Merhaba Canım: Gecikmiş Bir Tanışma İçin (İKSV Özel)
Arkadaş Zekai Özger’in kısa hayatını kendi dizelerinin ve yoldaşlarının, ailesinin anlatıları üzerinden mercek altına alan Merhaba Canım, 40. İstanbul Film Festivali Ulusal Belgesel Yarışması çerçevesinde gösterime girdi. Yönetmenliğini Ulaş Tosun’un üstlendiği belgeselin yardımcı yönetmenlik koltuğunda ise Kaan Karataş oturuyor. Tam adı Gecikmiş Bir Tanışma İçin Merhaba Canım olan film 3 yıl gibi uzun bir hazırlık süreci ve kolektif bir çabanın ürünü. Film ismini yayımlandığı dönemde oldukça ses getiren Arkadaş Zekai Özger’in Merhaba Canım (Dost Dergisi – 1970) adlı şiirinden alıyor. Filme anlatıları ile katkıda bulunan isimler arasında Özger’in dostları; Ertuğrul Kürkçü, Akın Evren, Ahmet İnan, Eşber Yağmurdereli, Sina Akyol, Hüseyin Peker, Halit Özboyacı, Ziya Temelli gibi isimler yer alıyor. Bunun yanı sıra, ablası Şükran Tekin ile yapılan görüşmeler filmin büyük bir kısmını oluşturuyor.
Yönetmen Ulaş Tosun, “Nokta” dergisi, Hürriyet, Agos ve Radikal gazeteleri gibi yayınlarda gazeteci, foto muhabiri ve editör olarak çalıştı. Dezavantajlı grupların hayatlarını anlatmak için belgesel fotoğrafçılık tekniklerinin kullanılmasına dayalı dört projenin koordinatörlüğünü yapmaktadır. Bu eserler “Diğer İstanbul” kitabında yayınlandı. Suriye savaşının kurbanlarını gösteren İstanbul’daki ilk “Kalıcı Geçici” fotoğraf sergisi 2015 yılında Avusturya Konsolosluğu’nda açıldı. İlk belgeseli “Afganistanbul’u 2018 yılında tamamladı. Yönetmen Ulaş Tosun film için, “Özger’in portresinin, farklılığa tahammülsüzlüğün ve nefret söylemlerinin artış gösterdiği bu dönemde tamamlanabilmesi için kamuoyuna dayanışma çağrısı yapıyoruz” diyor.
“ben az konuşan çok yorulan biriyim
şarabı helvayla içmeyi severim
hiç namaz kılmadım şimdiye kadar
annemi ve allahı da çok severim
annem de allahı çok sever
biz bütün aile zaten biraz
allahı da kedileri çok severiz.” – Arkadaş Z. Özger ( Merhaba Canım)
Şairin ölümünün üzerinden 50 yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen hayatı üzerine elimizdeki bilgiler çok kısıtlı ve belirsiz. Belgeselin bu noktada Arkadaş Zekai Özger şiirini ve karakterini daha iyi anlamak için yararlı bir kaynak olacağını düşünüyorum. Şairin karakteri, ilişkileri, toplum ile arasındaki ilişkisi, öteki kimliği ve beklenmedik ölümüne dair pek çok konuda anlatılar içeren belgesel Özger’e dair pek çok soruya cevap niteliğinde. Çocukluk yılları, şiirlerinde sık sık bahsettiği annesi ile kurduğu ilişki, kendisine verdiği “Arkadaş” isminin hikayesi, üniversite yılları, hayatındaki bazı dönüm noktaları ve beklenmeyen ani ölümü onu yakından tanıyan dostlarının, yoldaşlarının ve aile üyelerinin ağzından anlatılıyor. Aynı zamanda şairin yaşamının gölgesinde Türk solunun 68 sonrası resmi de çiziliyor. Belgeselde; SBF baskını, Hüseyin Cevahirin katledilmesi, dönemim gençlik hareketlerinden birinci ağızdan yaşayanlar tarafından bahsediliyor.
Zeki Müren’i seviniz çağrısı ile yayınlandığı dönemde büyük tepki çeken ve farklı yerlere çekilmeye çalışılan Merhaba Canım, Özger’in en önemli şiirlerinden birisidir. Filmin tanıtım bültenine göre ise şiir; Türkiye devrimci ve entelektüel çevrelerinde de etkin olan heteronormatizme karşı bir başkaldırı olan bu şiirde şairin karakteri, ailesi, içinde yaşadığı toplumla ilişkisi ve 3 yıl sonra gerçekleşecek “beklenmedik” ölümü ile ilgili göndermeler bulunmaktadır. Belgesel epizotlar halinde Merhaba Canım’dan yapılan alıntılar üzerinden ilerliyor. Bu akışı çok sevdiğimi söyleyebilirim çünkü bu sayede aynı zamanda kronolojik bir akış oluşturulmuş. Belgeselde Özger’in Merhaba Canım dışında birkaç tane daha şiirine yer verilmiş ve şiirlerin seslendirilmesi Ahmet Saka tarafından yapılmış. Ahmet Saka’nın yorumunu başarı buldum açıkçası. Kullanılan şiirler de izleyeni bayacak uzunlukta değil de yer yer aralarda kullanılmış.
Bence şiirlerin tamamı değil de belirli kısımlarının alınması çok mantıklı bir tercih olmuş. Filmi izleyenlerin büyük çoğunluğunu şairin külliyatına hakim kişilerin oluşturduğunu göz önünde bulundurursak uzun uzun bütün şiirlerine yer vermek hem süreyi uzatırdı hem de izleyenin hikayeden kopmasına sebep olabilirdi. Genel olarak anlatıcı seçimleri de başarılıydı, yaşadığı dönem beraber çalıştığı insanlar, üniversiteden ve yurttan arkadaşları, yakın arkadaşları gibi farklı çevrelerden ve ortamlardan geniş bir seçki oluşturulmuş. Özellikle sanırım ona yaşarken en yakın insan olduğu için ablası Şükran Tekin’in ifadelerin beni çok duygulandırdığını söyleyebilirim. Belgeseli izledikten sonra aklınızda bir Özger portresi oluşuyor, içine dönük, sessiz, topluma ayak uydurmayı başaramamış hem cinsel kimliği hem sol kimliği ile öteki haline gelmiş genç bir adam. Yaşarken de içine dönük, kendisini çevresine pek açmayan birisini anlatmak büyük bir başarı bence. Özellikle cinsel kimliği üzerine arkadaşlarının sözleri her şeyi açıklıyor, bazı ifadelerde böyle bir şeyin varlığı reddediliyor ya da kabul edilmek istenmiyor. Yaşarken de anlaşılamamış birisi Arkadaş, bunu açıkça görebiliyoruz belgeselde.
Eğer Özger’in şiirini seviyorsanız ve onu yakından tanımak, anlamak istiyorsanız kesinlikle bu belgeseli izlemenizi tavsiye ederim.
güneşe ve erkekliğe büyüyen vücudum
düşüvericek ellerinizden ve
bir gün elbette
zeki müreni seveceksiniz
(zeki müreni seviniz) -Arkadaş Z. Özger (Merhaba Canım)
Merhaba Canım: Gecikmiş Bir Tanışma İçin (İKSV Özel)
Kübra Aslan’ın Diğer Yazıları İçin Tıklayın.
1 Yorum:
Yazıyı çok beğendim ayrıca Özger’e de çok iyi değinmişsiniz 🙂