Aftersun: Bu Son Dansımız
2022 yılını özetlememiz gerekirse kesinlikle film ve dizileriyle damga vuran bir yıl olduğunu söyleyebilirim. Bu damga vuran filmlerin başında da Aftersun yer alıyor. Bağımsız sinemadan gelip herkesin gündeminde olmasını sonuna kadar hak eden bir yapım. İskoç yönetmen Charlotte Wells tarafından çekilen filmimizin kadrosunda Normal People’dan tanıdığımız Paul Mescal başrolde ve ona Frankie Corio eşlik ediyor.
Filmimizin genel konusu baba-kız ilişkisini anlatıyor. Film başlarken ise bir kamera kaydının başa sarıldığını, görüntülerin hızlı bir şekilde aktığını görüyoruz. Bu görüntüleri başa saran kişinin Sofie (Frankie Corio) olduğunu sonradan anlıyoruz. Anne ve babasının boşanmasından sonra her sene yazın babası ile tatile giden Sofie ve babası Calum (Paul Mescal)’ın bu tatildeki rotaları Fethiye-Türkiye oluyor. Birbirlerini sürekli kamera ile çekerek o an yaşadıkları anılarını kaydediyorlar.
Başlarda normal bir baba-kız ilişkisi izleyeceğimizi düşünürken derinlerde bu ikili arasında inişli çıkışlı, bulmacalı ve psikolojik bir durumla karşılaşıyoruz. Calum ve Sofie’nin genel olarak iyi anlaştığını, birlikte eğlendiklerini görebiliyoruz. Ayrı evlerde yaşadıkları için birbirlerini çok iyi tanımadıklarını aralarında geçen konuşmalardan anlayabiliyoruz. Calum’ın Sofie’nin bilardo bilmesine şaşırması, Sofie’nin annesi ile olan ilişkisinin detaylarına hakim olmaması ve Sofie’nin bu konuda fazla detay vermek istememesi. Calum’ın maddi sıkıntılar yaşadığını ama buna rağmen kızını mutlu etmek için elinden geleni yapmaya çalıştığını da bazı detaylarda fark edebiliyoruz. Mesela Calum’ın Sofie’ye aldığı deniz gözlüğünün denizde kaybolması ve Sofie’nin pahalı bir güneş gözlüğünü kaybettiği için babasından özür dilemesi.. Filmde canımı en çok yakan sahnelerden biri olan karaoke sahnesinde, Calum Sofie ile birlikte şarkı söylemediği için Sofie’nin sinirlenip “paran yok neden öğretmen tutmaya çalışıyorsun” diye çıkışması. Bunlara rağmen Calum’ın Sofie’ye bir kez olsun sinirlendiğini görmedik. Bu kadar basit ve eskimiş bir hikayeyi daha önce rastlamadığımız bir şekilde anlatan hem baba hem kızının ayrı ayrı duygusal yolculuklarına tanık oluyoruz.
100 dakika süren filmde bu tatilin sonu nereye bağlanacak, Calum’a ya da Sofie’ye bir şey mi olacak diye bekliyorsunuz, bu yüzden de bazı sahnelerde gerilmemek elde değil. Calum karakterinin psikolojik sorunları olduğu mesajını filmin başında alıyoruz. Balkonda sigara içerken değişik bir şekilde dans etmesi, durduk yere tai chi hareketleri yapması aslında hayata tutunma çabasının göstergesi, arada kızından daha çocuk gibi davranması ve film ilerledikçe bu hareketlerinin daha da ön plana çıktığını görüyoruz. Sofie ise çocuk olması gereken yaşta yetişkin gibi davranarak, babasının hep arkasını toplaması, yaşıtlarıyla birlikte vakit geçirmek istememesi onun da travmalarının olduğunu anlıyoruz. Filmin böyle ilerlemesi sinir bozucu olmaya başlıyor bir noktadan sonra. Bence yönetmen Charlotte Wells de tam olarak böyle hissetmemizi istemiş. Her duygu apaçık gösterilseydi, Aftersun bu kadar gündem olmayabilirdi. Çünkü izleyen herkes kendinden bir parça, bir duygu yüklüyor farkında olmadan. Mesela filmi izleyen neredeyse herkesin gözünden kaçmayacak bir görüntü varsa o da
90lar Türkiye’sinin ne kadar güzel olduğu. Çekim sahneleri o kadar iyi ayarlanmış ki Türkiye’nin o yıllarda bambaşka bir ülke olduğu yüzünüze tokat gibi çarpıyor. Tombul efes, murat 131, anadolu kilimi ve Candan Erçetin-Gamsız Hayat şarkısı. Bunların görüp işitmek yüzünüzde istemsiz bir tebessüm oluşturuyor.
Filmde belirsiz, öncesi ve sonrasını bilmediğimiz o kadar çok sahne var ki. Mesela Calum’ın kolu alçılı ne zaman kolunun kırıldığını ve ne hissettiğini hatırlamıyor. Neden küçücük makas ile alçıyı kesmeye çalışıyor ve bunu yaparken kendisini yaralıyor hiçbir şey olmamış gibi kesmeye devam ediyor. Kendisine zarar verebileceğini bu sahnede öngörüyoruz aslında.
Calum ve Sofie’nin annesi birbirlerine hala “seni seviyorum” diyorlar tam olarak neden ayrıldıkları ile ilgili bir konuşma
geçmiyor. Calum durduk yere aynaya tükürüyor, filmde en gerildiğim sahnelerden biri olan Calum’ın gece karanlığında koşar adımlarla denize girmesi ama sonrasında neler olduğunu göremememiz, o gece Calum’ın omzunda yara olması başına ne geldiğini bilmiyoruz. Sofie otel odasına geldiğinde babasını çıplak bir şekilde yatakta uyurken buluyor. Sofie’nin bilardo oynamayı nereden öğrendiği, yetişkinler arasında çocuk değilmiş gibi davranması, aslında çok iyi yüzme biliyorken kendisine güvensizliği gibi nedenlerini ve cevaplarını bulamadığımız çok fazla sahne var. Baba kızın birlikte geçirdikleri tatilin sonlarına doğru Calum’ın davranışlarının daha da dengesizleştiğini görüyoruz. Çünkü içinde bulunduğu depresyon gittikçe kötüleşmeye başlıyor. Sofie doğum gününü kutladıktan sonra yüzünde tebessüm ve üzüntünün aynı anda belirmesi, çünkü bu kızıyla geçireceği son doğum günü olacak. Yatakta otururken hüngür hüngür ağlaması, Sofie’ye kendisini savunmasını öğrenmesi gerektiğini dile getirmesi, her şeyi onunla paylaşmasını istemesi, “önünde uzun bir hayat var” cümleleriyle kızına nasihatler vermesi ile aslında Calum’ın intihar kararını çoktan verdiğini anlıyoruz… Son sahnelerde Calum’ın dans etmek istemesi ama Sofie’nin istememesi babasını ittirmesi aynı zamanda paralel olarak büyümüş Sofie’nin babası ile dans etmesi bizlere Sofie’nin o an babası ile dans etmediği için ne kadar pişman olduğunu hayalinde babası ile dans ederken onu o depresyondan çekip kurtarmak ve onun yanında olmak istediğini görüyoruz. Küçük Sofie olarak o an yaşadığını fark etmeyerek büyüdüğünde bu pişmanlığını zihninde değiştirmeye çalışması o kadar güzel anlatılmış ki.
Normal People’dan tanıdığımız Paul Mescal’ın oyunculuğunu az çok biliyorduk. Aftersun ile oyunculuğunu ne kadar üst düzeye çıkardığını belirtmeden geçemeyeceğim. Sadece bakışları ile içinde bulunduğu duyguyu anlayabiliyorsunuz. Tüm naifliğiyle baba rolünü mükemmel bir oyunculukla canlandırıyor. Film başladığı andan itibaren Frankie Corio ile ilgili düşündüğüm tek şey ne kadar güzel bir çocuk olduğu. Rol yapmasına gerek kalmadan sıkılmadan izleyebilirsiniz Frankie Corio’yu. Paul Mescal ile aralarında o kadar iyi bir dinamik oluşmuş ki. Daha iyi bir çocuk oyuncu düşünemezdim bu film için. Çok başarılı olacağından emin olduğum ilerleyen dönemlerde birçok yapımda izleyeceğimiz bir oyuncu olacaktır kendisi.
Sizlere biraz da filmin görüntü yönetmeni olan Gregory Oke’yi övmek istiyorum. Çünkü 90lı yılları bizlere anca bu kadar güzel bir şekilde hatırlatabilirdi. Gezdikleri yerler ve sahnelerinin açısı, sanki biz kamerayla onları çekiyormuşuz gibi hissetmemizi sağlayan o sahneler. İskoç yönetmen olmasına rağmen Fethiye’ye ait o kadar çok şey barındırıyor ki kendinizi bu filme tamamen ait hissediyorsunuz. Görüntüler kadar Aftersun ile duygusal bağ kurmanızı sağlayan diğer neden ise müzikleri. Queen-Under Pressure, karaoke sahnesinde Sofie’nin R.E.M.-Losing My Religion şarkısını söylemesi ve o can alıcı sahne olan Candan Erçetin-Gamsız Hayat şarkısı eşliğinde masada duran polaroid fotoğrafın gittikçe belirginleşmesi… Bu sahne Aftersun filmi denilince aklıma gelen ilk sahne olacak. Gamsız hayat herkese başka sunar, garip oyunlarını…
Charlotte Wells’in senaryoyu hazırlarken kendi çocukluğundan ve babası ile ilişkisinden ilham aldığını belirtmek isterim. 14 yaşında babasını kaybetmiş ve o da babası ile ilgili hatıralarında birlikte tatile gidip eğlenmelerini “duygusal bir otobiyografi” olarak tanımlıyor. O yüzden Charlotte Wells için Aftersun, bir filmden ziyade anı. Ayrıca kendisinin ilk uzun metraj film denemesi olması ile aldığı ödüllerle ne kadar başarılı bir yönetmen olduğunu bizlere gösterdi. Aftersun, benim uzun süre aşamayacağım bir film oldu. Çok fazla alt metni olduğu için ilk izlemede kaçırılabilecek sahneler olduğunu düşünüyorum o yüzden en az iki kere izlemeniz gerektiğini tavsiye ederim. Başından sonuna sizlere bambaşka duygular yükleyen, kendinizden parçalar bulabileceğiniz mükemmel bir film olmuş. Teşekkürler Charlotte Wells!
Aftersun: Bu Son Dansımız