11. Antakya Film Festivali’nde İlk Gün Geride Kaldı.
Bu yıl 6 Şubat’ta yaşanan ve 11 ilin etkilendiği deprem felaketinde en çok etkilenen kentlerden biri de Antakya’ydı. Depremin etkisinde organize edilen 11. Uluslararası Antakya Film Festivali’nin ilk günü geride kaldı. Depremzedelerin şartları ile benzer şartlarda ilerlemesi hedeflenen festival Koç Konteyner Kent’te düzenlenen Açılış ve Onur Ödülleri Töreni ile başladı. Yaşanan deprem felaketinin ardından yaraları sanat ile sarmak isteyen ve bu doğrultuda “Antakya Varsa Ben de Varım” mottosu ile yola çıkan festivalde davetlilerin ve basın mensuplarının onlarca filmi izlemenin yanı sıra aynı zamanda çadır kentlerde hem konaklayarak hem de etkinlikleri ve film gösterimlerini takip ederek depremzedelerin neler yaşadığını biraz olsun anlamaları hedeflendi.
“HAYATINI KAYBEDENLER BİZİM İÇİN ÖLÜMSÜZDÜR”
Açılış ve Ödül Töreni öncesi Asi Nehri’nde bir araya gelen festival davetlileri ve yönetimi deprem felaketinde hayatlarını kaybedenler anısına Asi Nehri’ne zeytin dalı bıraktı. Zeytin dalının ölümsüzlüğü simgelediğine değinen Festival Başkanı Mehmet Oflazoğlu, “Zeytin dalı ölümsüzdür bu felakette hayatlarını kaybeden canlarımız da bizim için ölümsüzdür ruhları şad olsun.” diyerek hayatını kaybedenleri andı. Anma sırasında konuşan ve gözyaşlarına hakim olamayan Meral Orhonsay ve Vadullah Taş ne kadar üzgün olduklarını ve Antakya için ne gerekiyorsa her zaman yapacaklarını ifade etti.
Anma sonrasında gerçekleştirilen ödül töreninde ‘Onur Ödülü; Türk Sineması’na verdiği katkı, kadın oyunculuğunda alışılagelmişin dışında gösterdiği tavizsiz ve cesur duruşundan dolayı Meral Orhonsay’a, ‘Sinema Emek Ödülü’ ise; gerçekleştirdiği belgesel niteliği taşıyan kitaplarıyla sinemaya kattığı eserlerden ötürü Vadullah Taş’a verildi.
“BENİM İÇİN EN KIYMETLİ ÖDÜL BU”
Duygularını dile getiren Orhonsay, “Antakya benim için önemli bir yer. Hanımın Çiftliği’ni ve daha birçok filmimi bu bölgede çektik. Pek çok ödül aldım ama aldığım en kıymetli ödül bu olacak. Evimin en kıymetli yerinde saklayacağım.” diye konuştu.
Duygu yoğunluğu içinde sahneye çıkan ve ödülünü alan Taş ise “50 yılda sinemaya verdiğim emeklerden dolayı bana bu ödülü layık gören hem festival başkanım hem de genel koordinatörüme çok teşekkür ederim. İnanın bir yandan da içim çok acıyor. Bu ödül benim için çok daha önemli. Pek çok festivale katıldım, en değer verdiğim festival bu festival. Ödülümü depremzede çocuklar için alıyorum.” dedi.
Konuşmaların ardından festivalde emeği geçenlere plaket verildi. Hatay İl Kültür Müdürü Hüsnü Işıkgör’e de plaket verildi. Plaket töreninin ardından Grup Kaldırım sahne aldı.
“BİR İLKİ YAPTIK… OLANI GÖSTERDİK”
İlk günü Ekranom’a değerlendiren festivalin Genel Koordinatörü Atakan Metin:
“Festival konforu önermediğimiz hatta günlük konforumuzu ifade etmekten kaçındığımız başlık Antakya. Bu başlık festival olgusu dışında başka bir ağırlık. Bu ağırlık bize şunu da öğretti ki; herhangi bir tanıtım yaparken bin defa düşünmeli, ışıltılı organizasyon yapmak içinse vicdanımızı kenara bırakmalıydık. Biz koordinasyonda belki de festivaller tarihinde ilk olanı yaptık, olanı gösterdik. Birileri en zor olan en basiti yapmak demiş ya, olanı göstermek hiç de basit değilmiş. Sonuçta tek başımıza bunu gösteremezdik… Varsa bir başarımız; görüşü ne olursa olsun her medya grubu bizi gördü. Hatta belki de nadir görülen birlik medyada oluştu. Festivalin organizasyonu, dolayısıyla sorumlu olduğum koordinasyon sonuna kadar eleştirilebilir ancak bununla beraber biz festival daha başlamadan medyayı birleştirmeyi koordinasyon anlamında bir yere getirdik diye düşünüyorum. Bundan sonrası jüride ve filmlerde… 11. Uluslararası Antakya Film Festivali bu ortaklaşa hareketi festival başlamadan bir yere getirdiyse bundan sonra görev bunu tüm festivaller için düşünmek olabilir. Çünkü bir festival diğerinin idolü olabileceği gibi başlangıcı da olabilir” şeklinde konuştu.
11. Antakya Film Festivali’nde İlk Gün Geride Kaldı