Anasayfa İncelemelerDizi İncelemeleri Secret Invasion’a İlk Bakış: Kime Güveniyorsun?

Secret Invasion’a İlk Bakış: Kime Güveniyorsun?

Yazar: Tunahan İbiş

Secret Invasion’a İlk Bakış: Kime Güveniyorsun?

Marvel’ın günümüzün en büyük film stüdyolarından biri olduğunu ispatlamasından bu yana uzun bir süre geçti biliyorsunuz. Infinity War ve Endgame ile arşa çıkan başarılarından sonra onların deyimiyle birkaç yıllık bir dönemi kapsayacak “Multiverse Saga” ile çıkageldiler. Evrenin bu sefer sadece filmler üzerinden değil, aynı zamanda dizileri de kapsayacak olan anlatısı büyük bir parçalanma etkisi yarattı. Hem hayranları hem de kendi mali başarıları açısından beklenmedik bir kırılmaydı bu. Önce dizileri yeterince izlenme alamamaya, ardından sinema filmlerinin gişe sayıları düşmeye başladı. Marvel, bunun üzerine üretimlerini önemli ölçüde kısarak daha oturaklı fakat çizdikleri yolun da rotasından sapmayacak bir plan yaptı. 21 Haziran’da başlayan Secret Invasion ise stüdyonun pek de hoş karşılanmamış She-Hulk’tan beri yaptığı ilk dizi olma özelliğini taşıyor. 2021 ve 2022’de neredeyse birkaç ayda bir çıkardıkları Disney+ projelerinin hayatta kalıp kalmayacağına dair büyük emareler verecek bir deneme bu açıdan. Marvel’ın yeni kumarı bir nevi.

Secret Invasion, yaklaşık 30 senedir insanlarla huzur içinde yaşayan ve bir gün evlerine dönmeyi bekleyen Skrull ismindeki uzaylı ırkının başlattığı bir istila emri etrafında şekilleniyor. Önce Everett Ross’un (Martin Freeman) bir şekilde öğrendiği bu ihanetten yıllardır Dünya dışında olan Nick Fury de (Samuel L. Jackson) haberdar oluyor ve bunun üzerine eski S.H.I.E.L.D. ekibi bir araya geliyor. Ancak işler tahmin ettiklerinden çok daha zor çünkü Skrullar istedikleri kişinin bedenini ve zihnini ele geçirebilen canlılar olduğundan onlar fark etmeden en çok güvendikleri insanların yerine geçmişler bile. Nick Fury, bu açığı daha da görünür kılmamak için Avengers’a haber vermeden yalnızca eski dostlarından yardım alabileceğine inanmaya ve bunu kişisel bir tehdit olarak algılamaya başlıyor.

Secret Invasion’ın temel çatışması, bizim süper kahramanların maceralarını izlediğimiz sırada arka planda oluşmuş güvenlik açıklarından doğuyor. Sorun şu ki, dizi durmadan “Kime güveniyorsun?” diye sorarken bizim daha önce bu karakterlerin çoğunu birer yancıdan öte görmediğimizi, zaten onlara dair herhangi bir görüş edinmemize izin verilmediğinden bir sorgulamaya gidemeyeceğimizi hesaba katmıyor. Dolayısıyla ilk bölüm itibarıyla dizinin anlattığı krizlerin çarpıcılığına ya da kimler tarafından kandırıldıklarına şaşırmamız, hatta en azından inanmamız bile oldukça zorlaşıyor. İnsan, Marvel’ın dahiyane (!) planlarından böyle zamanlarda şüphe duyuyor ister istemez. Dizinin konu aldığı güven sorunu, ekranın dışına taşıp seyirciyi de etkisi altına alıyor böylelikle.

Çıkış noktasının temelsizliğine rağmen dizinin heyecan verici noktaları da yok değil. Yönetmen Ali Selim’in rejisi, Russo kardeşlerin Captain America: The Winter Soldier’ındakine benzer bir eski usül ajan gerilimi sularında yüzüyor. Köşe başlarında yüzlerini saklayan, paltolarının altındaki silaha usulca davranan karanlık silüetler gibi hareket ediyor karakterler. Küçük duyumların büyük komploları beraberinde getirdiği, geçmişten başka sığınılabilecek bir yerin kalmadığı bu suç ağı içindeki depresif insanları ağırbaşlılıkla takip ediyor kamera. Çoğu zaman senaryonun ihtiyacı olan gerginliği yeterince iyi organize eden sahneler izleyemiyoruz ancak Secret Invasion’ın altı bölüm sürecek yolculuğuna tutunmamız için gerekli kancayı atıyor bence dizi. Çizgi romanlarda tüm evreni derinden etkilemiş bu hikaye arkını mütevazı sayılabilecek bir yönetmenlikle, kaynak materyaldekinin aksine neredeyse sıfır sayıda süper kahraman ile ele aldığı için Marvel’ın cesaretini tebrik etmek lazım.

İlk bölümün bir sahnesinde Maria Hill (Cobie Smulders) Fury’ye Thanos’un parmak şıklatmasından sonra değiştiğini ve Dünya’yı terk etme sebebini anlamadığını söyleyince “Bir inanç krizi yaşadım diyelim.” şeklinde bir yanıt alıyor. Hem dizinin anlattığı ilişki krizleri hem de Marvel’ın seyirci gözündeki kimliği hakkında bir şeyler anlatan bir replik sanki bu. Secret Invasion, elbette ilerleyen bölümlerde çuvallasa bile stüdyonun son dizi girişimi olmayacak, ki daha birçok projelerini duyurdular bile, ancak çoklu evrenler ve süper güçlere sahip karakterlerle dolu Everything Everywhere All At Once’ın En İyi Film Ödülü’nü kucakladığı şu günlerde seyirci nezdinde bir inanç krizine yol açacağı kesin. Böylelikle zaten pek yolunda gitmeyen gişe ve izlenme sayıları artık bir nihayete varıp stüdyonun geleceğini etkileyebilir. Bu yüzden diziyi kurgusal evrende yaşanan bir komplodan da öte kendi kitlesiyle güven sorunları yaşamaya başlamış Marvel’ın cebelleştiği bir inanç sorunu olarak görüyorum. Bakalım ilerleyen bölümlerde bunun üstesinden gelebilecek mi.

Secret Invasion’a İlk Bakış: Kime Güveniyorsun?

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...