What If…? 3. Sezon: Harcanmış Bir Potansiyel
Bir Marvel yapımının daha sonuna geldik. Geçtiğimiz senelerde ne hikâyeler izledik ama! Bazıları potansiyellerini aştı, bazıları harcandı. Ancak Avengers: Endgame’den sonra MCU eski tadını vermemeye başladı sanki. En azından ben böyle düşünüyorum.
2021 yılında hayatımıza giren What If…? ile birlikte Marvel, yaratıcı olmak adına müthiş bir adım attı. Evrene doğrudan etkisi olmayacak, multiverse (çoklu evren) konseptini bildiğimiz karakterlerle farklı hikâyeler üzerinden anlatacak bir yapıma sahipti. Geçtiğimiz hafta What If…?’in sona ermesiyle Marvel, elinden büyük bir fırsat kaçırmış gibi hissettim. 8 bölümlük üçüncü sezonun ardından beni heyecanlandıran ya da gelişmeleri kucaklayarak karşıladığım bir final olmadı açıkçası. Neyse, eleştiri kısmına geçeceğiz ancak öncesinde kimler var, kimler yok bir konuşalım.
Üçüncü sezonda da Jeffrey Wright, “Uatu/Watcher” olarak her bölümde evlerimize konuk oldu. Simu Liu, Hailee Steinfeld, Wyatt Russell, Chris Hemsworth, Hayley Atwell, Emily VanCamp, Samuel L. Jackson, Tessa Thompson, Kathryn Hahn, Kumail Nanjiani, Dominic Cooper ve James D’Arcy MCU’daki rollerini yeniden canlandırırken Natasha Lyonne ise Byrdie seslendirmesiyle MCU’ya katıldı. Her biri yarım saat süren 8 bölümle Marvel’ın en ilginç işlerinden birine bu şekilde veda etmiş olduk.
Eleştirilmesi ve takdir edilmesi gereken yönlere sahip olan What If…? maalesef vasat, potansiyelini gerçekleştirememiş bir yapım olarak kaldı. İlk sezonu hatırlıyorum da, sekiz bölümde bize ne güzel hikâyeler izletmişti; What If… Doctor Strange Lost His Heart Instead of His Hands?, What If… Ultron Won? ve What If… The Watcher Broke His Oath? en güzel işlenen hikâyelerdi. Sequel (devam) filmlerde olduğu gibi, ikinci sezonuyla birinci sezonun çıtasını yakalayamayan bu potansiyelli dizimiz, üçüncü sezonuyla hak ettiği seviyeye ulaşamadı bence.
Öncelikle değinmek istediğim nokta, kesinlikle Peggy Carter ısrarının artık sıkıcı bir hâl almış olması ve karaktere gereksiz bir sorumluluk yüklenmiş olması. Captain America ile sevilen bir Steve Rogers varken başka türlü Captain’lara ısınamıyoruz haliyle. Bir insanın gelebileceği üst seviyeye asker serumu ile ulaşması gerekirken, finalde Peggy’nin Watcher oluşunu izledik. Gerçekten soruyorum, buna gerek var mıydı? Öte yandan Hayley Atwell’i de buradan tebrik etmek lazım. MCU’daki bağlantısı sayesinde, ne karakterler göz ardı edilmişken kendisinin evrende her zaman bir rolü hazır. İnsan potansiyelinden bahsederken final bölümünde, tabiri caizse herkesin Watcher olması ise hikâye anlatımında kolaya kaçma ve “iyilerin” her zaman kazanması için yapılmış bir hamle oldu. MCU’da hiçbir şey kutsal sayılmazken, her şeyin bu kadar kolay bir şekilde yerle bir edilmesi sorunların başında geliyor. Bazen “kötüler” de kazanmalı ve bunun geri dönüşü olmamalı. Gerçi bu yorumum, Uatu’nun bakış açısına tamamen ters düşüyor ama benim durduğum nokta bu.
Sezon genelinde asıl sorun, sıkıcı hikâyeleri bize izletmiş olması. Eğlendiğim 2 bölüm haricinde, anlamlandıramadığım bölümler de oldu. What If… Howard the Duck Got Hitched? gibi bir bölüme gerçekten ihtiyaç var mıydı? Her şeyin mümkün olduğu bir evrende bir insanın yumurtlaması, benim açımdan en absürt ve en rahatsız edici nokta oldu. Belki bu size çok ufak bir ayrıntı gibi gelebilir, sayın izleyici/okuyucu, ancak herhangi bir şey izlerken mantıklı bir zemine oturmasını tercih ediyorum. Ve insanın yumurtlaması, benim oturtabildiğim bir mantıkta yer almıyor. Konuşan bir ördek bile çok daha kabul edilebilirken, Darcy ve Howard ikilisi sonrasında Byrdie benim için “olmasa da olur” dediğim karakterler arasında yer aldı.
Biraz olumlu konuşacak olursam, What If… Agatha Went to Hollywood üçüncü sezonun açık ara en iyi bölümüydü. Hikâyenin karakterler üzerine oturması, estetik açıdan görsellerin kullanımı ve finaliyle keyifli bir bölüm yapılmış. Birinci bölümün sıkıcılığından sonra adeta ilaç gibi geldi diyebilirim. İkinci sevdiğim bölüm ise, belki size o kadar da keyifli gelmemiş olabilir, ancak What If… The Emergence Destroyed the Earth? bölümüydü. Riri Williams ve Uatu’nun karakterleri için çok önemli bölümlerdi. Depresif bir havaya sahip olsa da bölüm sonunda umudu olması gerektiği gibi aşılamayı başarmıştı. Gökyüzüne yansıtılan Avengers logosunun Quentin Beck’in gördüğü son şey olması ise final için gayet etkileyici bir detaydı.
Finale geri dönecek olursak, yine dostluk ve iyilik kazandı. Herhangi bir sürpriz (twist) olmaksızın, iyi düşünceler, pozitif hisler, mutluluk ve huzur galip geldi. Üç Watcher’ın bir olup beş karakteri etkisiz hâle getirememesi sonrasında izlediğimiz 3v5 Watcher kapışması bile yeterli değildi. Çünkü dört yeni Watcher’ın eklenmesi tamamen anlamsızdı. Dizinin final yaparken sorumluluğu Peggy Carter’a yüklemesi ise başka bir saçmalık olarak öne çıktı. Bu karakterin potansiyelini Agent Carter dizisini keyifle izlerken mi fark edemedim, bilmiyorum. Ancak bir şeyler eksik ve zorlama geldi.
Son olarak şunu eklemek istiyorum: Hulk karakterinin Bruce Banner hikâyesine yedirilememesi ise MCU’nun bir başka ayıbı olarak değerlendirilmeli. Yıllardır farklı Hulk yorumları izledik ve bence bunun en iyi versiyonunu The Avengers filminde gördük. Ancak sonrasında karakterin bir şekilde yok olması, bir başka hayal kırıklığı oldu. Madem bu karakterin ekrana yansıtımı becerilemiyor, o zaman yokmuş gibi davranalım; bu, herkes için daha iyi olur.
Çok sıkıcı bir döngüdeyiz gibi hissediyorum artık. Biliyorum, “sıkıcı” kelimesini bu yazıda çok fazla kullandım. Ancak bir sonraki bölüme heyecanlı bir şekilde geçemedim. Sayısız olasılık arasında nasıl hikâyeler anlatılabileceğini çok iyi gösteren bir yapımda, keyifsiz bölümlerin bu kadar fazla olması kabul edilebilir değil. Epik bölümler izleyebileceğimiz bir yapımken, bu finalle beni tatmin etmeyen hikâyeler izledim. MCU’nun eski günlerine dönmesini diliyorum. Avengers: Infinity War ve Avengers: Endgame fragmanlarını izlerken hissettiğim heyecanı yeniden yaşamak istiyorum ancak o günler çok uzakta gibi görünüyor. Harcanmış bir potansiyel ve vasat bir What If…? dizisini anlatmak için en uygun kelimeler bunlar olacaktır. Bir başka yapımda görüşmek üzere, hoşça kalın!
What If…? 3. Sezon: Harcanmış Bir Potansiyel
1 Yorum:
O kadar doğru bir başlık ki. İlk sezonun çıtası yüksek bir yerde başlamıştı, hala dönüp dönüp eski bölümleri izleyebiliyorum. Sanırım diğer Marvel(Disney?,Online Platformlar? Hollywood?) işlerinde olduğu gibi vizyon sahibi insanlar yerlerini bana ne ya bana taşı koy dediler koydum diyenlere bırakmış. Öyle bir hesapsızlık, öyle bir zeminsizlik.