62. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali: Sinema Okulları Seçkisi
62. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, her zamanki gibi bu yıl da sinemanın büyüsüne ev sahipliği yaptı. Atatürk Kültür Merkezi (AKM) salonlarında gerçekleşen Sinema Okulları Öğrenci Filmleri gösterimleri, genç sinemacıların sesini beyazperdede duyurmak için güçlü bir zemin sundu. İki ayrı programdan oluşan seçkide, on farklı okuldan danışmanlarıyla katılan öğrencilerin filmleri izlendi; Özel Ödül’ü Kusursuz Ölçü Nedir? ile Eylül Babur, En İyi Film’i ise Tümseğin Uğultusu ile Abdurrahim Karabulut kazandı.
Altın Portakal’ın bu bölümü, Türkiye’deki sinema öğrencilerinin görünürlüğünü artırması bakımından kıymetli. İki filme ödül verilmiş olsa da seçkinin bütünü nitelikli işlerden oluşuyordu. Genç yönetmenlerin anlatıları, ülkenin siyasi ikliminden ve güncel toplumsal meselelerden beslenerek sinemanın kolektif arşivine yeni katmanlar ekliyor; biçim ve dil arayışlarıyla geleceğe yönelik umutlu bir bakış açısı yaratıyor. İsimlerini başka festivallerde tekrar göreceğimize şüphem yok. Benim izlerken öne çıkardığım bazı filmler ve kısa notlarım şöyle:

Kusursuz Ölçü Nedir? Film Ekibi
Kusursuz Ölçü Nedir? (Eylül Babur)
Yönetmen, stop-motion tekniğiyle toplumsal güzellik normlarına “bildiğimiz yerden” giriyor; fakat kısa filmin doğasına uygun bir ekonomiyle, güzellik takıntısının bireyi nasıl tükettiğini kara mizahla keskinleştiriyor. “Görüntü düzeni–beden düzeni” denkliğini oyuncak dünyasının kırılganlığı üzerinden kurması, filmin hem estetik hem düşünsel tonunu belirliyor. Konu aşina gelebilir; yine de kullanılan el emeği animasyon dili ve ritmik kurgusu, izleme hazzını diri tutuyor.
Tümseğin Uğultusu (Abdurrahim Karabulut)
Bingöl’ün çetin kışında çekilen film, Onat Kutlar’ın İshak öyküsünden esinle taşra atmosferinde bir vicdan anlatısı kuruyor. Proje danışmanlığını Prof. Dr. Şükrü Sim’in üstlendiği film, senaryo inşasında Bir Taşra Hekimi ve Kör Baykuş gibi metinlerden aldığı esintilerle büyülü gerçekçilik ve kabus poetikasını dengeliyor. Kar karakteriyle kurulan gerilim, ses bandındaki “uğultu” metaforuyla birleşince, taşranın fiziksel coğrafyasıyla zihinsel iklimi arasında geçirgen bir köprü oluşuyor. En İyi Film ödülünü hak eden, olgun bir ilk çalışma.

Buharlaşır Tüm Katı Olanlar Film Ekibi
Buharlaşır Tüm Katı Olanlar (Baturay Tunçat)
2024’ün toplumsal felaketlerine bakarken didaktizme düşmeden sinemanın diliyle hatırlatıyor. Estetikten ödün vermeden kurduğu serinkanlı gözlem, seyirciyi “seyretmenin sorumluluğu” üzerine düşünmeye çağırıyor. Şiddetin gündelikleşmesine yalnızca eleştiri değil, belleği tazeleyen bir karşı-bakış öneriyor.
Çukurova’nın Kara Ekmeği (Onur Sürek)
Portakal ağaçlarından mangal kömürü üreten bir ailenin hikâyesini, kameranın sessiz tanıklığıyla perdeye taşıyor. Emeğin görünmeyen yüzü, gündelik ritimler ve bedenin iş yükü üzerinden somutlaşıyor. Proje danışmanı Doç. Dr. Yektanurşin Duyan; ekipte Arş. Gör. Ferhat Kılınç’ın katkısı dikkat çekici. Portakalı bir meyve değil, emeğin simgesi olarak izlemek isteyenler için ayrıca not: filmin TRT Belgesel Günleri seçkisinde gösterime gireceği duyuruldu.

Çukurova’nın Kara Ekmeği Film Ekibi
Bu yılki Sinema Okulları seçkisi, genç yönetmenlerin yalnızca hikâye anlatmadığını; üretim koşullarına, tür melezlenmelerine ve biçimsel denemelere dair söz söylediğini gösterdi. Stop-motion’dan büyülü gerçekçiliğe, gözlemsel belgeselden politik hatırlatma sinemasına uzanan yelpaze; okulda öğrenilenin set, atölye ve montaj masasında yeniden kurulduğu bir kolektif laboratuvarı andırıyordu. Gördüğünüz yerde bu filmleri yakalamanızı öneririm; hem bugünün duyarlıklarını kayda geçiriyorlar hem de yarının sinema diline dair güçlü ipuçları veriyorlar.