Bridgerton: 19. Yüzyılda Alternatif Bir Birleşik Krallık (İnceleme)
“Grey’s Anatomy” ve “Scandal” dizilerinin yaratıcısı olan Shonda Rhimes bu sefer Netflix gibi bir platformda sunulan “Bridgerton” dizisinin yapımcılığını yapıyor. Dizi Julia Quin’in meşhur Bridgerton kitap serisinin birinci kitabından uyarlanarak yapılmasına rağmen, bir romantik dönem dizisinden beklemeyeceğimiz karakterler ve olaylar izleyiciyi şaşırtan öğeler oluyor. Dizi içerisinde entrika, aşk ve gizem barındırmasının yanı sıra 19. Yüzyılda yaşayan zengin kesimin birbirleriyle ilişkisini ele alıyor. Fakat farklı ve en çok tepki alan tarafı dizinin içerisinde köleliğin zirvede olduğu 19. Yüzyılda siyahi bireylerin topluma entegrasyonu, kraliçenin veya dükün siyahi olması ya da cinsiyetçiliğin bariz bir şekilde ortada olması burada örnek olarak gösterilebilir.
Diziyi genel olarak anlatmak gerekirse, dizinin etrafında döndüğü ve ismini aldığı Bridgerton ailesinin en büyük kızları olan Daphne’nin (Phoebe Dynevor) kendine uygun bir eş bulması amacıyla başlıyor dizi. Fakat dizi ilerledikçe zorluklar ve entrikalar baş gösteriyor. Tabii ki 19. Yüzyıl olduğundan dolayı Daphne’nin hayatının sonuna kadar birlikte olacağı adamı en büyük abisi Anthony (Jonathan Bailey) seçiyor. Ne büyük sürpriz ki Anthony hiç kimseyi kız kardeşine uygun görmüyor ve hepsini geri çeviriyor. Bu uygun eş arayışı devam ederken bir yandan da Lady Whistledown- sosyal medya da 19. Yüzyılın Gossip Girl’ü olarak anılıyor-, bütün üst tabaka ailelerin skandallarını ve olaylarını yazarak ortalığı birbirine katıyor. Spesifik olarak Daphne’nin abisi yüzünden eşsiz kalmasını ele alan bir yazı yazıyor. Bundan sonra bütün annelerin kızlarına almak istedikleri Hastings Dükü (Regé-Jean Page) aynı bir beyaz atlı prens edasıyla Daphne’nin yardımına koşuyor ve aralarında büyük ama yasak bir aşk olarak gösterilen bir bağ oluşuyor.
İçinde entrika var mı? Var. Aşk var mı? Var. Gizem var mı? Var. Cinsellik var mı? O da var. Peki dizide alışılmışın dışında ve eksik veya yanlış olanlar neler.
Diziyi izlediğinizde 19. Yüzyıl Birleşik Krallığında siyahi bireylerin zengin kesimin içerisinde olması dikkat çekiyor. Köleliğin en çok olduğu bu dönemde siyahilerin zengin kısımda olmasını bırakın, bir beyaz bireyle evlenmesi imkansıza yakınken dizinin içerisinde böyle bir durumla karşılaşılması diziyi izlerken izleyiciyi merak içinde bırakıyor. Şahsen dizinin ilk bölümünde siyahi bir kraliçe gördüğümde ne kadar şaşırdığımı ve gerçeklikten ne kadar uzak olduğunu düşündüğümü söyleyebilirim. Ama bir diğer yandan da ırk kapsayıcı bir dizi oluşturmaya çalıştıkları anlaşılıyor. Sadece yapmaya çalışmışlar gibi gözüküyor. Çünkü dizi alternatif ve hayali olan Kral III. George’un siyahi bir kadına âşık olup evlenmesi üzerinden geçiyor. Dizi de bu konuya, bu kral ve kraliçe ilişkisine çok az değiniliyor fakat siyahi karakterlerin birbirlerine “Kraliçe’nin kralla evlenmesinin bizim toplumumuz için yaptıklarına bak” gibi laflar etmesini gözlemliyoruz.
Kısaca madem dizi bu kadar ırkçılık karşıtı bir şekilde kurgulanmış, neden bu konuya daha çok değinilmiyor? Bir diğer yandan ben diziyi inanılmaz şekilde cinsiyetçi buldum. Bu cinsiyetçilik alternatif bir 19. Yüzyıl kadar gözümüze çarpmasa da bir şekilde kendisini gösteriyor. Evlilik çağına gelmiş kadınların el el üstünde koca adaylarını beklemelerinden tutun, kadınların bir adamla evlenmeleri için ailenin en büyük erkeğinin onayına gerek duymalarına kadara hatta kadınların kendi cinsellikleriyle ilgili karanlıkta bırakılmalarına kadar uzanıyor. Bu yüzden dizi akıllarda bir soru bırakıyor: madem dizinin içerisinde alternatif bir zaman ve hayali ilişkiler ve karakterler kullanılıyor ve bu ırkçılık konusu üzerinden işleniyor neden cinsiyetçilik gibi bir konuya daha duyarlı bir şekilde yaklaşılmıyor?
Dizi benim tabirimle hoş ama boş bir dizi, izleyecek hiçbir şeyiniz kalmadıysa veya entrika ve aşk dizilerini hayranlıkla izliyorsanız size uygun bir dizi olacaktır. İzlemesi kolay bir dizi olduğundan bir günde bitirilebilen bir dizi olduğunu da söyleyebilirim. “Bridgerton” dizisinin IMDB puanının 7.4 olması beni hem biraz şaşırttı hem de hiç şaşırtmadı. IMDB sitesinde yorumları okuduğumda da çoğu insanın benimle aynı fikirde olduğunu gördüm. İzlenilir ama sosyal sorunları ele alma konusunda kendisini geliştirebilir. Umarım ikinci sezonda cinsiyetçilik ve klasisizm gibi sorunları daha iyi ele alırlar.
Bridgerton: 19. Yüzyılda Alternatif Bir Birleşik Krallık (İnceleme)
Ayşe Beliz Berkiş’in Diğer Yazıları İçin Tıklayın.