Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleriMaterialists: Modern Dünyanın Aşk Üçgeni

Materialists: Modern Dünyanın Aşk Üçgeni

Yazar: İpek Turgay Tan
Materialists: Modern Dünyanın Aşk Üçgeni
Materialists: Modern Dünyanın Aşk Üçgeni

Bir süredir kadrosu ve konusu sebebiyle merakla beklenen, bir Celine Song filmi olan Materialists’in basın gösterimi gerçekleşti. Film, 13 Haziran Cuma günü ülkemizde vizyona giriyor. Hemen en başından belirteyim: Eğer alışılagelmiş bir romantik komedi filmi beklentiniz varsa, beklentilerinizi düşürün. Bu film romantik komedi değil; hatta komedi unsuruna dair birkaç gülümseten an dışında hiçbir şey yok. Romantik dramedy türünde diyebileceğimiz bu film, Celine Song’un bir yönetmenlik filmi. Her ne kadar filmin tüm PR’ı romantik komedi izleyecekmişiz gibi yapılsa da filmin ne ritmi, ne olay örgüsü, ne de kurgusu romantik komediye dair bir şey sunmuyor bizlere.

Materialists: Modern Dünyanın Aşk Üçgeni

Başrollerini Dakota Johnson, Chris Evans ve Pedro Pascal’ın paylaştığı Materialists’in konusu kısaca şöyle: Adore isimli flört şirketinde hırslı ve başarılı bir çöpçatan, yani matchmaker, olarak çalışan Lucy, müşterilerine başarılı eşleşmeler vaadederken kendi eşleşmesini mantığı ve kalbi arasında bulmaya çalışıyor.

Celine Song, daha önceki filmi olan Past Lives’tan tanıdık renkler, kadrajlar sunuyor bizlere. Lakin filmin önden gelen fragmanında daha romantik komedi ve daha aşk üçgeni hikâyesine odaklanacakmış gibi bir hissiyat yaratmışken, bu aşk üçgeni Lucy’nin kendi iç çatışmalarında soyutlaşıyor. Yönetmen, Lucy, John (Chris Evans) ve Harry (Pedro Pascal) arasındaki üçgenin çizgilerini asla somutlaştırmıyor. Üçünü bir araya getirmiyor, John ve Harry arasında herhangi bir çatışma yaratmıyor; yalnızca Lucy’ye odaklanıyor.

Materialists: Modern Dünyanın Aşk Üçgeni

Film, prolog-epilog simetrisinde başlayıp bitiyor. Başlangıçta evrendeki ilk evliliğin nasıl gerçekleştiğine dair diyalogsuz bir sahne izliyoruz haliyle, daha sonra Lucy ile tanışıyoruz. Bu evlilik sahnesi mağara insanları tarafından gerçekleşiyor. Bir iş anlaşması gibi gözüken bu sahneden modern dünyaya, New York’a geçiyoruz.

Song, bizlere Lucy’nin karakterini hemen inşa ediyor. İşindeki başarısını, ikili ilişkilerdeki çözüm yollarını, insanları nasıl gözlemlediğini hemen anlıyoruz. Lucy için doğru eşleştirmeleri yapıp dokuz başarılı evlilik hikâyesi yazmak hiç de zor değil; çünkü Lucy tüm özellik kutularına tik atarken arketiplerden faydalanıyor. Bu noktada Celine Song’un arketiplerden yararlanarak filmin açılış sahnesindeki “ilk insanların evliliği” temsili hiç de tesadüf değil. Bizim için tanıdık arketipler, Lucy’nin hayatındaki erkekler üzerinden kuruluyor.

Harry; uzun boylu, yakışıklı, çok zengin, zarif, neredeyse kusursuz bir “unicorn”, yani aslında her kadının hayalindeki ama ulaşılması imkânsız erkek olarak varken; John, fakir (ama gururlu), âşık, 37 yaşında hâlâ ev arkadaşlarıyla yaşayan, yakışıklı bir erkek olarak var. Lucy için dışarıdan bakıldığında Harry onun için doğru kişiyken, eski sevgilisi John ile tekrar karşılaştığında işler onun için biraz karışıyor. Çünkü Lucy’nin dışsal ihtiyacı çok net: para. İçsel ihtiyacı ise: aşk.

Harry’nin New York’u, John’un şehir dışı küçük kasabayı temsil ettiği bariz bir şekilde bize gösteriliyor. Bu iki ihtiyaç şehir-kent, ilk aşk-modern aşk ikilikleri arasında kuruluyor. Lucy, bunu fark ettiğinde seçim yapmakta hiç de zorlanmıyor. Fakat bu noktada filmin sönük ve hikâyesinin sallantıda kaldığını hissettiğimi söylemeliyim. İkinci perdede, ikinci yarıda Harry karakteri çok ani ve kolay bir çözümle kelimenin tam anlamıyla kadrajdan çıkıyor. Haliyle Lucy’nin hayatından da çıkıyor. “Peki aşk bu kadar kolay çözülebilir bir şey miydi?” diye sormadan duramıyoruz yönetmene.

Materialists: Modern Dünyanın Aşk Üçgeni

Kendisini “kötü, materyalist” olarak tanımlayan Lucy için yaptığı seçim gerçekçi durmuyor. İşinde yaşadığı problem onda bir değişim yaratmış gibi sebep verilse de, bu da gerçek bir engel-çözüm ve değişim sebebi değil. Bu noktada filmin senaryo olarak kolay yolu seçtiğini, karaktere engel yaratmakta başarılı olmadığını söylemeliyim.

Zamansal olarak Lucy’nin “Benden nefret ediyorsun ve bana istediklerimi hiçbir zaman veremeyeceksin” demesinden hemen sonra John’u bu kadar sevdiğini anlaması pek de gerçekçi değil. Çünkü olay örgüsünde John’un Lucy için yaptığı hiçbir şey yok. Sevgisini söylemekten, değişim geçirmediğini üstüne basa basa söylemekten hiç çekinmeyen birisi. Harry ise kâğıt üzerinde mükemmel bir erkek. En çok ihtiyaç duyduğumuz sahnelerden birisi maalesef hiç yaşanmıyor. Harry ve John arasında bir çatışma, tartışma, “esas kızı kapma” anı arıyoruz ama yönetmen buna izin vermiyor. Tüm hikâyeyi Lucy’nin iç çatışması üzerinden kuruyor.

Materialists: Modern Dünyanın Aşk Üçgeni

Film, bir yönetmenlik filmi olarak ortalama üstü bir yer edinse de; romantik komedi ve daha çok Pedro Pascal izlemek isteyenler için biraz hayal kırıklığı olacaktır. Yine de beklentilerinizi düşürüp vizyonda izleyebilirsiniz.

Materialists: Modern Dünyanın Aşk Üçgeni

Bunlar da ilginizi çekebilir

1 Yorum:

ARZU ANAFARTA 13/06/2025 - 19:34

👌👏🤗

Yanıtla

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...