yaklaşım sunuyor. Sinema ve dizi tarihimizde sağlıksız ilişkileri güzelleyen birçok yapım bulunurken, İlk ve Son farklı bir ses çıkarıyor. Evet, muazzam bir örnek değil ve eleştiriye açık birçok yönü var, ancak yine de bazı değişimlerin öncüsü olma potansiyelini taşıyor. Toksik ilişkilerin aşk olmadığını bilen ve iyileşmeye niyet eden herkese iyi seyirler dilerim!
Ve tıpkı ilk sezonda olduğu gibi, bir sonraki sezonun ipuçları yine son sahnede karşımıza çıkıyor. Son sahneyi beklemeyi unutmayın!
İlk ve Son 2. Sezon: Toksik Aşkın İzleri