Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri Lux Aeterna: Gaspar Noe Sınırların Ötesine Geçiyor Yine!

Lux Aeterna: Gaspar Noe Sınırların Ötesine Geçiyor Yine!

Yazar: Aylin Şahin

Lux Aeterna: Gaspar Noe Sınırların Ötesine Geçiyor Yine!

Lux Æterna, Gaspar Noé’nin seyir boyu oldukça kompleks görsel sekansları ve gittikçe artan yüksek gerilimi ile kendini nefessiz izletmeyi başaran, baştaki komik ve doğal diyalogların kocaman bir kaosa evrildiği ve bu yönüyle de son uzun metraj filmi Climax’e benzer bir yoldan geçen, tanıtımını yaptığı YSL markası ile de oldukça sinerjik bir birliktelik kurmuş yeni orta metrajlısı.

Açılış sahnesinde, epilepsi nöbetinden önceki birkaç saniyelik his için tüm hayatını takas edebileceğini ifade eden bir Dostoyevski sözüyle iddialı şekilde seyirciyi karşılayan film; siyah beyaz eskiz üzerine patlayan neon ışıklar ve stabil, bas bir sesin rahatlamamızı söylemesiyle on beş dakikalık bir epileptik meditasyon seansına dönüşüyor. O yoğun ışık ve boğuk ses ile birlikte rahatlamamızın istenmesi, filmin ilk rahatsız edici çelişkisini veriyor bile.

Devam eden sahneler, orta çağda halkın gözü önünde yakılan cadıların performe edildiği set ortamındaki diyaloglar halinde geçiyor. Beklenti bu yönde olmasa da hikayenin ve senaryonun bu denli zayıflığı büyük bir hayal kırıklığı. İlk set sahnesinde Dalle ve Gainsbourg arasında geçen eğlenceli ve uzun süreli diyalog dışında senaryo tam bir boşluk. Sadece “sıradan” diyebileceğimiz set koşuşturmasını ve kaprisli oyuncuların kriz anlarını görebiliyoruz.

Ekranın bölünüp hikayenin iki ayrı koldan akmasını ben sevdim. Ama bu fikrin tek amacının yaratılmış kaosu büyütüp seyirciyi biraz daha rahatsız etmek ve yormak olduğu çok açıktı. Belki Noé bu işi bu kadar teknik değil de biraz daha gizli ve sezgisel yapsa daha başarılı bir etki yaratabilirdi. Zaten bu etki filmin sonuna doğru da gittikçe arttı.

Setteki kaotik hava, bozulan ışıklarla iyice büyüdü. Oyuncuların ve set çalışanlarının çığlıkları, gözlerimizi kör eden rengarenk neonlara karıştı. Sesin işitsel bir saldırıya dönüştüğü bütün bu katastrofik ortama rağmen yönetmen çekimine devam etti ve belli ki bu noktada Noé seyirciyi her filminde yaptığı gibi, hem sanatın sınırsızlığına hem de vermek istediği rahatsız edici zevkin zirvesine ulaştırmayı hedefledi.

Bu film çok iyi bir “Yves Saint Laurent” reklamı olması yanında çok iyi bir film olabildi mi? Başyapıt olmaya yakın bile değilken Climax’in bende bıraktığı tada da ulaşamadı.

Lux Aeterna: Gaspar Noe Sınırların Ötesine Geçiyor Yine!

Aylin Şahin’in Diğer Yazıları İçin Tıklayınız.

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...