Zero Day: (Eski) Başkan De Niro Siber Saldırıya Karşı
Merhabalar! Bu yazıda birlikte Netflix’in yeni mini dizisi Zero Day‘i inceliyoruz.
Özetle şunu söyleyebiliriz: Netflix, The Night Agent’ın yakaladığı başarıyı bir adım öteye taşımak istemiş ve ortaya Zero Day çıkmış. Kâğıt üzerinde kulağa harika gelen bir proje: Robert De Niro başrolde, politik entrika, siber saldırılar, medya manipülasyonu… Bunlar bir araya gelince neler olmuş? Anlatayım:
Dizi, eski ABD Başkanı George Mullen’ın (De Niro) emekliliğini bırakıp devasa bir siber saldırıyı soruşturmaya girişmesini anlatıyor. Fakat hikâye ilerledikçe, hem onun geçmişi hem de zihinsel sağlığı hakkında soru işaretleri doğmaya başlıyor. Bir devlet başkanının geçmişinden gelen hayaletlerle yüzleşmesi, teknoloji çağının tehditleriyle mücadele etmesi ve politik kargaşa içinde yolunu bulmaya çalışması… Evet, biraz karman çorman olmaya başladı sanırım. 🙂
Şimdi, dizinin en büyük artılarından biriyle başlayalım: Robert De Niro. İlk kez bir dizide başrol oynuyor ve bu bile başlı başına heyecan verici bir durum. De Niro’yu uzun uzun izleyebileceğimiz bir iş olması hoşuma gitti. Karakteri George Mullen, güçlü bir lider mi yoksa geçmişinin ağırlığı altında ezilen biri mi? Dizi bu konuda net bir duruş sergilemiyor. Bunu da sevdim açıkçası. Karakterin illa siyah ya da beyaz olmasından çok, o gri alanda gidip gelmesini, zaman zaman aydınlanmasını, bazen de tamamen karanlığa gömülmesini izlemek keyifliydi. Bir yandan tecrübeli, karizmatik bir lider olarak izleyiciye güven verirken, diğer yandan geçmişindeki kararlarla ilgili yaşadığı tereddütler onun insani yönünü ortaya çıkarıyor.
Kadronun diğer oyuncuları da güçlü. Angela Bassett, ABD Başkanı rolünde oldukça etkileyici. Başta kendine güvensiz gelmişti ama zamanla destekledim. 🙂 Jesse Plemons, De Niro’nun sağ kolu olarak sahnelerde yer alıyor. Connie Britton, Lizzy Caplan, Dan Stevens gibi isimler de ekibin diğer önemli parçaları. The Favourite ve Poor Things gibi filmlerle adından sıkça söz ettiren Yorgos Lanthimos’un hayranı olduğum için Jesse Plemons’ı son zamanlarda pek çok projede farklı karakterlerde izleme fırsatım oldu. Burada da onu izlemek keyifliydi. Ancak, bu kadar iyi bir oyuncu kadrosuna rağmen senaryonun onlara yeterince alan açmadığını düşünüyorum. Karakterler derinleşemiyor, ilişkileri tam olarak işlenemiyor ve diyaloglar zaman zaman yapay kalıyor.
Gelelim dizinin teknik yönlerine. Görüntü yönetmeni Paul Cameron’ın işin içinde olması beni heyecanlandıran detaylardan biriydi. Westworld sahnelerinin harika mimarı burada da kendini belli etmiş. Eğer Luther dizisini izlediyseniz, onun da aynı kişinin elinden çıktığını biliyorsunuzdur. Zero Day‘in atmosferi karanlık, kasvetli ve stilize bir yapıya sahip; bu da konusuna oldukça uygun. Görsellik açısından herhangi bir şikayetim yok. Her kare özenle tasarlanmış, ışık kullanımı ve renk paletiyle dizinin dünyasına katkı sağlamış. Yönetmenler Joe Robert Cole ve Lesli Linka Glatter da ellerinden geleni yapmışlar. Ancak ne yazık ki, görsel açıdan ne kadar güçlü olursa olsun, hikâye bazı yerlerde temposuz kalıyor.
Konuların yüzeysel işlenmesi en önemli eksiklerden biri. Siber saldırılar, medya manipülasyonu, siyasi entrikalar gibi inanılmaz ilginç meseleler var ama hiçbirine derinlemesine girilmiyor. Teknoloji devleri, dezenformasyon, iki yüzlü politikacılar… Bunların hepsi dizide var ama arada bir bahsedilip geçilmiş gibi. Dizi, dönemimizin kaotik gündeminden o kadar etkilenmiş ki hangi konuya ağırlık vereceğine karar verememiş gibi hissettiriyor.
Özetlemek gerekirse, Zero Day, Robert De Niro’nun ilk dizi başrolü olması açısından heyecan vericiydi ama çarpıcı ve harika bir dizi olduğunu söylemek zor. Atmosferi güzel, görselliği gücülü ama hikâye temposuz, diyaloglar yapay ve karakterler yeterince derinleşemiyor. Yine de, sadece Robert De Niro’yu izlemek için bile bir şans verilebilir.
Bu arada, dizinin yapımcılarından biri de bizzat De Niro! Bu detayı eklemeden geçmeyelim.
Mısırlar patladıysa yazıyı burada sonlandırıyorum.
İyi seyirler!
Zero Day: (Eski) Başkan De Niro Siber Saldırıya Karşı
