Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri Uglies: Günümüzün Distopik Versiyonu

Uglies: Günümüzün Distopik Versiyonu

Yazar: Gülcan Zerey

Uglies: Günümüzün Distopik Versiyonu

Her filme ayrı bir bakış açısıyla bakılması gerektiğini biliyoruz ama bence bilim kurgu filmleri hem bakış açımızı hem de hayal gücümüzü zorlayacak yapımlar olarak karşımıza çıkıyor. Scott Westerfeld’in çok satan romanından uyarlanan ve 13 Eylül’de Netflix platformunda yayına giren Uglies filmimiz gibi. Şunu belirtmeden de geçmeyeyim filmimiz bir seriden oluşan kitaplardan birincisi. Filme ve kitap kapağına baktığımda benzer görünüşlerin arandığını söyleyebilirim. Başrole hayat veren isim olarak karşımıza Joey King çıkıyor-ki bence kitap kapağına benzeyen bir görünüşü var- kendisini The Kissing Booth – Türkçe adıyla Delidolu – film serilerinden tanıyorsunuzdur diye düşünüyorum. Chase Stokes adlı diğer oyuncumuzu ise ben daha önce izlediğim hiçbir yapımda görmemiştim ancak kendisini Netflix platformundaki Outer Banks adlı diziden tanıyanlar olacaktır-kendisi dizinin başrolüymüş-.Diğer yandan filmin ana çerçevesinde yer alan Smoke adlı oluşumun kurucusu olarak karşımıza çıkan David adlı karakterimizi canlandıran Keith Powers’ı görüyoruz.  Ancak kendisini The New Edition Story dizisinden tanıyanlar olacaktır. Bunun yanında daha birden fazla tanıdık oyuncuyu görebilirsiniz.

Filmimizin konusu tamimiyle distopik bir toplum fikri etrafında şekilleniyor. Başkahramanımız Tally (Joey King) 16 yaşına giren herkes gibi içinde yaşadığı topluma uyum sağlamak ve dışlanmamak için estetik ameliyat sırasının gelmesini beklemektedir. En yakın arkadaşı olan Peris (Chase Stokes), Tally’den 3 ay önce ameliyat olur ve artık Tally ile olan hatıraları siliktir. Aynı zamanda Smoke denen topluluk hakkında bilgi edinmeye başlayan başkahramanımız birden fazla seçenek karşısında çıkınca karar vermekte ve neye inanacağını belirlemekte ikileme düşecektir.

Distopik bir topluma hayat veren filmimiz izlenebilir kalitede ve konusu olarak ilgi çekebilen bir çerçevede bizlere sunulmuş. Konusu itibariyle ilgi çekici olsa da bazı ana hatların çok altı dolu gelmedi bana- kıyametvari bir dünyadan sonra neden güzeller ve çirkinler diye toplulukların oluşturulmuş olması-. Aslında arkası doldurulmayan birden fazla konu vardı. Mesela neden 16 yaşına geldiklerinde estetik ameliyatı oluyorlar yani neden 16. Aynı zamanda neden her zaman bir parti ortamı var ve sonlara doğru Smoke’daki insanları hücreden çıktıktan sonra binanın içerisinden nasıl çıktılar çünkü en son kapı kapamıştı. Bu şekilde filmde sonrası ve içi doldurulmamış sahneler ve olaylar mevcuttu. Biraz da günümüz dünyasının distopik versiyonu gibi göründü bana ve günümüz dünyasını yansıtan bir film olduğunu düşünüyorum. Bu çerçevede yapılan oyunculuk performansları iyiydi abartılacak bir şey bulamıyorum. Filmimize sahne olan bu distopik dünyadaki teknoloji zamanına ve bulunduğu ortama uyum sağlayarak göze batmaktan kurtulmuş. Kullanılan kıyafetler ve araçlar da aynı şekilde zamanına uyum sağlayan cinsten. Ve şaşırtıcı bir şekilde içi boş olan karakterlere ve diyaloglara rastlamamak da benim için büyük bir yenilik oldu. Daha da derine inecek olursak filmin ana meselesini ben beğendim. Güzelliğin bu kadar önem taşıması ve insanlara doğumlarından itibaren böyle tek bir seçeneğin sunulması farklı dünyalara ve düşüncelere olan bakış açılarını kısıtlamış. Buna karşılık olarak birbirine benzeyen ve aynı şeyleri yaşayan insanları ortaya çıkarmış. Farklılıkların kabul görmediği ve özgünlüğün- hem kişiliklerin hem de görünümün- olmadığı bir dünyada öneminiz olur muydu? Bunun üzerine biraz düşünmek gerek bence.

Tüm bu fikirlerin yanı sıra görselliğe değinmeden geçersem olmaz. Görsellik fazlasıyla dolu ve o distopik havayı soluyabileceğiniz şekilde veriliyor. Ve bu görsellik sunulurken ben herhangi bir kayıp ya da absürtlük görmedim varsa da gözümden kaçmış olabilir. Başrollerimizin bulunduğu rollerdeki oyunculukla duygusallığı karşı tarafa geçirmeleri ortalama olmuş diyebilirim. O yüzden bu konuda herkesin algısı ve duyguyu alma şekli farklı olduğu için kesin bir yorumda bulunmamak gerek diye düşünüyorum.

Bana göre senaryosu ve kurgusu itibariyle ortalama bir bilim kurgu filmi olmaktan öteye geçememiş. Ancak yukarıda da belirttiğim gibi bu kitaptan uyarlanan bir film ve serinin başka kitapları da var. Bu sebeple ikinci filmi gelir diye düşünüyorum çünkü filmin bitişi kesin bir son niteliğinde değil bir şeylerin yeni başlangıcı mesajını vererek sona erdi. Yönetmen koltuğunda McG’nin oturduğu filmimizin ana konusu anlattığım çerçevede şekillenerek yoluna devam edecek gibi görünüyor. Sonuç olarak izleyebileceğiniz uzunlukta ve konusu açısından ortalama- ben ana fikri çok kafamda oturtamadığım için ortalama olarak tanımlıyorum- olarak yayınlanan bir film. Filme 10 üzerinden bir puan vermem gerekirse 5 verirdim. Çünkü altı doldurulmayan olaylar fazlasıyla mevcuttu. Her zaman söylediğim gibi izleyip izlememek sizin tercihiniz. Şimdiden izleyecek herkese iyi seyirler dilerim…

Uglies: Günümüzün Distopik Versiyonu

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...