Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleriTogether: Romantik Mitlerden Cronenberg’e

Together: Romantik Mitlerden Cronenberg’e

Yazar: Tuğçe Ulutuğ
Together: Romantik Mitlerden Cronenberg'e
Together: Romantik Mitlerden Cronenberg’e

Merhabalar!
Bu filmde, Michael Shanks’in ilk yazdığı ve yönettiği uzun metrajı, aşkı hem romantik hem de tedirgin edici bir varlık olarak ele alan Together filmini deşiyoruz.
Film hem çok distopik hem de gerçek.
Bunun bence iki sebebi var. Birincisi, gerçekten uzun zamandır birlikte olan bir çiftin rol alması. Gerçek hayatta da çift olmaları, filmdeki jestlere, bakışlara ve sessizliklere organik bir derinlik katmış. İlişkilerin hem kırılgan hem de bağlayıcı taraflarını beden korkusuyla müthiş anlatmışlar. Ve bunu anlatmalarının en büyük sebebi de hikâyenin yazarı ve filmin yönetmeni.

Bu da bizi ikinci sebebe götürüyor:
Michael Shanks…
Together’ı yazmaya başladığında, partneriyle 10. yıllarına yaklaşıyormuş. Birlikte yaşamaya yeni geçmişlerdi ve artık “aynı havayı soluduklarını” fark etmişler: aynı arkadaşlar, aynı müzikler, aynı yemekler… İki birey değil, tek bir organizma gibi yaşıyorlarmış.
Tim karakterini yazarken büyük ölçüde Shanks’in kendisinden ilham aldığını tahmin etmek zor değil. 🙂 Zaten röportajlarında da belirtmiş. Filmdeki doğaüstü bağlanma ve Millie’den uzaklaştığında hissettiği “hastalık” hissi, yönetmenin yıllarca yaşadığı kronik panik atak deneyiminden geliyormuş. Dave Franco’nun bu hâli inandırıcı canlandırabilmesi için Shanks, kendi panik ataklarını taklit ettiği videolar çekip ona göndermiş. O görüntüleri sizin de merak ettiğinizi biliyorum…

Filmin hikâyesine biraz daha dalma zamanı geldi:
On yıllık çift Tim (Dave Franco) ve Millie (Alison Brie) şehirden kırsala taşınıyor. Millie, kırsalda öğretmenlik işi bulmuş; Tim ise hâlâ “o büyük çıkışı” bekleyen indie rock müzisyeni. Şehre veda partisinde Millie diz çöküp evlenme teklif ediyor. Tim’in oradaki tepkisi, yeni hayatlarının pek de pürüzsüz olmayacağını belli ediyor…

Yeni evde tavandan yayılan kötü kokular, lambanın içinde mide kaldıran sürprizler, ormanda bulunan garip eşyalar ve “o su” hikâyeyi yavaş yavaş Cronenberg’vari bir kâbusa sürüklüyor. Tim bu sudan içince, çiftin hem ilişkisi hem bedenleri dönüşmeye başlıyor. Bir sabah birbirine yapışık uyanıyorlar. Önce şaka gibi gelen bu durum, giderek deri altına kayan eller, sümüksü bağlar ve kemiklerin tuhaf açılma sesleriyle evriliyor.
Shanks’in filme ustaca yerleştirdiği Platon’un Şölen diyaloğundaki o meşhur “yarım insanlar” miti, bu noktada devreye giriyor.

Together: Romantik Mitlerden Cronenberg'e

Together: Romantik Mitlerden Cronenberg’e

“Yarım insanlar” miti, aslında felsefe tarihinin en romantik —ve biraz da tuhaf— hikâyelerinden biridir. Anlatıcı burada Sokrates değil; bu bölümü komedyen Aristophanes aktarıyor.
Aristophanes, aşkın kökenini açıklamak için şunu söylüyor:

Eskiden insanlar bugünkünden çok farklıymış. Üç tür insan varmış: erkek–erkek, kadın–kadın ve erkek–kadın. Hepsi küre gibiymiş; dört kol, dört bacak, iki yüz, iki cinsel organ. Kollarıyla hızlıca yuvarlanabiliyor, sıçrayabiliyor, inanılmaz güçlü oluyorlarmış. Bu güçleri o kadar ileri gitmiş ki, tanrılara kafa tutmaya başlamışlar.
Zeus, onları yok etmek istememiş ama güçlerini de kırmak istemiş. Çözümü “bölmek” olmuş: her birini ortadan ikiye ayırmış. Böylece herkes, fiziksel olarak yarıya düşmüş; güçsüzleşmiş ama aynı zamanda eksik hissetmeye başlamış. İşte bu yüzden, o günden beri her insan kendi “diğer yarısını” ararmış…

Aristophanes’e göre aşk (Eros), tam da bu eksiklik hissinden doğuyor. İki yarı birbirini bulduğunda yeniden o bütünlüğe ulaşmak istiyor. Bu sadece fiziksel birleşme arzusuyla değil, ruhların da kaynaşmasıyla ilgili. Gerçek aşk, iki yarının tekrar tek bir varlık olma çabasıdır.
Ama Zeus, insanların tekrar fazla güçlenip tanrılara kafa tutmasından korktuğu için bir önlem daha almış: onları cinsel birleşme yoluyla tatmin olacak şekilde yaratmış. Böylece o “tam birleşme” isteği geçici olarak yatıştırılabilirmiş. Sinsice bir plan. 🙂

Kısacası bu mit, aşkı “eksik parçanı bulma” olarak tanımlar. Yani sevdiğimiz insan, aslında bir zamanlar bizimle tek bir beden olan, sonra bizden koparılmış olan yarımızdır.
Together’da sevdiğim şey de, aslında tüm bu romantik ve ruhani miti Michael Shanks’in alıp sümüksü, kemik çatırdatan, kanlı bir “beden birleşmesi” şeklinde görselleştirmesi. Felsefi olarak “yarını bulma” fikri, burada tam anlamıyla fizyolojik bir kâbusa dönüşmüş. Felsefenin en romantik mitlerinden birini Cronenberg esintili bir kâbusa dönüştürmek hem cesur hem de unutulmaz bir tercih.

Together: Romantik Mitlerden Cronenberg'e

Together: Romantik Mitlerden Cronenberg’e

Brie ve Franco, daha önce de bahsettiğim gibi gerçek hayatta da çift olmalarının getirdiği tanışıklık ve tarih hissini ekrana yansıtıyor. Shanks de bu “geçmiş” duygusunun, sette ilk defa tanışan oyuncularla elde edilemeyeceğini söylemiş; kesinlikle katılıyorum. Atışmaları, sessizlikleri, küçük jestleri tamamen inandırıcı. Damon Herriman ise Jamie rolünde, izleyicide sürekli “Bunda bir şey var.” hissi yaratan bir karakter. Yarattığı güvenli alan içerisindeki gerginliği sevdim.

Görüntü yönetmeni Germain McMicking’in kamerası, filmin beden korkusu öğelerini hem berrak hem de rahatsız edici bir şekilde yakalamış. İlk defa izleme fırsatı bulduğum bir görüntü yönetmeni ama sevdim. Orman sahnelerindeki soğuk yeşiller, ev içi sahnelerindeki loş sıkışıklık, mağara sahnelerinin boğucu karanlığı… Hepsi, çiftin duygusal daralmasını fiziksel bir atmosfer olarak hissettirmesi bakımından müthiş. Pratik efektler yer yer zekice, yer yer ucuz kullanılmış. Bunu kabul etmek lazım… Bir şekilde eski usul korku sinemasının o tatlı “kitsch” enerjisini taşıyor hissi de verdi aslında bu ucuzluk. O yüzden çok da nefret ettim diyemem.

Shanks, bugüne kadar ağırlıklı olarak kısa formatlı işlerde çalışmış. Together, onun uluslararası alandaki ilk sınavı ve bu sınavda yaratıcı özgürlüğünü koruyabildiğini görmek umut verici. Burada Franco ve Brie, sadece oyuncu değil, aynı zamanda yapımcı olarak da yönetmenin vizyonunu koruyan bir kalkan olmuş. Franco’nun “no assholes policy”si (kötü insanlarla çalışmama politikası) sayesinde ekip seçimleri güvenilir isimlerden oluşmuş.

Together: Romantik Mitlerden Cronenberg'e

Together: Romantik Mitlerden Cronenberg’e

Başlangıçta “en ciddi korku filmini” yazmayı planlayan Shanks, yazım sürecinde fikrin absürtlüğünün kendi mizahını yarattığını fark etmiş. Bir noktada “Bu kadar absürt bir fikir zaten çıldırmalı.” diyerek komik sahneleri kucaklamış. Sonuç, seyirciyi hem çığlık attıran hem güldüren, tür sınırlarını keyifle zorlayan bir film olmuş. Bazı çiftler filmi izledikten sonra ilişkilerinde sorunların çözüldüğünü söylemiş, bazıları ise “Bu bizim hikâyemiz, bitirmeliyim.” demiş. Shanks’in yorumu net: “Terapist değilim, ama eğer ilişkim bu filmi kaldırdıysa, sizinki de kaldırır.”

Ben filmi çok sevdim. Hem zekâsına hem de tür sinemasına duyduğu sevgiye hayran kaldım. Franco ve Brie’nin fiziksel performansları —bükülmeler, gerilmeler, yapışmalar— keyifliydi. Ama dürüst olayım: body horror kısmı o kadar lezzetliydi ki, biraz daha görmek isterdim. Daha çok “Bu sahneye bakamayacağım.” sahnesi… Mutfaktaki testere sahnesi, mesela, biraz daha yakın planı hak eden, uzatılabilecek sahnelerden biriydi.

Özetlemek gerekirse, Together, aşkın bağlayıcı ve ayrıştırıcı doğasını anlatan; felsefe, korku ve mizahı cesurca harmanlayan bir ilk film. Cronenberg estetiğini Looney Tunes absürtlüğüyle buluşturan Shanks, kendi ilişkisini korku mecazlarıyla bedenleştirerek seyirciye hem güldüren hem rahatsız eden bir deneyim sunmuş. Ve evet, kesinlikle bir “date” filmi. 🙂
Mısırlar patladıysa, yazıyı burada sonlandırıyorum.
İyi seyirler!

Together: Romantik Mitlerden Cronenberg’e

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...